Onu bir arayalım derim ben, uyumuyorsa eğer öğreniriz ne olduğunu. | Open Subtitles | اعتقد ان نتصل بها وان لم تكن في قيلولة سوف نعرف |
Bu o! Dean, kendi evinden arıyor. Hemen Kudrow'u aramalıyız. | Open Subtitles | انه هو انه يتصل من المنزل يجب ان نتصل بكودرو |
Tamam, belki taksi şirketini arayıp T-Bag'i nereye gittiğini öğrenebiliriz. | Open Subtitles | حسناً ، أنصت ، ربما يمكننا أن نتصل بشركة التاكسي |
Bence onu aramamız gerek. Ona merhaba demek hoşuma gider. | Open Subtitles | اتعلم, يجب ان نتصل به احب ان القى التحية عليه |
Eğer sizi bir daha bu binanın yakınında görürsek polisi ararız. | Open Subtitles | إذا رأيناك مرة أخرى في محيط هذا البناء، سوف نتصل بالشرطة |
General, belki de uzay uçuşu yeteneğine sahip müttefiklerimize haber vermeliyiz. | Open Subtitles | جنرال, ربما يجب أن نتصل بحلفائنا القادرين على الطيران في الفضاء |
Öyleyken bile ikna olmamışlardı ve "Tamam, sizi arayacağız," dediler -- hiç aramadılar. | TED | ورغم هذه المحادثة لم يقتنعوا فقالوا له .. حسناً سوف نتصل بك لاحقاً .. ولم يقوموا بذلك |
Telefonun çektiği bir yere kadar arabayla gidip birilerini arayalım. | Open Subtitles | لنقد سيارتنا حتى نحصل على استقبال ثم نتصل بشخص ما |
Çıkar mısınız artık? Yoksa avukatımızı mı arayalım? | Open Subtitles | ومن فضلك ان ترحل, ام تريد ان نتصل بالمحامى |
Nerede olduğunu bilmiyorum ama sanırım polisi aramalıyız. | Open Subtitles | لا أدري أين هو الآن لكن الأفضل أن نتصل بالشرطة |
Her zamanki gibi 3'e kadar açığız. Polisi aramalıyız. | Open Subtitles | ـ حتى الـ 3 صباحاً كالعادة ـ يجب أن نتصل بالشرطة |
Bölge savcısının ofisini arayıp savcıda ne olduğuna bakayım mı? | Open Subtitles | ربما نتصل المدعى العام نرى ما لدى المدعى فى ملفه؟ |
Bunun cevabı şu; bizim ertesi sabah doktorumuzu arayıp reçetemizi değiştireceğimizi umuyorlar. | TED | الجواب هو أنهم يتوقعوننا أن نتصل بأطبائنا في اليوم التالي ونطلب تغيير الوصفة. |
Birini aramamız lazım... polis ya da şu seni gözetim altında tutan adamını. | Open Subtitles | يجب علينا ان نتصل بأحد ما . الشرطة أو رجل المراقبة الخاص بك |
- Önce giyinin. Sonuçları alınca sizi ararız. | Open Subtitles | سوف ترتدي ملابس من جديد و سوف نتصل بك لنعلمك بالنتائج |
Arkadaşlarım size haber verebilmek için telefonu olan bir komşu arıyorlar. | Open Subtitles | أصدقائي بالخارج يبحثون عن أي شخص حتى يمكننا أن نتصل بك |
Döndüğümde burada olmazsa gittiği yeri bulana kadar bütün arkadaşlarını, bütün tanıdıklarımızı arayacağız. | Open Subtitles | و اذا لم تكن هنا عند عودتى سوف نتصل بكل اصدقائها كل شخص نعرفه ، حتى نعرف اين ذهبت حسناً |
O zaman bir arasak fena olmaz. Benim çantam. Bu da-- | Open Subtitles | الأفضل أن نتصل به إذاَ هذه حقيبتي هذا اتصال بي |
Efendim, kritik bir işlevsel soruna karar vermeniz için sizi arıyoruz. | Open Subtitles | سيدي، نحن نتصل بك من أجل اتخاذ قرار بشأن إحدى عملياتنا |
- Hayır! - Sadece kaza olup olmadığını öğrenmek için ankesörlü telefondan arayabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نتصل كمجهول من هاتف عام لنعرف إن كان هناك حادثاً فحسب |
Ve çocuk doktorumuzu aramak istedik fakat kötü bir ilk intiba bırakmak veya deli, nevrotik ebeveyn imajı vermek istemedik. | TED | أردنا أن نتصل بطبيبة الأطفال، ولكن لم نريد أن يكون لنا إنطباع أولي سيء، أو نكون كوالدان مجنونان ومتعصّبان. |
Yani evi aramıyoruz, arkadaşlarla konuşmuyoruz, akrabaları aramıyoruz. | Open Subtitles | ويعنى هذا ان لا نتصل ببيوتنا ، او اصدقائنا او اقاربنا |
Artık oynamayacağım. Birkaç kız çağıralım. | Open Subtitles | لاأريد أن ألعب دعونا نتصل على بعض الفتيات |
Öyle demedi. Bir şey istersek aramamızı söyledi. | Open Subtitles | ذلك ليس ماقاله لقد قال نتصل بك إن أحتجنا أي شيء |
Bu trenden inip polisle temasa geçmeliyiz. | Open Subtitles | يجب علينا ان نترك القطار و نتصل بالبوليس |