Neyse işte kızı küvetin içine koydu, ben de yatak odasında bebekleydim. | TED | و إذَا وضعها داخل حوض الإستحمام وكنت في غرفة النوم مع الصغير |
Ceseti buraya doğru sürüklemiş ve arabaya koymuş. | Open Subtitles | هو قام بجر الجثة لهنا و وضعها في تلك السيارة |
Vazoyu aldığın zaman evime götür ve onu aynı yerine koy. | Open Subtitles | عندما تحصل عليها, احضرها لبيتي وضعها في نفس المكان هاك المفاتيح |
Ve şunu sordular: Modele eklenen hangi değişkenler gerçek hayattaki durumu önümüze koyacak? | TED | و قد سألوا .. ما هي مجموعة المتغيرات التي يمكن وضعها في نموذج؟ سوف يؤدي الى ما نراه في الواقع؟ |
Bunu yapabilirsek, bunları sanal bir müzeye koyup hikayesini anlatmamız mümkün olabilir. | TED | لو استطعنا فعل ذلك، ربما أمكننا وضعها في متاحف افتراضية لإخبارنا تلك القصة. |
Babam onu sahte bir isimle uçakların yasaklı listesine koydu. | Open Subtitles | وضعها أبي على قائمة الممنوعين من السفر تحت اسم مستعار |
Henry onu benim yerime koydu, anlarsın ya, bu benim için çok zor oldu. | Open Subtitles | لقد وضعها فى مكانى , كما ترين وذلك كان صعباً علىّ جداً |
onları suda bekletti, boğdu, basınç odalarına koydu. | Open Subtitles | غرق منهم بالاختناق لهم ، وضعها في غرف الضغط. |
Sol kulağını kesip resme koymuş. | Open Subtitles | قطع أذنه اليسرى و وضعها في لوحته اللعينة |
Efendim... bu şeyler benim taksiye nasıl gelmiş haberim yok... yada kim koymuş... | Open Subtitles | سيدي .. لا أعرف كيف جاءت هذه الاشياء الى التاكسي ومن الذي وضعها .. |
Onu kesip, tünele koymuş. | Open Subtitles | لقد قام بشقها و وضعها بأحد الأنفاق الصغيرة |
Hey, biraz yardımcı ol. Cebimdeki ilaçlardan çıkarıp, ağzıma bir tane koy. | Open Subtitles | انت ، كن رياضيا ، خذ واحدة من الاقراص وضعها تحت لساني |
Elinin içine sıkıştırmaya çalışacağım. Benim için diğer elini üstüne koy, koyar mısın? | TED | سأحاول وضعها في يدك ارفع يدك الأخرى من فضلك |
Bir çaydanlığa koy, çaydanlık haline gelir. | TED | و حين وضعها في إبريق شاي ، يصبح الماء إبريق الشاي. |
Mevcut durumu korumak için gereken enerji ve değişim için gereken enerji. | Open Subtitles | واحد : قوة وضعها محصورة . ثانية : قوة وضعها للتغير |
Bence hormonların kontrolden çıktı ve durumu en iyi bu açıklıyor. | Open Subtitles | أظن عاطفتك تعدت الحدود ومن الأفضل وضعها حد المعقول |
"Küçük çocuk cebine koyup..." "...götürdü. | Open Subtitles | كان يعني الولد الصغير البخيل الذي وضعها بجيبه |
Bankanın parayı geri almak için koyduğu ödül bu. | Open Subtitles | هذه المكافأة التي وضعها المصرف لاستعادة النقود |
Fakat öğütün, kavurun ve bir market rafına koyun, onu bir ürün olarak değerlendirirseniz, işte o zaman beş, 10, 15 sent eder. | TED | لكن أطحنها، أقليها، عبئها، وضعها على رف متجر البقالة، والآن تكلف خمسة، عشرة، 15 سنتاً، حينما تتعامل معها كبضاعة. |
Bu belirlemelere göre beyni, daha ufak kriyostatlara koymak üzere daha küçük parçalara ayırabiliyoruz. | TED | ومن هنا ، نتمكن من تقسيم الدماغ إلى قطع كثيرة ، والتي يمكن من ثم وضعها في قاطعٍ دقيق. |
Cebime el havlusuyla plaster koydum ki bacağım için alçıya benzer bir şey yapabileyim. | Open Subtitles | لقد وضعت منشفة و شريط لاصق فى جيوبى حتى أستطيع وضعها كجبيرة فى ساقى المكسوة |
Biri Rachel'ın dolabına koymuştu, ben de yerini değiştirdim. | Open Subtitles | أحدهم قد وضعها على خزانة ريتشل لذا كنت أزيلها |
Ve onu veya onları hapse atacak olan adam eğer benimle konuşursan. | Open Subtitles | و وضعه أو وضعها أو وضعهم وراء القضبان إن كنتِ ستتحدّثين إليّ |
Kuşkuları size yönlendirmek için koymuştur. | Open Subtitles | والعصا تم وضعها هناك لأثارة الشكوك حولك, |
Ne onu oraya kimin koyduğunu ne de sebebini bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا لا اريد أن أعلم من وضعها بالاسفل أو لماذا وضعوها |
Bunu eğitim sistemimizin içine koyabilir miyiz? Bunu biri senden öğrenebilir mi? | TED | هل بإمكاننا وضعها على نظام التعليم العالمي؟ هل بإمكان أحدهم أن يتعلَّم منك؟ |
İslam tıbbı, çoğu itibariyle eski Yunanlılar tarafından atılan temeller üzerine kurulmuştur. | Open Subtitles | بُني الطب الإسلامي إلى حد كبير على القواعد التي وضعها اليونانيون القدامى |