Hayatım boyunca uçmak konusunda takıntılı olmuşumdur. | TED | كنت مهووسة بتعلم كيفية الطيران طيلة حياتي. |
ve biraz takıntılı olduğumu düşünüyorsanız muhtemelen haklısınız. | TED | وإذا كنت تظن أنني مهووسة قليلًا فعلى الارجح أنك على حق. |
Bu arkadaşım kendisini aramayan erkek arkadaşına kafayı takmış durumda. | Open Subtitles | صديقتى ببساطة مهووسة بهذا الفتى الذى لم يعاود الأتصال بها |
Son yılını İsa manyağı bir kızın peşini kovalayarak mahvetmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | أتريد تضييع السنة النهائية بمطاردة مهووسة بالمسيحية لن تمارس الجنس معك أبداً؟ |
Ama size içinde ne olduğunu göstermeden önce, bir şey itiraf edeceğim, oda, Ben kıyafet konusunda takıntılıyım. | TED | ولكن قبل أن اخبركم عما يوجد فيها .. سوف اقوم بإعتراف علني وهو أنني مهووسة بالملابس |
Benim işim yapay zekâ oluşturmak. Yani, daha da açmak gerekirse bir inek öğrenciyim. | TED | عملي هو بناء الذكاء الاصطناعي لذا، لأكون صريحة معكم، أنا مهووسة نوعاً ما. |
Ayrıca, kadın çığlıklarını da saplantı yaptım. | TED | من جهة أخرى، أصبحت مهووسة بصراخ الأنثى. |
Ve kendine saygı duyan hangi hız delisi bitki çayı içer? | Open Subtitles | وأيّ مهووسة بمُخدّر السبيد مُفتخرة بنفسها تشرب شاي أعشابٍ؟ |
O da takıntılı bir hayrandı. Masum başladı sonra evine kadar girmişti. | Open Subtitles | كان لديه مُعجبة مهووسة به أيضًا، بدأ الامر غير مؤذي، حتى دخلت إلى منزله |
Ve hepimizin bildiği gibi, takıntılı kızlar olarak davranışlarımızdan sorumlu tutulamayız, değil mi? | Open Subtitles | أنا مهووسة وكما نعلم فالفتيات المهووسات لسن مسؤولات عن تصرفاتهن |
Belki diğerlerinin benim takıntılı olduğumu söylediklerini biliyorum. | Open Subtitles | ربما ان الآخرين اخبروكم بانني مهووسة اعرف ذلك |
Evet, bu kadar takıntılı olmasaydın iyi, size oluyor olmaz. | Open Subtitles | أجل حسناً ، هذا لم يكن سيحدث . لك إذا لم تكوني مهووسة |
Çocukken iğrenç şeylere kafayı takmış olmam pek de devrim sayılmaz. | TED | الآن، حقيقة أني كنت مهووسة بالأشياء المقززة عندما كنت طفلة ليس شيئًا جديدًا. |
Beni aklına takmış gibi görünüyor.. Evden ne zaman çıktığınız, nereye gittiğinize dair notlar almış. | Open Subtitles | ملاحظات مهووسة, متى تغادر المنزل اين تذهب , مع من تتحدث |
Seks manyağı bir sapık, bir Meksikalı ve de bir ahmak, bu fırtınada fazla uzaklaşamaz. | Open Subtitles | فتاة مهووسة بالجنس، ومكسيكية والشخص الثالث لن يبتعد داخل هذه العاصفة |
Bencilim, takıntılıyım ve korkunç bir eşim. Ama beni yine de seviyorsun. | Open Subtitles | أنا أنانية و مهووسة ،و انا زوجة مُريعة ، لكنكِ تحبني على أيّ حال. |
Biliyor musun, eğer inek olsaydın, şu anda çok tahrik olmuştun. | Open Subtitles | أتعلمين أمراً لو كنتِ مهووسة لتمت إثارتك بالفعل الآن |
Harlequin aşk romanlarını okuyor saplantı haline geldi. | Open Subtitles | كانت تقرأ تلك الروايات الرومانسية مؤخرا وهي مهووسة بها |
Aynı şeyler. Şöhret delisi olduğumu düşünüyor. | Open Subtitles | كالعادة، إنها تعتقد أني مهووسة بالمشاهير |
Beni sokağa atamzsın. Benim için deli oluyorsun, değil mi? - Bırak beni! | Open Subtitles | أنت لن تطردينى للخارج لأنك مهووسة بى,أليس كذلك؟ |
Viv, sen takıntılısın. Hep iş ve oyun olmaması Viv'i çok monoton yapıyor. | Open Subtitles | فيف، أنت مهووسة كثرة العمل تجعل فيف فتاة بليدة |
Bir sebebi kültürümüzün gençliği bir takıntı haline getirmiş olması. | TED | حسناً، أولاً لأننا ثقافة مهووسة بالشباب. |
- Bir de grafik üzerine konuşuyordu. - Evet, kafayı takmıştı. | Open Subtitles | وكل ما كانت تتحدث عنه هو الجرافيكس - كانت مهووسة - |
Geçen yıl kazanmaya çok takmıştım, hiç eğlenememiştim. | Open Subtitles | السنة الماضية كنت مهووسة بالفوز لدرجة أني لم استمتع بالأمر |
Çin kültürünün devasa zenginliğiniyle ve tarihiyle tamamen saplantılı hale geldikten sonra, tamamen Amerikan ve harika bir şeyi duymak çok rahatlatıcıydı. | TED | وبعد ان كنت مهووسة تماما بالتاريخ العظيم والضخم الخاص بالحضارة الصينية, كان تماماً يشبه الانقاذ ان تسمع شيئاً امريكيا خالصاً ورائع حقاً |
Gerçekte, daha çok... o buna takıntılıydı. | Open Subtitles | في الواقع، كانت بالأحرى مهووسة بهذا |
Depoyla kafayı bozmuş ve onunla kalmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | انها مهووسة بالمستودع ، و انا لن اسمح لك تبقى معها . ماذا ؟ |