eğer benim gibi 40'lı yaşlarındaysanız, neşeli siyaset dünyasına katılabilirsiniz. | TED | وإذا كنت في الأربعينات مثلي، تستطيع الانضمام إلى عالم السياسة. |
Ve eğer çirkin görünürsem, İki kat çirkin görünmek istemiyorum. | Open Subtitles | وإذا كنت أبدوا قبيحة، فلا أريد أن أبدوا قبيحة مرتين. |
eğer milyonlarca dolar kazanmak istiyorsan ve hiçbir yeteneğin yahut eğitimin yoksa bunun için en uygun yer eğlence sektörüdür. | Open Subtitles | وإذا كنت بحاجة لكسب مليون دولار ولاتملك أي مواهب حقيقية أو مستوى تعليمي أفضل مكان لفعل ذلك هو وسائل الاعلام |
Bu kadar güçlü bir inancın varsa neden Uluslararası Tugay'a katılmıyorsun? | Open Subtitles | وإذا كنت تشعر بالقوة حقاً لماذا لا تترشح للأولوية , الدولة؟ |
Ve benim kim olduğumu biliyorsan, babamı da biliyorsundur. | Open Subtitles | وإذا كنت تعرف مَن أكون فإنك تَعرف مَن كان أبي |
Ve sizin yerinizde olsaydım, yatarken pijamalarımı giymezdim. | Open Subtitles | وإذا كنت مكانك لما بقيت مرتدياً البيجاما |
eğer bir şeye kafanızı takmışsanız başka şeylere aklınızı vermek zor olabilir. | Open Subtitles | وإذا كنت مهووساً بهدف واحد .. يصعب التركيز على أي شيء آخر |
Ve eğer bana ne yaptığını söylersen ne bileyim sana yardım edebilirim. | Open Subtitles | وإذا كنت تقول لي ما كنت به، ويمكنني أن، كما تعلمون، مساعدتك. |
eğer bozulmuşsam da seninle doğru düzgün ilgilenemem, değil mi? | Open Subtitles | وإذا كنت مكسورة، فلا يمكنني رعايتك بشكل صحيح، أليس كذلك؟ |
Ve eğer tarımsal üretimi %70 oranında artırmamız gerektiğini hatırlarsanız bunu bu yoldan yapamayacağız. | TED | وإذا كنت تذكر نحن نريد أن نزيد إنتاجية الزراعة إلى 70 بالمئة، لا نتستطيع عملها بهذه الطريقة. |
eğer Nobel ödülü kazanacaksanız arada bir kitap almak yardımcı olur. | TED | وإذا كنت ستصبح حائزًا على جائزة نوبل، فسيساعدك الحصول على كتاب من وقت لآخر. |
eğer size cinsiyetin tanımı şudur desem, söyleyeceklerimi önemsemeyebilirsiniz. | TED | وإذا كنت عنصرية تجاه التفرقة الجنسية اليوم .. فيمكنكم إهمال ما سوف اقوله اليوم |
eğer şirket sahibiyseniz, kulüplerinize, kuruluşlarınıza söylemenizi istiyorum, | TED | وإذا كنت صاحب عمل، أريدك أن تخبر النوادي الخاصة بك ومنظماتك. |
eğer tahmin edicim iyiyse, aynı şeyi öngörecektir. | TED | وإذا كنت أملك جهاز توقع جيد، فإنه سيتوقع نفس الشيء. |
Kâr oranlarıyla. eğer kâr oranlarıyla para kazanıyorsanız elbette en yüksek gelire sahip insanların olduğu yere gidersiniz. | TED | وإذا كنت تجني المال من خلال نسب الأرباح فإنك بالتأكيد، ستذهب إلى حيث الأشخاص ذوي الدخل الأعلى |
Bir doktorsanız iyi şeyler yapabilirsiniz, ama eğer değer veren bir doktorsanız başka şeyler yapabilirsiniz. | TED | وإذا كنت طبيباً ، فبإمكانك عمل أشياء جيدة ، ولكن إذا كنت طبيباً متعاطفاً فستقوم بعمل أشياء أفضل. |
ve eğer şanslıysam, harika bir kariyere sahip olacağım. eğer değilsem, iyi bir kariyerim olacak." | TED | وأحاول أن أكون محظوظاً، وإذا كنت كذلك سأحصل على مسيرة عمل رائعة. وإذا لم أكن محظوظاً سأحصل على مسيرة عمل جيدة |
eğer beyni bir bilgisayar olarak düşünürseniz, bu da transistörü. | TED | وإذا كنت تتخيّل الدماغ كجهاز كمبيوتر، فهذا هو الترانزستور. |
eğer dışarıdaysanız, bir pencere bulup dışarı bakın. | TED | وإذا كنت بالخارج، جد نافذة وانظر للداخل من خلالها. |
eğer çok fazla öz güvenin varsa, gerçek olan bir şeye dayanmadığın için olabilir. | TED | وإذا كنت تتحلى بالكثير من الثقة فقد يكون ذلك لأنك لم تتعمق في شئ حقيقي |
Ve eğer olağanüstü derecede şanslıysan bunun 50 yılını iyi bir saçla tamamlarsın. | Open Subtitles | وإذا كنت محظوظة بشكل خارج عن المألوف, فستعيشين 50 عاماً منها مع رأس مليء بالشَعر. |
Ve benim gibi üzücü hikâyeleri sevmiyorsanız derhâl odayı terkedin, çünkü bu seferki aşırı üzücü. | Open Subtitles | وإذا كنت تكره القصص الحزينة بقدر ما أفعل، عليك بمغادرة الغرفة الآن لأن هذه قصة حزينة جدا |
Burada otururken bile bu sözler beni endişelendiriyor. eğer Çeçenistan'da olsaydım çok daha fazla endişelenirdim. | Open Subtitles | وإذا كنت أنا أجلس في الشّيشان قسأكون أكثر قلقا |