Ertesi gün geldiğinde, beyaz bir çarşaf astım ve fotoğraflarını çekmeye başladım. | TED | إذًا، مر الوقت وأتى الصباح، فوضعت قماشة بيضاء كبيرة، وبدأت أصور الناس. |
"ı düşündüm. Lise son sınıftayken, genç okuyucular için kitaplar yazmaya başladım. | TED | وبدأت كتابة الكتب للقراء الصغار عندما كنت في السنة الأخيرة من الثانوية. |
Yetmiş yediden Sonra, New Yorker'a girdim ve karikatür satmaya başladım. | TED | حسنًا، بعد عام 1977، اقتحمت مجلة نيويوركير وبدأت بيع أعمالي لها. |
Sonra uzaklaşmaya başladın. Seni bir daha görememekten korktum. | Open Subtitles | وبدأت تقودين مبتعدة، وأنا كنت خائفاً من أن لا أراك ثانيةً |
Hiç mantıklı değilsin ve nörotoksinin seni etkilendiğinden endişe etmeye başlıyorum. | Open Subtitles | لست منطقي وبدأت أشعر بالقلق من أن السم العصبي يؤثر عليك |
Unutmamalısınız ki, iPhone'lar yeni çıkmıştı, 2009 yılıydı, yani bu, sekiz yıl kadar önce ve Android'ler henüz iPhone'lar gibi gözükmeye başlamıştı. | TED | يجب أن تعرف أن أجهزة الأي فون ظهرت عام 2009 أي منذ ثماني سنوات وبدأت أجهزة الأندرويد تبدو كالآي فون. |
Sapık tehditler savurmuş ve bütün stüdyo kendini tehlikede hissetmeye başlamış. | Open Subtitles | وبدأت تلك المطاردة بعمل تهديدات، وشعر جميع من في الاستوديو بالخطر. |
Ve bir şekilde bu amino asitler birleşiyor ve yaşam başlıyor. | TED | وبطريقة ما اندمجت هذه الأحماض الأمينية معا، وبدأت الحياة. |
Paranoyak hâle geldim ve çürüyen ölülerin bana doğru geldiğini görmeye başladım. | TED | أصبحت شخصية مرتابة، وبدأت بالهلوسة لدرجة تخيل رؤية الجثث المتعفنة تتحرك نحوي. |
10 tane jeton aldım ve etrafa imdat sinyalleri yaymaya başladım. | Open Subtitles | حصلت لنفسي على عشر قطع نقدية وبدأت أبعث نداء إستغاثة عام |
Ama hepsi geride kaldı artık. Yeni bir kitap yazmaya başladım. | Open Subtitles | لكني تركت كل هذا خلفي الآن وبدأت في كتابة كتاب جديد |
ben de galiba bir başka hayatı var diye düşünmeye başladım. | Open Subtitles | وبدأت بالاعتقاد ان ربما يكون له حياة ثانية في مكان آخر |
Bu kanser olayı başta beni biraz korkutuyordu ama sizinle tanıştıktan Sonra kendimi çok daha iyi hissetmeye başladım. | Open Subtitles | أتعلم, لقد كنت نوعا ً ما خايفا ً من هذا السرطان ولكن الآن قابلتكم ايها الشبان, وبدأت أشعر بتحسن |
ben de o sayfayı yırttım ve ona söylemeden para biriktirmeye başladım. | Open Subtitles | لذا، قلبت الصفحة بدون أن أقول أي شيء لها، وبدأت بتوفير المال |
Ona haklarını okumaya başladın ama hala işareti yapmaya devam etti. | Open Subtitles | وبدأت تقرأ له حقوقه لكنه بقي يومض علامات للعصابة |
Artık şöyle düşünmeye başlıyorum: Hollywood'un vicdana gelmesini beklemek bu oyundaki doğru strateji olmayabilir. | TED | وبدأت أرى أن الانتظار كي يصحو ضمير هوليوود قد لا يكون استراتيجية رابحة. |
Toplanmaya son dokunuşlar yapılıyordu ve araçlar sıralanmaya başlamıştı. | TED | حيث وُضعت اللمسات الأخيرة على الحزم، وبدأت العربات بالاصطفاف. |
Dynamic Genetics ve Mann davası da böyle başlamış oldu. | TED | وبدأت الإجراءات القضائية لقضية دايناميك جينيتكس ضد مان. |
Kolunuza bir sivrisinek konuyor, kimyasal maddelerini teninize enjekte edip beslenmeye başlıyor. | TED | هبطت بعوضة على ذراعك، وضخّت كيماوياتها في جلدك وبدأت بالتغذي. |
Artık yaşamımızın mümkün olduğuna inanmıyordum ve kendi stafilokoklarım tarafından saldırıya uğramaya başlamıştım. | TED | لم أكن أعتقد أنه كان من الممكن بالنسبة لنا أن نعيش لوقت أطول وبدأت أتعرض للهجوم من قبل معتقداتي. |
Ve komiktir ki, bütün bu macera, bir TED katılımcısı ile başladı -- bugün seyirciler arasında bir yerlerde olduğunu umduğum Chee Pearlman. | TED | وبدأت رحلتي, مضحك بما فيه الكفاية, مع أحد الحضور في تيد شي بيرلمان, الذي أتمنى أن تكون في مكان ما مع الحضور اليوم |
Okulu bitirip kendi yağımla kavrulmaya başladıktan Sonra yaptığım ilk şeylerden biri gidip anneme elektrikli bir sıkacak almak oldu. | Open Subtitles | بعد أن أنتهيت دراستي وبدأت في شق طريقي بمفردي واحدة من اول الآشياء التي فعلتها هو شراء عصارة كهربائية لآمي |
Kadın İncili alır, yeniden okumaya başlar, onu görmezlikten gelir. | Open Subtitles | امسكت بالانجيل وبدأت تقرأ مره اخرى , متجاهله اياه تماما |
Çok geçmeden, tüm dünyada binlerce sanatçının AIR-INK kullanmaya ve buna benzer sanat eserlerinin ortaya çıkmaya başladığını görmeye başladık. | TED | بدأنا نرى في الحال، أن الآلاف من الفنانين حول العالم بدأوا في استخدام إير إنك، وبدأت أعمال فنية كهذه بالظهور. |
Topluluk içinde bilgi işleme dışında birşey yapmayan çok özel yapılar geliştirmeye başladılar. | TED | وبدأت بتشكيل بنيات مميزة للغاية والتي لم تقم بعمل شيء سوى معالجة البيانات داخل المجتمع. |
Ama kızlar büyüyüp, ruh halleri değişmeye başladığında... | Open Subtitles | ولكن بما أن الأطفال تكبر وبدأت تظهر عليهم ملامح الأنوثة |