"وضعها" - Traduction Arabe en Turc

• koydu
• koymuş
• koy
• durumu
• koyup
• koyduğu
• koyun
• koymak
• koydum
• koymuştu
• onları
• koymuştur
• koyduğunu
• koyabilir
• tarafından

Neyse işte kızı küvetin içine koydu, ben de yatak odasında bebekleydim.
و إذَا وضعها داخل حوض الإستحمام وكنت في غرفة النوم مع الصغير

Ceseti buraya doğru sürüklemiş ve arabaya koymuş.
هو قام بجر الجثة لهنا و وضعها في تلك السيارة

Vazoyu aldığın zaman evime götür ve onu aynı yerine koy.
عندما تحصل عليها, احضرها لبيتي وضعها في نفس المكان هاك المفاتيح

Ve şunu sordular: Modele eklenen hangi değişkenler gerçek hayattaki durumu önümüze koyacak?
و قد سألوا .. ما هي مجموعة المتغيرات التي يمكن وضعها في نموذج؟ سوف يؤدي الى ما نراه في الواقع؟

Bunu yapabilirsek, bunları sanal bir müzeye koyup hikayesini anlatmamız mümkün olabilir.
لو استطعنا فعل ذلك، ربما أمكننا وضعها في متاحف افتراضية لإخبارنا تلك القصة.

Babam onu sahte bir isimle uçakların yasaklı listesine koydu.
وضعها أبي على قائمة الممنوعين من السفر تحت اسم مستعار

Henry onu benim yerime koydu, anlarsın ya, bu benim için çok zor oldu.
لقد وضعها فى مكانى , كما ترين وذلك كان صعباً علىّ جداً

onları suda bekletti, boğdu, basınç odalarına koydu.
غرق منهم بالاختناق لهم ، وضعها في غرف الضغط.

Sol kulağını kesip resme koymuş.
قطع أذنه اليسرى و وضعها في لوحته اللعينة

Efendim... bu şeyler benim taksiye nasıl gelmiş haberim yok... yada kim koymuş...
سيدي .. لا أعرف كيف جاءت هذه الاشياء الى التاكسي ومن الذي وضعها ..

Onu kesip, tünele koymuş.
لقد قام بشقها و وضعها بأحد الأنفاق الصغيرة

Hey, biraz yardımcı ol. Cebimdeki ilaçlardan çıkarıp, ağzıma bir tane koy.
انت ، كن رياضيا ، خذ واحدة من الاقراص وضعها تحت لساني

Elinin içine sıkıştırmaya çalışacağım. Benim için diğer elini üstüne koy, koyar mısın?
سأحاول وضعها في يدك ارفع يدك الأخرى من فضلك

Bir çaydanlığa koy, çaydanlık haline gelir.
و حين وضعها في إبريق شاي ، يصبح الماء إبريق الشاي.

Mevcut durumu korumak için gereken enerji ve değişim için gereken enerji.
واحد : قوة وضعها محصورة . ثانية : قوة وضعها للتغير

Bence hormonların kontrolden çıktı ve durumu en iyi bu açıklıyor.
أظن عاطفتك تعدت الحدود ومن الأفضل وضعها حد المعقول

"Küçük çocuk cebine koyup..." "...götürdü.
كان يعني الولد الصغير البخيل الذي وضعها بجيبه

Bankanın parayı geri almak için koyduğu ödül bu.
هذه المكافأة التي وضعها المصرف لاستعادة النقود

Fakat öğütün, kavurun ve bir market rafına koyun, onu bir ürün olarak değerlendirirseniz, işte o zaman beş, 10, 15 sent eder.
لكن أطحنها، أقليها، عبئها، وضعها على رف متجر البقالة، والآن تكلف خمسة، عشرة، 15 سنتاً، حينما تتعامل معها كبضاعة.

Bu belirlemelere göre beyni, daha ufak kriyostatlara koymak üzere daha küçük parçalara ayırabiliyoruz.
ومن هنا ، نتمكن من تقسيم الدماغ إلى قطع كثيرة ، والتي يمكن من ثم وضعها في قاطعٍ دقيق.

Cebime el havlusuyla plaster koydum ki bacağım için alçıya benzer bir şey yapabileyim.
لقد وضعت منشفة و شريط لاصق فى جيوبى حتى أستطيع وضعها كجبيرة فى ساقى المكسوة

Biri Rachel'ın dolabına koymuştu, ben de yerini değiştirdim.
أحدهم قد وضعها على خزانة ريتشل لذا كنت أزيلها

Ve onu veya onları hapse atacak olan adam eğer benimle konuşursan.
و وضعه أو وضعها أو وضعهم وراء القضبان إن كنتِ ستتحدّثين إليّ

Kuşkuları size yönlendirmek için koymuştur.
والعصا تم وضعها هناك لأثارة الشكوك حولك,

Ne onu oraya kimin koyduğunu ne de sebebini bilmek istiyorum.
أنا لا اريد أن أعلم من وضعها بالاسفل أو لماذا وضعوها

Bunu eğitim sistemimizin içine koyabilir miyiz? Bunu biri senden öğrenebilir mi?
هل بإمكاننا وضعها على نظام التعليم العالمي؟ هل بإمكان أحدهم أن يتعلَّم منك؟

İslam tıbbı, çoğu itibariyle eski Yunanlılar tarafından atılan temeller üzerine kurulmuştur.
بُني الطب الإسلامي إلى حد كبير على القواعد التي وضعها اليونانيون القدامى