Anlamsız bir akşam yemeği için geleceğimizi büyük bir riske atamayız. | Open Subtitles | حسنا, من الممكن أن نخاطر بمستقبلنا من أجل عشاء بلا معنى |
Bir görevde bütün paramı riske atmak gibi bir şeyler mi düşüneceksin? | Open Subtitles | أتقصدين الطريقة التي فكرنا بها بأن نخاطر بكل مالي فى مهمة واحدة؟ |
Bir düzine adam taşıyan bir tekne uğruna koca şehri riske atmak yok. | Open Subtitles | لن نخاطر بتلك الأرواح لأجل قارب على متنه عشر أشخاص هل كلامي واضح؟ |
En ufak bir risk bile alamayız. Bu bize ihanet olur. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نخاطر بسبب شيء صغير ممكن أن يفضح أمرنا. |
Hepimiz hayatlarımızı tehlikeye attığımızı biliyorduk- öğretmenler, öğrenciler ve anne babalarımız. | TED | كلنا كنا نعلم أننا نخاطر بحياتنا المعلمين والطلاب وكذلك آبائنا |
Eger simdi gidiyorsak, senin icinde olmadigin bir riski dunyaya anlatmis olduk. | Open Subtitles | إذا ذهبنا الان سوف نخاطر بإخبار العالم أننا لم نكن حقيقة هناك |
Sana güvenmek istiyorum, ama bunları yeniden kullanma riskini göze alamayız. | Open Subtitles | أريد أن أثق بكِ ولكن لايجب أن نخاطر باستخدامكِ للبطاقة مجددا |
Ya her şeyi riske atmalıyız ya da oyundan çekilmeliyiz. | Open Subtitles | و علينا ان نخاطر بكل شئ او أن نخسر اللعبة |
Benden ve arkadaşlarımdan hayatlarımızı bir yalan için riske atmamızı istedin. | Open Subtitles | لقد طلبتِ منّا أنا وأصدقائي بأنْ نخاطر بحياتنا بناءً على كذبة |
Richard'ın hayatını tehlikeye attığımıza göre kendi hayatımızı da riske atmalıyız. | TED | الان لقد خاطرنا بحياة ريتشارد .. واعتقد انه من الملائم ان نخاطر بحياتنا ايضا |
10 yıl oldu, yüzlerce arenada hayatlarımızı riske attık. | Open Subtitles | الآن ولمدة 10 أعوام نحن نخاطر بأعناقنا فى مئات ساحات المصارعة |
36.5 için haftanın her gecesi hayatımızı riske atıyoruz... ve Frank insanları öldürerek zengin oluyor. | Open Subtitles | ستة وثلاثون وخمسة نخاطر بحياتنا كل ليلة في الاسبوع وفرانك ،، يغتني على قتل الناس |
İnsanlar aç biz de paramızı riske ettik kendi paramızı yatırdık. | Open Subtitles | والشعب يتضور جوعاً لذا نخاطر بأموالنا، نستثمر مالنا الخاص |
Bütün olanlar delilik. Hayatlarımızı bir daktilo için riske attık. | Open Subtitles | هذا الشىء مجنون نخاطر بحايتنا من اجل اله كاتبه . |
O dua ederken onu öldürmek ve biz poseidon kızdırdı risk. | Open Subtitles | اقتل لها في حين تصلي، و فإننا نخاطر بإثارة غضب بوسيدون. |
Bu mümkün, ama böyle bir risk almamız doğru değildi. | Open Subtitles | ذلك محتمل، ولكن ليس لدينا الحقّ في أن نخاطر |
Biz bilmek istemiyorum. Biz tekrar değişen risk istemiyorum. | Open Subtitles | . لا نريد أن نعرف ، لا نريد أن نخاطر بتغيره مجدداً |
İşte bu keyif için hayatımızı tehlikeye atıyoruz. | Open Subtitles | إنّنا نخاطر بكلّ شيء من أجلّ هذه المتعة. |
Ne yazık ki, biyoçeşitlilik konusunda bilgimiz o kadar eksik ki daha onu tam olarak keşfedemeden muazzam bir miktarını kaybetme riski ile karşı karşıyayız. | TED | للأسف، معرفتنا بالتنوع الحيوي غير مكتملة بشدة بحيث أننا نخاطر بفقدان قدر كبير منها حتى قبل إكتشافها. |
İnsanlar arasında daha fazla huzursuzluk çıkma riskini göze alamayız. | Open Subtitles | لا نريد ان نخاطر بتواجد المزيد من القلق بين الناس |
Ailenize olanlardan sonra, işi şansa bırakamayız. | Open Subtitles | بعد ما حصل لوالديك, لا يمكننا أن نخاطر بأي فرصة. |
Çıkarırken damarları parçalama riskimiz var. | Open Subtitles | إذا أخرجناها، فنحن نخاطر بتمزيق الأوعية. |
Hepsini bir listeye koyamak riskli olur. Hiçbirisi birbirlerinin varlığından haberdar değil. Bu da güzel. | Open Subtitles | نحن لا نخاطر بمن ليسو على القائمة، هناك أشخاص لانريدهم ان يعلمو انهم معنا |