Bu Çok hoş, ama, canım her tarafım mosmor ve beni sıkıyorsun. | Open Subtitles | هذا لطيف .. ولكن يا عزيزي.. إنني مصابه بالكدمات بكامل جسدي .. |
Bunun Çok güzel olduğunu söylüyorum. Ve nedenini merak ediyorum. | Open Subtitles | أقول أن هذا لطيف للغاية، فقط أتسائل ما المناسبة ؟ |
Öyle mi? Ne güzel. Bu durumda, bize bir istisna tanıyın. | Open Subtitles | هل يفعلون ذلك ، هذا لطيف لكن بالنسبة ، سنجرى استثناء |
Ailelerimizin yakınlığı yüzünden ona yardım etmeye çalışmanı anlıyorum Bu güzel, anlayabiliyorum ama kendine dikkat et, her şeyi mahvetme. | Open Subtitles | أنا أتفهم أنك تحاول مساعدته بسبب عائلتنا و عائلته هذا لطيف و اتفهمه و لكن راقب نفسك لا تفسد أى شيء |
Çok tatlısın ama torunumla geçirebileceğim hiçbir an'ı kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | هذا لطيف, ولكن لا أريد تفويت لحظة من حياة حفيدتي |
- Bu Çok tatlı. | Open Subtitles | ـ نعم ـ هذا لطيف جدا ً , ظهر غدا ً ؟ نعم , و تستطيعى أن تُحضرى صديقتك إذا أردتى |
Bu Çok hoş ama kendine istediğin zaman bir bardak su dolduramazsın! | Open Subtitles | هذا لطيف لكن لا يمكنك أن تصب لنفسك كوب آخر من الماء |
Bu Çok hoş, Peder, ama buna gerçekten gerek yoktu. | Open Subtitles | هذا لطيف جدا، أبتي، ولكن هذا حقيقتاً لا حاجة لهُ. |
Farkettim ki, yaratttığım şeyleri giydiğimde, insanlar beni durdurup, şöyle diyorlar, "Bu gerçekten Çok hoş. Nereden alabilirim bunu?" | TED | لاحظت عندما ارتديت أعمالي، أن الناس يستوقفونني و يقولون، "يااه، هذا لطيف حقاً. أين يمكنني الحصول على واحد؟ " |
Çok güzel, ama benim sadece bir yatağım var. | Open Subtitles | هذا لطيف جداً ولكن لدى فراش سرير واحد فقط |
Çok güzel, ama benim sadece bir yatağım var. | Open Subtitles | هذا لطيف جداً ولكن لدى فراش سرير واحد فقط |
Ne güzel, benim annemim hızlı arama listesinde evlatlık servisinin numarası var. | Open Subtitles | هذا لطيف لأنّ والدتي تملك أرقام وكالات تبنّي في قائمة الإتّصال السريع. |
Ne güzel Bayan Barling. Size iyi işler! | Open Subtitles | هذا لطيف منك يا آنسه بارلنج داومى على هذا العمل الطيب |
Şu üzerindekilere bak. ağır eldivenler, bilek ağırlıkları, Bu güzel, ve-- | Open Subtitles | انظر إلى هاتين اليدين الثقيلتين، وواقي الكاحل، هذا لطيف |
Millet, Bu güzel ama kıçımızda tost makineleri var. | Open Subtitles | حسناً يارجال هذا لطيف لكن الأوغاد المعدنيون يتبعونا |
Çok tatlısın, ama sence de beni annenle tanıştırman için biraz erken değil mi? | Open Subtitles | هذا لطيف و لكن ألا تعتقد أنه من المبكر جداً أن تقدمني إلى أمك ؟ |
Bir başkasını böyle düşünmen Çok tatlı, biliyor musun? | Open Subtitles | هذا لطيف منك بأنك تفكر بشخص أخر بهذه الطريقة, أتعلم |
kızlar, Bu harika beraber vakit geçirirseniz anlaşacağınızdan emindim. | Open Subtitles | يا رفاق، هذا لطيف جداً علمت أنه بعد إمضاء بعض الوقت معاً ستتفقان |
- Aynı zamanda anne adayıyım da diyebilirsin. - Bu Çok güzel. | Open Subtitles | ويمكنك أن تقول "تنتظر مولود" بدلاً من حامل - هذا لطيف - |
Bu iyi, ondan neden 2 tane aldığını anlıyorum. | Open Subtitles | هذا لطيف أستطيع أن أرى لماذا إشتريت إثنتان منها |
- Birazcık "Bay Anne" tarzı gibi, ama gene de hoş. - Çok şirin. | Open Subtitles | انه نوع ما يشبه مستر ماما ولكن هذا لطيف منه. |
Bu hoş birşey, ama belki de o bir şeylerden şüpheleniyor? | Open Subtitles | هذا لطيف , لكن هل من المحتمل أنه يشك بشيء ? |