O ve şu yangın olayı beni finansal açıdan çok büyük zora soktu. | Open Subtitles | هذا والحريق. حقيقتاً , وضعتني في ضائقة مالية. |
Beni buna o soktu. | Open Subtitles | هي وضعتني في هذا. |
Deb beni öyle inişli çıkışlı bir duruma soktu ki tanıdık bir alana gelmek hoşuma gidiyor açıkçası artık. | Open Subtitles | (ديب) وضعتني في إفعوانية، أنا في الحقيقة أُقدر أن أمشي إلى منطقة معروفة. |
Beni bir ikileme soktun. | Open Subtitles | لقد وضعتني في موقع محرج لأنني معالج وأريد المساعدة |
Beni bu hâllere soktun bu yüzden ben de emir veriyorum. | Open Subtitles | أنت وضعتني في هذا الوضع لذا سأرجع عن القرار |
Tessa, kardeşimle çıkmaya başladığın zaman beni çok kötü bir duruma soktun. | Open Subtitles | تيسا عندما بدأتي تواعدين أخي وضعتني في موقع حرج جداً |
Geçen gece Tammy de beni zor bir pozisyona soktu ama neticesinde her şey harika gelişti. | Open Subtitles | (تامي) أيضاً وضعتني في موقفٍ عصيب اللّيلة الماضيّة، ولكن الأمور سارت جيّداً. |
Söylemeliyim ki, bi şef olabilirdim ama Amerika beni bu işe soktu. | Open Subtitles | عليّ أن أقول لك، كنت سأصبح طاهيًا، ولكن (أمريكا) وضعتني في هذا العمل. |
Sen beni bugün zora soktun ama senin başına bela olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لقد وضعتني في موقف صعب اليوم لكني لن أزيد عليك المشاكل |
Şu an senden korkuyorum hatta çünkü beni bu rezil duruma soktun. | Open Subtitles | أنا حقاً خائف منك الآن لأنكِ وضعتني في هذا الموضع الفظيع |
Onu almakla başımı büyük belaya soktun. | Open Subtitles | لقد وضعتني في مأزق بغيض عندماسرقته. |
Dostum, beni çok boktan bir duruma soktun. | Open Subtitles | يا صاح, لقد وضعتني في موقف لا احسد عليه |
Küçük numaralarınla başımı biraz belaya soktun. | Open Subtitles | لقد وضعتني في ورطة كبيرة بحيلك الصغيرة |
Bilmem. Beni haritası çıkarılmamış bir bölgeye soktun. | Open Subtitles | لا أعلم وضعتني في منطقة مجهوله هنا |
Beni çok garip bir duruma soktun şu an. | Open Subtitles | حسنًا ، الآن أنتَ وضعتني في موقفٍ محرج |