Biz polisiz, tamam, canım, seni bulduk. | Open Subtitles | نحن الشرطة ، انها على ما يرام ، والحب ، لقد وصلنا لك. |
Dinle, canım, ben polisim, yardımın olup olmayacağına ben karar veririm, tamam mı? | Open Subtitles | الاستماع ، والحب ، وأنا الشرطي ، وسوف تقرر ما إذا كان أنت أو لا تساعد ،؟ موافق |
Tabii ki gelir dünya barışı,mekansız aşk ve pahalı aknelere sahip bir arkadaş. | Open Subtitles | بالتأكيد معا السلام العالمى والحب غير المشروط وصديقك الصغير ذو حبْ الشباب الغالى |
Kadınlar genellikle seks ile Aşkın aynı şey olduğunu sanırlar. | Open Subtitles | النساء غالبا ما يعتقدن أن الجنس والحب هما نفس الشيء |
Zamanın rolünden, insanlardan göreceği ekstra sevgi ve nezaketten ve ona yeni bir arkadaş kazandırmaktan bahsettik. | TED | وتحدثنا عن أثر الوقت، والحب والعطف الإضافي من الناس وحثها لتكون صداقات جديدة. |
Şiddetin değil, kanunsuzluğun değil, kargaşanın değil, şefkatin, sevginin ve barışın sembolü. | Open Subtitles | ليس العنف , وليس الدستور , وليس الشغب ولكنه الحنان والحب والسلام |
Bir dilek diler, bu yeni yıl, sana gerçek aşkı getirecek. | Open Subtitles | يمكنك جعل الرغبة أن العام الجديد سوف تجلب لك، والحب الحقيقي. |
Yemek için besine ihtiyaç duyarız. sevgiye ve barınmaya ihtiyaç duyarız. | TED | نحتاج الطعام لنأكل. كما نحتاج المسكن والحب. |
Biricik ve tek aşkım kötü olmamı istiyor. | Open Subtitles | بلدي واحد والحب فقط يحتاج مني أن تكون سيئة... |
Şok olmuştum fakat bana söylediği şeyi düşündüğümde annem için müthiş bir merhamet ve sevgi hissiyle doldum ama bununla ilgili yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | TED | صُدمت ، لكن حين فكرت فيما قالته لي ، مُلئت بكم كبير من الشفقة والحب تجاه والدتي، إلا أنه لايمكنني فعل إي شي حيال الأمر |
Elimi tut canım, sıkmaya devam et. | Open Subtitles | تمسك بيدي ، والحب ، فقط الحفاظ على الضغط ، |
canım neden bize bir isim vermiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا يعطونا اسم ، والحب ، إيه؟ |
Bu iş böyle yapılıyor canım. | Open Subtitles | انها مجرد الطريقة التي يتم بها، والحب. |
Af ve merhamet duygusuyla, aşk ve cömertlikle onu ve kendimi çok sevmek. | TED | أن أحبها وأحب نفسي جداً والتحلي بالغفران والتعاطف، والحب القوي والعطاء، |
aşk ve merhametle, dünya bile fethedilir. | TED | قال أنه إذا كنت تملك الرحمة والحب يمكنك غزو العالم بسهولةٍ. |
Aşkın işleyişi de aynen böyle eğer... eğer seninle ben bir uçak kazasında ölseydik sorun olmazdı, çünkü ruhlarımız devam edecekti, öyle değil mi? | Open Subtitles | والحب يعمل بنفس الطريقة إذا أنا وأنتِ مُـتنا في تصادم طائرة فلا بأس بذلك، لأن أرواحنا ستبقى حيـّة |
Bence Rilke seks ve Aşkın bir olabileceğine vurgu yapıyor özellikle de iyi seksin. | Open Subtitles | اعتقد ان رايكي تلمح الى ان الجنس والحب قد يندمجان معا خاصة الجنس الجيد |
"Yüzük Kardeşliği" ise ebedî sevgi ve kardeşliğe bağlı kalsa da nihayet buldu. | Open Subtitles | و صحبة الخاتم التي تماسكت برباط الصداقة والحب أنتهت |
Bu konuşmanın başında elini kaldıranlarınızın her biri fırsatın, müdahalenin, desteklenmenin ve sevginin gücünün yaşayan, nefes alan bir örneğidir. | TED | كل واحد منكم رفع يده في البداية مثال حي على فعالية الفرصه الثانية، وفعالية التدخل، والدعم والحب. |
Kız sağlığı, aşkı için hayatta kalmaya çalışıyor. Sense ondan bir fahişe yarattın. | Open Subtitles | الفتاة سارية من اجل الصحة, النشاط , والحب |
Yüzyüze iletişime ihtiyacımız var. Duyarlılığın kareografisini bu ruhsal etkileşimler sayesinde öğreniriz ve yalnızlığımızın yerini dostluk, güven, sadakat ve sevgiye bırakırız. | TED | نحتاج للتفاعل وجهًا لوجه حيث سنتعلم جمالية الإيثار ونخلق تلك الأمور الروحية الحميدة مثل الصداقة والثقة والوفاء والحب التي تخلصنا من وحدتنا. |
Bu gece biraz gergin gözüküyorsun, aşkım. | Open Subtitles | كنت تبحث قليلا متوترة الليلة، والحب. |
Acı ve kayıp, bizi mutluluk ve sevgi kadar tanımlarlar. | Open Subtitles | الألم والخسارة ضرورتان لنا كما هو الحال مع السعادة والحب |
Hayatta kalmaya ve kaybetmeye, aşka ve aşk yoksunluğuna, hırslara ve yetersiz gerçeklikler temalarına değiniyor. | TED | تتطرق لمواضيع تخص سبل البقاء والخسارة، والحب والحرمان، والطموح، والواقع المرير. |
Ve ben bunu, başkaları için çok kültürlülüğü, sevgiyi, empatiyi ve merhameti kucaklayan insanlara borçluyum. | TED | وأنا أعزو هذا للأفراد الذين يحتضنون التعددية الثقافية، والحب والعطف والشفقة على الآخرين. |
Onun zamanı yorumlandığında, ideal güzellik ve aşk nesnesi olmaktan üreme nesnesine dönüşmüş. | TED | في تاريخ تفسيرها، تحولت من غرض يرمز إلى الجمال والحب إلى غرض للتكاثر. |