| Bu yüzden bankaya geleceğim ve kredi alamayacağımı suratıma söyleyeceksin. | Open Subtitles | لذا سأحضر للمصرف وستضطر إلى أن ترفض قرضي أمام وجهي |
| Şimdi lütfen birisi nezaket gösterip de suratıma vuracak mı? | Open Subtitles | والآن, هلاّ تكرّم أحدكما وقام بلكمي في وجهي, أرجوكم ؟ |
| Yarı çıplaktım, kan revan içindeydim ve yüzümden yaşlar boşanıyordu. | TED | لقد كنت نصف عارية، ومغطاة بالدماء والدموع تنزل على وجهي. |
| beni suratımdan yumruklamanı affedeceğim ve sana ikinci bir şans vereceğim. | Open Subtitles | سوف أسامحك على ضربك لي في وجهي وسوف أعطيك فرصة ثانية |
| Eğer senin için neyin iyi olduğunu biliyorsan gözümün önünden çekil. | Open Subtitles | اخرج, أغرب عن وجهي إن كنت تعلم ما هو الأفضل لك |
| Onlar da beni karşılarına oturtup ölenleri bir daha göremeyeceğimiz... ve bunu benim hayal ettiğim hakkında bir nutuk çektiler. | Open Subtitles | فأجلسوني ، وصاحوا في وجهي قائلين أن الناس حين يموتون لا يمكننا أن نراهم ثانية وأن هذا من نسج خيالي |
| Ayrıca daha salak yüz ifadelerimi ve aptalca yorumlarımı çıkarmadılar. | Open Subtitles | ولم يحرروا بعد حركات وجهي السخيفة والتعليقات الغبيّة حتى الآن |
| Hayır, arkamdan gelip bana vurmağa başladı ben de suratımı kapatmağa çalışıyordum. | Open Subtitles | كلا لقد جاء من الخلف وبدأ يضربني كنت أحاول أن أغطي وجهي |
| Ben sana zeytin sepetiyle yaklaşıyorum. Sen ise sepeti suratıma atıyorsun. | Open Subtitles | أحس كما لو أنني أقدم لك سلة الزيتون فتبصق في وجهي |
| Ben sana zeytin sepetiyle yaklaşıyorum. Sen ise sepeti suratıma atıyorsun. | Open Subtitles | أحس كما لو أنني أقدم لك سلة الزيتون فتبصق في وجهي |
| Bu yüzden babası onun kahramanı benimse suratıma telefon kapanıyor. | Open Subtitles | ولهذا والدها يُعد بطلاً و أنا تُغلق السمّاعة في وجهي |
| Baban gider gitmez suratıma bağırmaya başlıyor. Tabaktaki yemekleri fırlatıyor. Neden? | Open Subtitles | ما إن غادر والدك حتى بدأ في رمي الطعام على وجهي |
| Hey, suratıma silah dayayıp beni kaçırdın, herhalde yakalanmanı isteyecektim. | Open Subtitles | حينما صوّبتَ سلاحاً في وجهي واختطفتني كنت أريد القبض عليك |
| Ve hep böyle saçımı yüzümden çekeceğine söz verir misin? | Open Subtitles | وهل تعدني دائما بأن تبعد الشعر عن وجهي بهذه الطريقة |
| Ne kötü düştüm. Bir de bisikleti görsen, yüzümden daha beter durumda. | Open Subtitles | يا لها من جولة لعينة,لحسن الحظ الدراجة تبدو بأفضل حال من وجهي. |
| Ya tetiği çek ya da şu boku suratımdan kaldır. | Open Subtitles | أما أن تسحب الزناد .. أو تبعد هذا الشئ اللعين بعيدا عن وجهي |
| Çek şunu suratımdan. Ben uzaylılar tarafından kaçırıldım. | Open Subtitles | أبعد هذا الشيئ من وجهي لقد تم خطفي من قبل الفضائيين |
| Ya şimdi bana haklarımı okuyun, ya da gözümün önünden defolun! | Open Subtitles | ذلك إما للقراءة لي حقوقي أو الحصول على الجحيم من وجهي. |
| Şimdi şu ucuz kaplamalara yapışmak istemiyorsan siktir git gözümün önünden. | Open Subtitles | الآن، اغرب عن وجهي قبل أن أحطّم لك أسنانك الرخيصة، حسناً؟ |
| Geçen sefer tek yaptığın bağırmak, haykırmak ve beni suçlamaktı... | Open Subtitles | لأن المرة الاخيرة لم تفعل شيئا الا الصراخ في وجهي |
| Makinada resmimi bekliyorum, ancak başka bir yüz olarak çıkıyor. | Open Subtitles | انتظر خروج صورتي من آلة التصوي، فيظهر بها وجه آخر غير وجهي |
| O, Duran Duran'dan hoşlanan kadın olabilir, sürekli suratımı ellerdi. | Open Subtitles | وكانت دائما تتحسس وجهي عجباً،لقدكبرت كيف لم تعاود الإتصال بها؟ |
| Hem o kadar da yaralanmadım. Biraz suratım dağıldı sadece, hepsi bu. | Open Subtitles | واصابتي ليست سيئة للغاية وجهي فقط يبدو فوضويا، هذا كلّ شيء |
| Öyle. Yüzüm benim için asla solmayacak bir harikalar kaynağıdır. | Open Subtitles | وجهي لا يتلاشى أبدا على أنه مصدر للعجب بالنسبة لي. |
| Yoksa yüzümü senin yüzüne daha da mı yaklaştırmam gerekiyor? | Open Subtitles | أو هل يتحتم علي تقريب وجهي أكثر من هذا ؟ |
| Başına kötü bir iş gelmeden, yıkıl karşımdan. | Open Subtitles | ابتعد عن وجهي قبل أن يحصل شيئاً سيئاً لك. |
| Telefonu kapattım, yüzümü ellerimle kapattım, ve o sessiz çığlığı attım. | TED | اغلقت الهاتف .. وضعت وجهي بين كفي واخذت اصرخ صرخاً صامتاً |
| Benden daha klas davrandığın için ve yüzüme vurmadığın için teşekkürler. | Open Subtitles | على كل حال، شكراً لكونكِ أرقى مني ولم تصرخي في وجهي. |
| Ancak o zaman eve gidebilirim, o da bana bağırır. | Open Subtitles | ،عندها يمكنني العودة للمنزل حتى يمكنها أن تصرخ في وجهي |
| Kan dolaşımını ve mimiklerimle birlikte yüzümün nasıl değiştiğini bile yakaladık. | TED | لدرجة أننا التقطنا سيلان الدم وكيف يتغير وجهي عند قيامي بالتعبيرات. |