Çoğu insan, benim foto muhabiri, antropoloji fotoğrafçısı, aktivist fotoğrafçı olduğumu söyler. | TED | العديد من الناس يقولون بأنني مصوّر صحفي بأنني مصور لعلم الإنسان بأنني مصوّر ناشط. |
Mesela Iyad el-Baghdadi'yi ele alalım, Twitter'da IŞİD'le eğlenen bir aktivist. | TED | لنأخذ على سبيل المثال, إياد البغدادي, ناشط يسخر من تنظيم الدولة على التويتر. |
Bak, senin bir eylemci olduğunu ve zengin kesimi alaşağı etmek istediğini biliyorum ama sence de burada o kitleden kimse var mı? | Open Subtitles | إسمع أعلم أنك ناشط حقوقي وكل ما تمثله هو قضية إسقاط فئة الـ 1 بالمئة المتسلطة لكن هل ترى أحد منهم هنا ؟ |
Oldukça uç fikirleri olan muhalif blog yazarı ve politika aktivisti. | Open Subtitles | مدون إلكتروني متطرف و ناشط سياسي مع بعض الأفكار المتطرف للغاية |
ajan yapısına sahip herkesin üzerinde etkili. | Open Subtitles | إنه يعمل على كل ناشط لديه جهاز الهندسة في رأسه |
Bu adlandırmanın nedeni, çekirdeklerinin yani merkezlerinin çok aktif olması. | TED | و ندعوهم كذلك بسبب نواتهم أو مركزهم كونه ناشط جداً |
Hazare 77 yaşında Hintli bir yolsuzluk karşıtı ve sosyal adalet eylemcisi | TED | هازاري ناشط هندي عمره 77 عامًا ضد الفساد وباحث عن العدالة الاجتماعية. |
Ve karar verdim, hayatta kalirsam, bir Siyonist aktivist olacaktim. | Open Subtitles | لذلك قرّرت حينها ، أننى يجب أن أنجو وأن أصبح ناشط صهيوني |
Videoyu sızdırandan, Onya, soyadını bilmiyoruz isimli bir arabulucu aktivist sayesinde izole olmuş. | Open Subtitles | لقد كان معزولا عن المسرب بواسطة ناشط بينهم إسمه أونيا ، أي إسم للعائلة |
Bunu kurbanın seks ticaretiyle mücadele eden politik bir aktivist olduğunu anlamadan önce yapmışlar. | Open Subtitles | كان هذا قبل أن يجدوا أن الضحية ناشط سياسي ذو نفوذ قناضل ضد التجارة بالقاصرات |
Hastalık yardımı alıyor, her ne demekse artık "siber aktivist". | Open Subtitles | مُستَفِيد من إعانة المرضى, ناشط على الإنترنت, مهما كان يعني ذلك. |
Bunun yüzyılın en önemli keşiflerinden biri olduğunu düşünüyorum ve aktivist bir eşkıya tarafından sindirilmeye niyetim yok. | Open Subtitles | واحد من أهم الإكتشافات في هذا القرن وأنا لن أرهب ناشط قاتل |
İsrailli Eylemci: Hiçbir şey orduyu pasif direnişten daha çok korkutamaz. | TED | ناشط إسرائيلي : لا شيء يخيف الجيش أكثر من المعارضة غير العنيفة. |
İsrailli Eylemci: Öleceğimizden emindim. | TED | ناشط إسرائيلي : كنت واثقا من أننا ذاهبون للموت. |
Johnny Bark olarak bilinen eylemci bu yaşlı ağaca yerleşti... ve aşağıya inmeyi reddediyor. | Open Subtitles | ناشط يعرف بجونى يارك اتخذ من تلك الشجره المحبوبه مقر له و رفض ان ينزل |
Barış aktivisti olan teröriste bir bakın. | TED | فقط أنظروا إلى الإرهاب الذي أصبح ناشط سلام. |
Bir iklim aktivisti her denemeyi okuyan ya da her öğleden sonra alışveriş merkezlerinde vejeteryanlık üzerine broşürler dağıtarak geçiren kişi değildir. | TED | ليس ناشط المناخ شخصًا واحدًا الذي يقرأ كل دراسة ويمضي كل مساء وهو يوزع منشورات عن النظرية النباتية في مراكز التسوق. |
Federal savcıların, onu mahkum ettirmek için düzenledikleri acımasız bir kampanyadan sonra intihar eden bilgisayar aktivisti. | Open Subtitles | ناشط الانترنت الذي انتحر بعد حملة شرسة شنها النواب الفيدراليون عليه بهدف سجنه |
Yeni geliştirilmiş bir ajan olarak ilk görevin bu. | Open Subtitles | هذه أول إختبار لك بإعتبارك ناشط تعزيز حديث |
Bu görevde tek bir ajan istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد فقط ناشط واحداً على هذه المشكلة |
Bugün, yüz birinci göreve başladığınızda ben Genelkurmay Başkanlığının aktif bir üyesi ve silahlı kuvvetlerin tüm dallarında görev almanın zevkini ve onurunu taşıyan birisiyim. | Open Subtitles | اليوم أصبحت في مدار جديد ، المدار الـ 101 أنا كعضو ناشط في هيئة الأركان المشتركة |
Bu sayede 10.000 adet öncü sağlık eylemcisi yetiştirip Amerika'da en çok ihtiyaç olan topluluklara yerleştireceğiz. | TED | وبالقيام بذالك، سنتمكن من تدريب 10،000 ناشط في مجال الصحة ونوزعهم في المجتمعات الأكثر احتياجًا في أمريكا. |
Dostlarım, belki birkaçınız bana çocuk hakları savunucusu olmadan önce ne yaptığımı söyleyebilir? | TED | أصدقائي ، ربما يود أحدكم ان يقول لي ، ماذا كنت أفعل قبل أن أصبح ناشط في مجال حقوق الأطفال؟ |