Onu tuttum ve üzgün olduğumu söyledim. Bunu yapmak istemediğimi biliyordu. | Open Subtitles | ضممته ، وأخبرته أنني آسف وكان يعلم أنني لم أقصد ذلك |
Onunla konuştum. Biz konuşana kadar seni aramasına gerek olmadığını söyledim. | Open Subtitles | تحدّثت معه ، وأخبرته بألا يتحدّث معك حتى ننتهي من نقاشنا |
ve ona yeni şeyin poz verirken çığlık atmak olduğunu söyledim. | Open Subtitles | وأخبرته بأنه شيء جديد... بأن يجب أن يصرخ بينما هو يعرض |
Çit tamiri için onu dışarı çıkarıp bu yerden uzaklaşabildiğin kadar uzaklaş dedim. | Open Subtitles | إصحبته للخارج لإصلاح سياج وأخبرته أن يفر بعيداً عن ذلك المكان بقدر إستطاعته |
Daha bir gençken doktora gittiğimi ve ona içimden acı aktığını hissettiğimi açıkladığımı hatırlıyorum. | TED | فعندما كنت مراهقًا، أذكر أنني ذهبت لطبيبي وأخبرته بأنني كنت أشعر وكأن الألم يتسرب مني. |
Ve o da olabildiğince çabuk, yani hemen, geldi ve ona seninle yeni tanıştığımı anlattım ve yüzüğünü geri verdim. | Open Subtitles | وجاء إلى شقتى مسرعاً .. وأخبرته أننى تعرفت عليك للتو .. وأرجعت له خاتمه |
Ertesi sabah 9:30'da Mösyö Villette'i göreceğimi söylemiştim. | Open Subtitles | وأخبرته أن سأقابل السيد فاليت الساعة تاسعة صباح اليوم التالى |
Garden tarafında çok sevimli küçük dairelerin olduğunu söyledim. | Open Subtitles | وأخبرته أنه هنالك شقق صغيرة رائعة في منطقة الحدائق |
Lafı biraz kıvırdım ve biraz hormonsal sorunlar yaşadığını söyledim. | Open Subtitles | لقد خرجت عن الموضوع، وأخبرته بأنكِ شعرتِ بإرتفاع في معدّل الهرمونات |
Ona bir şeyler yapmasını söyledim. | Open Subtitles | اتصلت بجون، وصرخت فيه وأخبرته أن يفعل شيىء، أى شيئاً |
Küçük kızımızın ateşlendiğini ve öldüğünü söyledim. | Open Subtitles | وأخبرته بشأن الفتاة الصغيرة أصابها المرض ولم تنجو |
Haberi alır almaz onu görmeye gittim. Ona tamamen yanıldığını söyledim. | Open Subtitles | ما أن سمعت الخبر هممت بالذهاب إليه وأخبرته أنه أساء فهم الأمور. |
Biliyorsunuz, bu yüzüğü sizle konuşmadan takamayacağımı bile söyledim. | Open Subtitles | وأخبرته بأني لن ألبس الدبلة إلا بعد أن أقول لكِ |
Hamile olduğum yalanını söyledim. | Open Subtitles | ـ ما الذي فعلته؟ ـ كذبت وأخبرته بأنني حامل |
-Ona ayrıca onu sevdiğini ve birisine bağlanıp kalır da işler yürümezse hayal kırıklığına uğramasını istemediğini de söyledim. | Open Subtitles | وأخبرته أيضاً أنك تحبه، ولا تريده أن يرتبط.. بأيهن كي لا يحبط إن سار الأمر في الإتجاه السيئ |
Para topladığımızı ve onu hafta sonu için Vegas'a yollayacağımızı söyledim. | Open Subtitles | وأخبرته أننا كلنا تعاونا وحجزنا له عطلة نهاية الأسبوع في "فيغاس" |
Sağa sola bakındık. dedim ki: "Bekle. | Open Subtitles | وبقينا هناك، وأخبرته أنّه سيعود دعنا ننتظر قليلاً |
"Imre Nagy'i aradım ve dedim ki 'Sayın başbakan: | Open Subtitles | :هاتفت إيمري ناج وأخبرته السيد رئيس الوزراء |
Bahçede, göz yaşları içinde sonuna kadar anlattım ona filmi. | Open Subtitles | ونزلت دموعي في تلك الباحة وأخبرته عن تلك الدراما حتى النهاية |
Bir gün ona kendi bağım olacağını söylemiştim. | Open Subtitles | وأخبرته أني سأمتلك يوم ما مزرعة عنبي الخاصة |
Başına silah dayadın ve ona ne yapması gerektiğini söyledin. | Open Subtitles | انت وضعت سلاح بيديه وأخبرته ماذا يفعل به |
Sonra barıştık... ve sonra bana beni sevdiğini söylediğini ve sonra ben de ona onu sevdiğimi söyledim. | Open Subtitles | ثم تصالحنا.. ثم أخبرني أنه يحبني وأخبرته أنني أحبه أيضاً |