Eğer soygunlardan bahsediyorsan ona bir şey anlatmaya hiç niyetim yok. | Open Subtitles | إذا تعني حول السرقات أنا ليس لي نية إخبارها أي شئ |
- Öyle bir niyetim yok, Lady Catherine. - Hayır, asla olamaz. | Open Subtitles | ـ ليست لدى النية لذلك ياسيدة كاثرين ـ لا باطبع,لا نية أطلاقا |
Kavga etmek için en ufak bir niyeti olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن لديه أدنى نية للمحاربة، كما هو كذلك |
Ne Filistin ne de İsrail tarafında çözüme dair iyi niyet yok. | Open Subtitles | لم يكن هناك حسن نية من الجانب الفلسطيني وليس من الجانب الإسرائيلي |
Biftek getirmek gibi bir niyetin yoksa neden defolup gitmiyorsun? | Open Subtitles | إذا لم يكن لديك أي نية لتقديم شريحة اللحم لي |
Ayrıca sizde özel yönetici hesap açtırmak niyetinde de değilim. | Open Subtitles | وليس لي نية إفتتاح حساب خاص أو محاسب تنفيذي معك |
Yedi yıldır içmiyorum ve yeniden başlamaya şu kadar niyetim yok. | Open Subtitles | أنانظيفمن سبعِسنين.. وليست لدي أدنى نية بأن اتناول شراباً آخرَ مجدداً |
ne babam veya kardeşim değilim, ne de kendim olmaya niyetim var. | Open Subtitles | أنا لست أخي وليس لدي نية بأن أكون كذلك ماذا تكون إذن؟ |
Onlara yalan söylemiş olabilirim..., ...ama taşları kaldırma gibi bir niyetim yok. | Open Subtitles | حسناً ، انا ربما كذبت عليهم لكن ليس لدي نية ان اتركهم |
- Bir özür daha dinlemeye hiç niyetim yok, çünkü buradan çikiyoruz. | Open Subtitles | لا نية لي في الإستماع لإعتذار آخر الآن لأننا سنخرج من هنا. |
Fakat benim hiçbir yere gitmek gibi bir niyetim yok tabi yeni laboratuarımız hariç. | Open Subtitles | ولكن كان لأحد أي نية ل أذهب إلى أي مكان إلا لدينا مختبر جديد رائع. |
Linus, Elizabeth Tyson ile evlenmeye hiç niyetim yok. | Open Subtitles | لاينس، ليست لدي نية للزواج باليزابيث تايسون |
Kız arkadaşı ile beraber yaşayan ama evlenmeye niyeti olmayan erkekler gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | تتحدث مثل كل رجل عاش مع إمرأة ليس لديه نية أن يطلب يدها |
Ve seni ailene geri verme gibi bir niyeti de yok. | Open Subtitles | كما، ليس لديه أي نية لإرجاعك لأبيكِ في أي وقت قريب |
Hukuk eğitimi almaya niyeti olduğunu dile getirdi. Samimi olduğuna inanmaktan ziyade inanmayı diledim. | Open Subtitles | قد ابدى نية في دراسة القانون تمنيت، بدلا من التصديق، باخلاصه. |
Bunu cömert liderinizden hepinize yapılmış bir iyi niyet gösterisi olarak görün. | Open Subtitles | إعتبروا ذلك كحسن نية مني من زعيمكم الذي يحب الخير لكم جميعا |
Ve iyi niyet göstergesi için de, size çamaşırhanede bir iş ayarladım. | Open Subtitles | بالواقع، كعرض ذي حسن نية أولي، لقد رتبت لك العمل في الغسيل. |
Demek, bıçak almak gibi bir niyetin yok? | Open Subtitles | إذاً ليست لديك أي نية في شراء اية سكاكين؟ |
Ben, en azından kırk yıl evlenmek niyetinde değilim. | Open Subtitles | ليست لدى نية للزواج على الأقل قبل 40 سنة |
Size burada iyi niyetle eşlik eden soylularımızın öldürülmelerini kınıyor. | Open Subtitles | إنه يشجب قتل نُبلائنا، الذين رافقوكِ إلى هنا بحُسن نية. |
Bu, anlamı ve amacı olan etkenlere ait paternleri birleştirerek bunlardan anlam çıkarma dürtüsü, ki genelde görünmez varlıklara uygulanıyor. | TED | وهو الميل الى تفعيل الانماط ذات المعنى، والتي وراءها نية او عامل غالبا الكائنات الغير مرئية من الاعلى الى الاسفل |
Burayı terk etmek gibi bir niyetimiz olmadığını bilmiyor musun, Albert? | Open Subtitles | هل تعلم ألبرت، ليست لدينا نية في مغادرة المكان |
Cinayet niyetinin kanıtı değil. Bunların ikisini bir araya koyamazsın dostum. | Open Subtitles | انه ليس دليل على نية القتل,لايمكنك ان تستعمل الدليل فى اتجاهين |
Ailelerinin de olaya müdahil olmamıza izin vermeye niyetleri yok. | Open Subtitles | وأسرهم لا نية لديهم بالسماح لنا بالخوض في شئونهم الخاصة |
Mevcut konu ne olursa olsun, amaç yönelimci ve kaçınmacı olarak ifade edilebilir. | TED | بغض النظر عن الموضوع المطروح، هناك نية يمكن أن تصاغ في التنمية والوقاية. |
Bununla birlikte beni buradan sağ bırakma gibi bir niyetiniz yok, değil mi? | Open Subtitles | ولكن كلنا سواء ليس لديك نية فى السماح لىّ بالخروج من هنا حياً ؟ |
44 yaşında siyah bir kadın birkaç gram uyuşturucuyla yakalanıyor ve buna bilerek "Satmak niyetiyle taşımak." diyorlar. | Open Subtitles | أمرأة سوداء في الـ 44 قبض عليها ومعها أقل من أوقيتين يسمى هذا الهراء ، نية توزيع |
Biliyorsunuz, bu kurulda olmayı kendim istemedim ama şimdi bu iş için buradaysam amacım neyin yanlış gittiğini bulmak olacaktır. | Open Subtitles | تعلم , أنني لم أريد أن أكون مع المفوضين ولكنني الآن من ضمنهم أنا لدي نية لمعرفة ماحدث من خطأ, |