Elektrik alan, kaynak dediğimiz şeyde ya da, aygıtın içinde kalıyor. | TED | فهي تبقى بالداخل ، بما نسميه المصدر أو في داخل الآداة |
bizim evimiz dediğimiz yerde seni sevdim. Sonucu bu mu? | Open Subtitles | لقد أحببتك فى هذا المنزل الذى نسميه بيتنا حقا ؟ |
Ona şimdi sanal gerçeklik diyoruz, ama simule edilmiş gerçekleri geçince ne oluyor? | TED | نحن نسميه الواقع الإفتراضي حالياً، لكن ما الذي سيحدث عندما نتجاوز تقليد الواقع؟ |
Bu spiral ize ise yalın sıcak nokta diyoruz. | TED | الخيط الذي على شكل دوامة نسميه نقطة ساخنة |
İşte ben buna yol testi derim. Bizi öldürmeye çalışıyorlardı! | Open Subtitles | ــ الأن هذا ما نسميه إختبار الطريق ــ سيحاولون قتلنا |
Belki tek bir hücrenin genetik bilgi dizisinde veya DNA üzerinde bir yazım hatası olur, buna mutasyon deriz. | TED | ربما إحدى الخلايا و الحمض النووي الخاص بها يتلقى تعليمات مع خطأ مطبعي و هذا ما نسميه الطفرة |
Görünüşte yapacağınız bu değişikliklerin yanında butik özellikleri dediğimiz şeyleri de sağlamanız gerek. | Open Subtitles | وإلى جانب هذه التغييرات التجميليـة ستحتاجين أيضاً لتقدمي ما نسميه بـ إضافات المحل |
Şey, Üstad Skywalker ve ben sürekli saldırgan görüşmeler dediğimiz şeye mecbur kalıyoruz. | Open Subtitles | حسنا , سيدي سكاي وكر واوقفت ما نسميه المفاوضات العدوانية فى كل الاوقات |
Öncelikle, kendi fikrimiz dediğimiz birçok şey aslında kendi yorumlamamız. | TED | حسنًا، أولًا وقبل كل شيء، الكثير مما نسميه معرفة الذات هو في الواقع تفسير للذات. |
Geniş çaplı da olabilir; yani yenilik dediğimiz şeyler. | TED | وقد يكون على مستوى عالمي، أعني، شيء نسميه ابتكارًا. |
Boynuz şeklindeki bölge tatlı nokta dediğimiz şeydir. | TED | تلك هي المنطقة المشابهه للبوق ذلك ما نسميه المنطقة الحلوة |
Hindistan'dan çıkan üçüncü tür görünmez inovasyona; Hintli şirkerler tarafından istihbarat verildiği için süreç inovasyonu diyoruz. | TED | النوع الثالث للابتكار الآتي من الهند هو ما نسميه بابتكار العمليات، بسبب حقنة من الذكاء من قِبل الشركات الهندية. |
Hindistan'dan çıkan son tür görünmeyen inovasyona; yönetim inovasyonu diyoruz. | TED | وآخر نوع من الابتكار، الابتكار الغير مرئي الناجم عن الهند هو ما نسميه الابتكار الإداري. |
Şimdi fare imlecini bunun üstüne getirelim, biz buna komut istem ekranı diyoruz ve bunu başka bilgisayarlarda dolaşmada kullanıyoruz. | TED | والأن حينما أضع مؤشر الفأرة فوقها. هذا ما نسميه موجهة الأمر، و بإستخدامه نستطيع الإبحار في جهاز الحاسوب. |
İşte ben buna yol testi derim. Bizi öldürmeye çalışıyorlardı! | Open Subtitles | ــ الأن هذا ما نسميه إختبار الطريق ــ سيحاولون قتلنا |
Sadece boksörlerde olduğunu bildiğimizden buna yumruk sersemliği diyorduk. | TED | نحن المصارعين نسميه بصدمة ما بعد اللكمة كما سمعنا عنه من الملاكمين. |
bizim orada kendisine "Mucize Adam" deriz. | Open Subtitles | أجل. في الديار نسميه بالعامل المعجزة. بالتأكيد. |
Bu onur için teşekkür ederim ama ben ona Regret Monsewer Adını düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا أقدر هذا الشرف، لكن أعتقد أننا يجب نسميه ريجريت بعد مونسير هنا |
Benim zamanımda ona adet gününde olmak derdik. | Open Subtitles | في أيام شبابي كنا نسميه بأن تكون سيء المزاج |
Ve burada sağdaki de Steven Spielberg hatıra modülü ismini verdiğimiz modül. | TED | وهاهنا على اليمين، هذا ما نسميه بنموذج إستيفن سبيلبيرغ التذكاري. |
Biz simyacıların Silentium dediği maddeyi kırdığım için nasıl bir bedel ödemek zorunda olduğumu bilmiyorum. | Open Subtitles | لست أدري ما هو الثمن الواجب دفعه لكسر ما نحن الكيميائيون نسميه الصمت |
Kazanç Temelli Eğitim Harcı diyelim (IBT). | TED | دعونا نسميه رسوم دراسية على حسب الدخل أو أي بي تي. |
Çikolata Bağımlısının Tercihi diyorlar buna. | Open Subtitles | تبدو لذيذة هذا ما نسميه باختيار الشوكوليك يقال انها احسن الحلويات |
Ve diğeri kibarca 'düşük kendine güven' dediğimiz ya da kibar olmayan şekilde 'kendi hakkında kötü hissetmek' diyebileceğimiz şeyle nasıl baş edeceğinizi söyler. | TED | و يخبرك النوع الآخر عن كيفية التكيف مع ما نسميه ادباً " قلة ثقة بالنفس " و نسميه وقاحة "شعورنا بالسوء تجاه انفسنا ." |
Şu 'Şey'e bir isim bularak başlasam iyi olacak. | Open Subtitles | أشعر بوخز فى من الأفضل أن أجد أسماءاً لتلك الأشياء دعنا نسميه ذيل. |
Bunlardan bir tanesi çoklu sklerozun semptomlarını azaltıyor. Diğeri de T-tipi hücreli lenfoma denilen bir çeşit kan kanserini iyileştiriyor. | TED | واحد من هذا يسكن أعراض تصلب الأنسجة المتعدد؛ والآخر يعالج نوع من سرطان الدم الذي نسميه لمفوما الخلايا التائية. |