ويكيبيديا

    "هنالكَ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • var
        
    • vardı
        
    • orada
        
    • vardır
        
    • varmış
        
    • falan
        
    • varsa
        
    • sorun
        
    • dışarıda
        
    • bir
        
    • bazı
        
    Size hiç dosya verilmediği için çok fazla boş vaktim var. Open Subtitles ،ليس هنالكَ قضايا مخصصة لَكِ .لذا عِنْدي الكثير مِنْ الوقتِ الفارغ
    Ölmenin birçok yolu ve öldürmeye istekli birçok insan var. Open Subtitles هنالكَ الكثير من الطرق للموت والكثير من الناس يرغبون بالقتل
    - Arkada açık bir pencere vardı. Open Subtitles لقد كانت هنالكَ نافذة مفتوحة بالغرفة الأخرى
    Kanımı içmeye o kadar hevesliysen neden orada dikilip dudaklarını yalıyorsun? Open Subtitles إن كنتَ متلهفاً جداً لتذوقِ عصارتي فلماذا تقفُ هنالكَ محركاً شفتيك؟
    Belki de kellenin omuzlarının yukarısında kalmasının bir yolu vardır. Open Subtitles ربّما هنالكَ طريقةٌ لكي تبقي رأسكَ فوق كتفيكَ
    Olaya karışan üç şüpheli varmış sadece babası hapse atılmış. Open Subtitles كان هنالكَ ثلاثة متورطين و هو الوحيد الذي دخل السجن
    Dinleyin beyler, ya o uçakta ben de olurum ya da uçak falan olmaz. Open Subtitles أصغوا يا سادة .. إما أن أكون على تلكَ الطائرة أو لن تكون هنالكَ طائرة
    Muazzam bir cesaret gösterdin. Ödenmesi gereken bir borç var. Open Subtitles لقدْ أظهرتَ شجاعةً عظيمة و هنالكَ دينٌ يجب أنْ يُرد
    Bu buz çukurunda benimle olmak isteyecek bir sürü erkek var. Open Subtitles هنالكَ أطنان من الرجال على هذا الجليد سيرغبون بأنْ يكونوا معي
    Bu çocuğa musallat olan bir musibet var, o da sensin. Open Subtitles هنالكَ حبل مرساة معقودٌ حول عنق ذلك الفتى و هو أنتِ
    Ama bir kağıt vardı ki... çok haşin, kırıcı ve ırkçıydı. Open Subtitles ولكن كان هنالكَ تقييم واحد، قاسياً و مؤلما للغاية.
    Esasında bir aile vardı ama bir tek çocukta gördüm. Open Subtitles هنالكَ عائلة. لكن الفتى هو الوحيد الذي رأيته.
    Kanımı içmeye o kadar hevesliysen neden orada dikilip dudaklarını yalıyorsun? Open Subtitles إن كنتَ متلهفاً جداً لتذوقِ عصارتي فلماذا تقفُ هنالكَ محركاً شفتيك؟
    orada onunla olacağım ama tamamen seninle olacağım Open Subtitles سأكون فعلا هنالكَ معه ولكني سأحظى بكَ كليّاً
    Umarım bunların mantıklı bir açıklaması vardır. Open Subtitles أأمل أن يكون هنالكَ تفسيراً منطقيّاً لكل هذا
    Tanrı bilir bu durumu anlatan bir şiir vardır. Open Subtitles عليّ أنْ اعترف بانّ هنالكَ نوعٌ من الأحاسيس في هذا
    bir zamanlar Sessiz Kral'a hizmet eden görünmez bir şövalye varmış... Open Subtitles كانَ يا مكان هنالكَ فارسٌ خفي الذي خدمَ الملكَ الصامت
    Bu moda işlerinde bilim falan yok. Open Subtitles ليس هنالكَ أمورٌ علميّة عن أمور التّغريد.
    Aileni kaybetmekten daha kötü olan bir şey varsa o da hiç ailen olmamasıdır. Open Subtitles هنالكَ شيءٌ واحد، أصعب من خسارة العائلة، هو عدم حيازتها
    Gitmeniz sorun değil, gayet normal ama kimse sizi benden alamaz. Open Subtitles بينما هنالكَ شيء واحد إذا غادرتِ هو أمر طبيعي ولكن لا أحد سيأخُذكِ مني
    TSS hastalığı olmam, dışarıda birinin beni öldürmek istememesi anlamına gelmiyor. Open Subtitles أنّ أعاني أضطراب ما بعد الصدمة، لا يعني توهمي أنّ هنالكَ من يودّني ميّتاً.
    Buradaki çalışmaları yavaşlatan örgütlü bir iş olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun? Open Subtitles أتقول لي بأن هنالكَ تأخيراً منظماً للعمل ؟ يحدث هنا ؟
    Görünüşe göre, ayrılıklar yaşanmış bazı sözler söylenmiş, ve bazıları ihanete uğramış. Open Subtitles على مايبدو كان هنالكَ تراجعُ ما، تم قول بعض الأشياء و تمَ غدرُ بعض الأشخاص.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد