ويكيبيديا

    "وأخذ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • aldı
        
    • almak
        
    • alıp
        
    • almış
        
    • götürdü
        
    • gelip
        
    • çaldı
        
    • alarak
        
    • alıyorum
        
    • çıkıp
        
    • alırım
        
    • almam
        
    • gitti
        
    • ve bir
        
    Beni de evdeyken ziyaret etti. Annenin davasındaki delilleri aldı. Open Subtitles لقد زارني في المنزل وأخذ كل الأدلة من قضية والدتك
    Sonra uzandı kalemi aldı ve imzaladı sonra karısına uzattı o da imzaladı. Open Subtitles ثم جاء وأخذ القلم ووقع على العقد ومرر العقد لها ووقعت هى الأخرى
    O zamanlar boks yeteneklerimi birilerini dövüp onlardan para almak için kullanıyordum. Open Subtitles حينها اعتدتُ على استخدام مهارتي تلك في تحطيم الأشياء.. وأخذ أموال الناس.
    O yüzden Shisui'yi öldürüp, gözlerini alıp kendi klan üyeleri arasında anlaşmazlık çıkartıp sonra da böyle bir vahşete neden oldu. Open Subtitles .. ولهذا السبب قام بقتل شيسي وأخذ عينيه .. وتسبب في نشوء قتال بين إخوته وفي النهاية . تسبب بهذه المجزرة
    Hırsız tüm bubi tuzaklarımdan kurtulup tüccar Johann'dan aldığım tüm metali almış! Open Subtitles اللص تهرّب من فخاخي وأخذ كل المعادن التي أحضرتها من التاجر يوهان
    Satış yok, ama biri geldi emanet bıraktığı şu koca bebek evini aldı. Open Subtitles لا توجد مبيعات ، ولكن جاء شخص وأخذ بيت الدمى الضخم من الشحنة
    Beni de evdeyken ziyaret etti. Annenin davasındaki delilleri aldı. Open Subtitles لقد زارني في المنزل وأخذ كل الأدلة من قضية والدتك
    Sonra deneyi tekrarladı, yeniden süzdü, küçük bir damla aldı ve bir sonraki yeni bakteri kültürüne ekledi. TED ثم كرر هذا، الترشيح مرة جديدة، وأخذ قطرة صغيرة، وإضافتها إلى الدفعة التالية من البكتيريا الجديدة.
    Sonra silahlı bir adam paramı ve telefonumu aldı, bana bağırdı ve elbisemi mahvetmeye zorladı beni. Open Subtitles ثم هذا الفتى صاحب المسدّس أوقفني وأخذ مالي وهاتفي وصاح في، وأجبرني على إتلاف فستاني
    Bu adam kulübe geldi ve benim mor takımımı aldı, Open Subtitles دخل هذا الرجل إلى النادي، حسناً؟ وأخذ حُلتي البنفسجية.
    Gördüğünüz şey bizzat etkileşimde bulunma ve statik içerik almak arasındaki beyin aktivitesi farkı. TED ما تشاهدونه هو الفرق في نشاط الدماغ بين التفاعل بشكل شخصي وأخذ محتوى ثابت.
    Onu vurup, cesedi denize atmak ve lanet olası teknesini almak isterdim. Open Subtitles أود أن أقتله وأرميه في البحر وأخذ القارب اللعين
    Biri tabancayı ve mermiyi alıp şakaklarıma dayadı. TED وأخذ أحدهم المسدس والرصاصة ووجهه نحو جسدي.
    Gerçek olmayan bir numarayı alıp gerçek gibi gösterebilir miyim. TED وأخذ شيء من الواضح أنه خدعه مزيفة وجعلها تبدو كما لو كانت حقيقية.
    Köpeğin derisini soymuş ve bir zırh geliştirmiş, köpeğin göğüs kafesini almış ve bir kızak geliştirmiş, başka bir köpeği kızağa bağlamış ve beline taktığı bok bıçağıyla buz kütleleri üzerinden kayarak kaybolmuş. TED وسلخ الكلب وارتجل سرج وأخذ القفص الصدري للكلب وارتجل زلاقة وربط كلب في السرج واختفى فوق الجليد، وسكين البراز في حزامه
    Tadı sanki, biri çok kötü ciğerini üşütmüş balgam sökmek için iki kaşık dolusu öksürük şurubu almış, sonra da, avokadonun üzerine öksürmüş gibi. Open Subtitles إن مذاقها يبدو وكأن أحدهم قد أصابته نزلة بردٍ شديدة وأخذ ملعقتين من البنيلين ليُبعد البلغم, ثم، انتخم على أفوكادو.
    Yasemin'in başka birine aşık olduğunu duydu, o zaman babasını tehdit etti, ve Yasemin'i alıp krallığına götürdü ve onu haremine kapattı. Open Subtitles لقد سمع أن ياسمين تحب غيره لذا فقد هدد والداها وأخذ يا سمين الى مملكته
    -Komşunuzda bir patlama oldu siz bunu duydunuz ve... ..gelip neler olduğuna bakmak için 5 dak beklediniz ha.? Open Subtitles سمعت إنفجار كهذا يأتي من الحي وأخذ منك خمس دقائق لرفع رأسك ورؤية ما يجري ؟ كنت أشاهد التلفاز
    Ayaklarıyla piyano çaldı ve sonra da "Gazetede hakkınızda yergi dolu şeyler yazacağım!" diye haykırdı. Open Subtitles وأخذ أحدهم يعزف على البيانو بقدمه ثم بدأ يصرخ ثم اتضح أنه كاتب, وقال أنه سينشر هجاءً لنا في الصحف
    Son hamlesinde yeteri kadar puan alarak yarınki yarışa güç bela adını yazdırdı. Open Subtitles لقد فعلها وأخذ نقاط كافية في هذه الجولة الآخيرة للوصول إلى جولة الغّد
    Kendi dairem var ve sanat dersleri alıyorum, ayrıca gelecek beş hafta için öğle yemeklerim hazır. Open Subtitles لدي شقتي الخاصة وأخذ دروس في الفن ولدي غداء للأسابيع الخمس القادمة
    Daha sonra çıkıp gelip her şeyi alacaklarını sanıyorlar, değil mi? Open Subtitles وبعدها يعتقدون أن بإمكانهم مهاجمتُنا وأخذ كُل شيء, اليس كذلك ؟
    Evet, bu da başka bir yöntem. Pamuğu ayıklar, tohumu alırım. Open Subtitles بلى تلكَ طريقةٌ أخرى, أحلج القطن وأخذ البذور
    Birisi bu çantayı bırakıp, bir paketi almam için bana para verdi. Open Subtitles أنظر,أحدهم دفع لي لأيصال الحقيبه وأخذ طرد
    Sizinle sohbet çok hoşuma gitti, ve gelip yakından bakmanız için sizi davet ediyorum. TED لذا أحب أن أتحدث معكم جميعا، وأدعوكم للقدوم وأخذ نظرة أقرب
    Ve bu arı da akıllı bir şekilde nektarın içine çekilmiş oluyor, ve bir yandan da bacaklarına tozlar yapışıyor, ve oradan bir sonraki çiçeğe geçiyor. TED والنحلة كانت بذكاء مستغفلة لأخذ الرحيق وأخذ بعض المسحوق على رجلها وإلى الزهرة الأخرى

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد