Onlara gerçekten nasıl yazacağını ve besteleyeceğini öğreten bir müzik programı nasıl olur? | TED | ماذا عن برنامج موسيقي يمكن في الحقيقة أن يعلمهم كيفية كتابة وتأليف الموسيقى. |
Hiç bir müzik eğitimi almamış ama harika olan bir jaz müzikçi gibi. Matematiğe özel bir ilgisi var | TED | هي مثل ذلك الصديق عازف موسيقي الجاز والذي لم يدرس الموسيقى أبداً، لكنه موسيقي رائع. لديها مجرد إحساس بالرياضيات. |
Ayrıca yeni şef ve müzik yönetmeni olarak Thomas Pembridge'i öneriyorum. | Open Subtitles | وأقول ايضاً بأنه يجب علينا إرجاع توماس بيمبريدج كقائد ومخرج موسيقي |
Bebeğin babası müzisyen ve onun müzikle dolu bir evde büyümesini çok isterim. | Open Subtitles | والد الطفل موسيقي و احب ان اعرف انه سوف يترعرع في منزل موسيقي |
- Ama ben müzisyen olmak istiyorum. - Hayır. Odaklanman lazım. | Open Subtitles | ـ لكني أود أن أكون موسيقي ـ كلا، عليك أن تُركز |
Vokal gelişimi engellemek olağanüstü bir müzikal çeşitlilik ortaya koysa da, doğal olarak gelişen seslerin zaten inanılmaz bir çeşitliliği vardır. | TED | مع أن إعاقة نمو الصوت يمكن أن ينتج مدى موسيقي استئنائي، الأصوات التي تتطور بشكل طبيعي قادرة بالفعل على تنوع مذهل. |
Bir müzik duyduğumda onu beğenmiyorum, ve onu daha iyi hale getirmeye çalışıyorum. | TED | و عندما اسمع موسيقي لا أحبها . أحاول جعلها أفضل. |
En sevdiğim gruplardan biri olan Radiohead için bir müzik videosu yaptık. | TED | صنعنا فيديو موسيقي لواحدة من الفرق المفضلة لدي ، راديوهيد. |
Ve Chris Milk adlı bir müzik videosu yönetmeni ile bir araya geldim. | TED | وقابلت مخرج فيديو موسيقي يدعى كريس ميلك. |
Böylece biz, ortak bir müzik videosu projesi için bazı fikirler etrafında dönmeye başladık. | TED | وبدأنا بتجاذب الأفكار لعمل مشروع فيديو موسيقي تعاوني. |
John'un dediği gibi ben bir moda fotoğrafçısıydım ve 10 sene boyunca müzik fotoğrafçısı. | TED | كما قال جون، كنت مصور أزياء ومصور موسيقي لأكثر من 10 سنوات. |
Eğer bir müteahhit müzik mekânının yanına bir ev dikmek isterse, geliştirici, değişim vekilidir. | TED | إذا أراد مطوّر عقاريّ بناء شقق سكنية بجوار موقع موسيقي ما، يُعتبر المطوّر هو وكيل التغيير. |
Çok uzun zaman önce adını duymadığım bir müzisyen tarafından çizilmiş. | Open Subtitles | قام برسمها موسيقي ما، لم أسمع به يومًا منذ ملايين السنين |
Tek hata eğer ben farkında olmazsam, eğer hiçbir müzisyen farkında değilse ve fikri dahil edecek kadar diğer grup üyelerini benimsemiyorsa ve yaratıcılığa izin vermezsek, gerçekleşir. | TED | الخطأ الواحد هو إن لم أكن واعيا، إن كان كل موسيقي بذاته غير واع ويتقبل ما هو كاف من زملائه في الفرقة لدمج الفكرة وعدم السماح بالإبداع. |
Fakat her müzisyen inanç ve mantık, içgüdü ve zeka arasında farklı bir denge kurar. | TED | لكن لكل موسيقي توزانه الخاص بين الايمان و المنطق، الغريزة و الذكاء |
Kolaydan başlayalım, basit bir durumu ele alalım: Her bir müzisyen için dört enstrüman ve en fazla iki tahmin olsun. | TED | لتبسيط المسألة، سنضرب مثلا بحالة مبسّطة هناك 4 أدوات ويحق لكل موسيقي تخمينين فقط |
Şarkıcılar ayrıca ikincil ses aralıklarını titreştirme yoluyla artırabilirler - titreştirme, bir notanın perdesinin dalgalandığı müzikal bir etmen. | TED | كذلك يتمكن المطربون من زيادة مداهم من الجزئيات عبر تهديج الصوت وهو تأثير موسيقي تتذبذب فيه حدة الدرجات الموسيقية. |
Sorduğun iyi oldu. Aklımda iki perdeli bir şey var, gizem ve müzikal. | Open Subtitles | أنا سعيد لأنك سألتِ , أقوم بتمثيل دور مزودج في عرض موسيقي غامض |
Bir müzik diplomam var, İyi bir müzisyenim. | Open Subtitles | لقد حصلت على دبلوم الموسيقى أنا موسيقي جيد |
Metalin kötülüğüyle ün salmış müzisyeni | Open Subtitles | Varg Vikernes، وأعتى أسود موسيقي المعادن، |
rock müziği, pop kültürünü ve amerikan kültürüne bayılıyorlar. | TED | يحبون موسيقي الروك، ثقافه البوب، الثقافه الأمريكيه. |
Sen bir müzisyensin, biliyorum, çalışan bir müzisyen ama bir daha sakın turneyi yuvamıza getirme. | Open Subtitles | اعلم انك مغني ، موسيقي عامل لكن لا تجلب الطريق الى بيتنا مرة اخرى |
Çok iyi bir fotoğrafçı olmasının yanı sıra, çok da iyi bir müzisyendir. | Open Subtitles | بالإضافة الى كونه مصور عظيم إلا إنه موسيقي عظيم أيضاً |
Bir müzikale gitmiştik... adı, Afrika, Cesur Afrika idi. | Open Subtitles | كنا قد ذهبنا الى نادي موسيقي جديد يدعى أفريقيا أفريقيا الشجاعة |
Bir müzikalde rol almayı kabul ettim. | Open Subtitles | في الحقيقة, لقد وافقت على الغناء في قداسٍ موسيقي |
Müziğe benzemesi için 167 kez baştan almak zorunda kalıyoruz. | Open Subtitles | علينا ان نفعل مئات الاشياء قبل ان تبدو كانها موسيقي |
Malikaneye bir uğra. Ciddi bir müzisyenle çalmayı çok isterim. | Open Subtitles | مري بمنزلي، أحب العزف مع موسيقي فعلي |
- 1994 yılında etiketini değiştirmeye karar veren bir müzisyenin iki adam tutarak parmaklarını kırdırtmışsın. | Open Subtitles | سنة 1994، وظفت حارسين لكسر أصابع موسيقي قرر تغيير شركة التسجيل. |
Bir tanesi vardı, müzisyendi sanırım. | Open Subtitles | كان هناك فتى يزوره موسيقي على ما أظن |