"وإنّ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• ve

Uzay aracı bir futbol sahası kadar, modüllerin her bir yanında güneş panelleri ve kirişler var.
وإنّ محطّة الفضاء بحجم ملعبِ كرة قدم وهي مزوّدةٌ بالألواح الشمسيّة والدعامات وعددِ كبير من الوحدات.

Duygunun doğasını çok uzun bir süre yanlış anladık ve onların aslında ne olduğunu anlamak hepimiz için önemli sonuçlar verecektir.
لقد فهمنا طبيعة المشاعر بشكل خاطئ منذ مدة طويلة. وإنّ فهم حقيقة المشاعر له نتائج هامّة لجميعنا.

Bu adamları yakalamaya gidersek HPD o paraya sayım yapar ve 10 milyon dolarının eksik olduğunu görür.
نقوم بالهجوم على هؤلاء الرجال و الشرطة تعلم بمخزون المال وإنّ 10 ميلايين فُـقدت

ve eğer ona bu gece ödeme yapmazsak, yarın bu anlaşmayı bozacak biz de on dakika sonra işsiz kalacağız.
وإنّ لمْ ندفع له الليلة، سوفَ يفسد الإتفاق بالغد ولسوفَ نخسر وظائفنا بعد ذلك بعشرة دقائق.

Yanlis gidebilecek çok sey var ve Beyaz Tanriça'yi çagirmak benim gücümü asabilir.
هُنالكُ كثيرٌ من الأمور قد تسير على نحوٍ خطأ، وإنّ استدعاء الإلهة البيضاء لرُبّما يفوق ذلك قُدرتي.

ve merak ediyorsan diye söylüyorum, ben merak edip araştırmıştım çünkü 24 tam olarak kılıfında ve bileğinde sakladığı okların sayısı.
وإن كنتِ تتسائلين، فلقد درست تسجيلات الأخبار بتمعّن. وإنّ 24 هو عدد أسهم جعبته والمطاعن المسماريّة حول ذراعه.

Yeni bir resim yüklendiğinde mesajla uyarıyorlar. ve yüz binlerce takipçisi var.
إنّهم يُرسلون تنبيهات نصيّة عندما يكون هناك منشور جديد، وإنّ لديهم مئات الآلاف من المشتركين.

ve sivil başkaldırı değişimi sağlamanın güçlü bir silahıdır.
. وإنّ العصيان المدنيّ لسلاح قويّ لأجل التغيير

Ama bu iş ve eğitim yoğunluğunda hiç boş hafta sonum bile olmadı. Başka planım var.
والتدريبات، فلمْ أحظَ بإجازة أسبوعيّة منذ مُدّة، وإنّ لديّ خُطط بالفعل.

Görünüşünle ilgili kaygılı olmanı anlıyorum ve arkadaşlarının seninle dalga geçeceğinden korkuyorsun ama ne olmuş yani?
أعلـم أنّكِ تشعرين بالخجلّ حيـال شكلــكِ ، و أنتِ خـائفة من أنّ يسخرّ منكِ أصدقـائكِ ، لكن وإنّ يكن ؟

ve eğer depresyona girerse alkol ve uyuşturucuya yönelir.
وإنّ أصيبت بالاكتثاب ، يمكنها أنّ تتجه إلى المخدرات والكحــول

Kapı kilitli, ve toplantım var, lütfen beni ara.
. الباب مغلق، وإنّ لدينا اجتماع . لذا اتصل بي، رجاء

Benimle konuşamayacak kadar kızgın ve haklı sebepleri var, tamam mı?
إنّها غاضبة جداً للتحدّث معي الآن، وإنّ لديها أسبابها، إتفقنا؟

Bu o benden çaldığınız hisseleri seçim istemek için kullanamazsınız demek oluyor ve bu senin sorunun.
حسنٌ , كل ذلك يعني بأن ليس بوسعكَ أن تدخل تلك الأسهم التي سرقتموها منيّ، وإنّ تلك هي مشكلتك أنت.

Bir anlaşmamız var, ve bu anlaşma senin yararına.
إنّ لدينا إتفاقيّة، وإنّ هذا لمصلحتكَ الشخصيّة.

Sen bir avukat değilsin, yani bu durumda stajyer oluyorsun, ve yapacağın iş de tam olarak buna uygun olacak.
والذي يعني بأنكَ لابد أنكَ شبه محامٍ، وإنّ ذلك ليسَ النوع من العمل الذي ستقومُ به.

Hayatta kazandığımız her şey için savaşmak zorunda kaldık ve bu da yeni bir savaşın başlangıcı.
،لكلّ شيء اكتسبناه بحياتِنا .وإنّ هذه ليست إلّا بداية لعراكٍ جديد

Sen bir avukat değilsin, yani bu durumda stajyer oluyorsun, ve yapacağın iş de tam olarak buna uygun olacak.
إنكَ لستَ بمحامٍ، والذي يعني بأنكَ لابد أنكَ شبه محامٍ، وإنّ ذلك ليسَ النوع من العمل الذي ستقومُ به.

Ama sonra aşırı tepki gösterdiğini ve bunun eski halimize dönmemiz için bir şans olduğunu fark etti.
لكن بعد ذلك أدركَ بأنها كان مبالغًا بثورته وإنّ هذه فرصة لجميعنا لكيّ نعيدَ الأمورَ لطبيعتها.