Bununla ne yapabileceğinizi hayal edin. Dürüstçe söylemeliyim ki bunun gerçekleşmesi henüz mümkün değil; çünkü çok uzun sürer. | TED | الآن, تخيل مايمكن أن يفعله ذلك. يجب أن أقول بصراحة أن المبنى لايستطيع القيام بهذا لأنه يستغرق وقتا طويلا. |
Ben her zaman bu planı çok uzun sürüyor söyledi. | Open Subtitles | لقد قلت لكم دائما أن هذه الخطة ستأخذ وقتا طويلا |
Karar vermesinin neden bu kadar uzun sürdüğünü anlamak çok zor. | Open Subtitles | ومن الصعب أن نفهم لماذا انها أخذ وقتا طويلا لاتخاذ قرار. |
Ve benim için uzun sürdü, ama sonunda bunu kafama yerleştirebildim. | Open Subtitles | و لقد استغرقت وقتا طويلا لكنني تمكنت من فهم الامر اخيرا |
Yalnızca çok uzun zamandır kendi başının çaresine baktığını söylemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | كلّ ما أقولهُ ، أنّك قضيت وقتا طويلا ، تعتني بنفسك |
Bu biraz zaman alır. İçeri gelmek istemez misin? | Open Subtitles | هذا الامر اخذ وقتا طويلا لابد ان تسانديني به |
Ve bu durumun düzeltilmesi de çok uzun zaman almıştı. | Open Subtitles | و تطلب الامر وقتا طويلا جدا للتخلص من ذلك الامر |
Yüzlerce adım gerektirir, ve çok ama çok uzun zaman alır. | TED | إنها تتطلب مئات الخطوات, و تأخذ وقتا طويلا جدا. |
Ağırlığa alışmak çok uzun zaman sürüyor. | TED | أمّا الوزن فيستغرق وقتا طويلا كي تعتاد عليه. |
Ekipteki üç kişinin de özellikle Honolulu'dan olmadıkları düşünüldüğünde çok uzun zamanlarını alacaktı. | TED | لقد استغرق ثلاثتهم وقتا طويلا جدًا، خاصة أنهم ليسوا من هونولولو. |
Bir binayı projelendirmek çok uzun sürmüyor. | TED | لا يتطلب التفكير في تصميم بناية وقتا طويلا. |
- O kadar uzun sürmez. - Ne kadar? | Open Subtitles | لا ينبغى أن يكون وقتا طويلا كم من الوقت اذن ؟ |
Onunla bu kadar uzun süre birlikte olmanı anlayamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم كيف بقيت معه وقتا طويلا |
Hadi ama dostum. Orada HIV kapacak kadar uzun süre kalmadın. | Open Subtitles | هيا يا رجل, لم تبقى في السجن وقتا طويلا لتصاب بفيروس نقص المناعة المكتسبة |
uzun sürdü, ama sonunda bazıları annelerine, arkadaşlarına, kız arkadaşlarına yazmaya başladılar. | TED | وهذا استغرق وقتا طويلا الى ان بدأ بعضهم بالكتابة الى امهاتهم ، اصدقائهم ،و حبيباتهم. |
Oh, Bay Gianni, uzun zamandır çamurda oturuyorsunuz.. | Open Subtitles | أوه، السيد جياني، كنت قد كان يجلس في أن الطين وقتا طويلا. |
Pekala, merkez dedi ki, bu ikisi zaten ölü olduğu için, birilerini göndermeleri biraz zaman alacakmış. | Open Subtitles | حسنا انهوا الوضع بما ان الاثنان ميتان سيكون وقتا طويلا قبل ان يرسلوا شخصا إلى هنا |
Seni daha önce de hipnotize ettim, o yüzden Fazla uzun sürmemeli. | Open Subtitles | الان , يجب ان انومك قبل ذلك انه لن يستغرق وقتا طويلا |
Neden böyle olduğu konusunda uzun süre düşündük ve ancak çok yakın bir zamanda farkına vardık: Ne zaman beklenmedik bir şey görsek, nesnelerin işleyişleri konusundaki anlayışımızı değiştiriyor. | TED | قضينا وقتا طويلا نفكر لماذا هذا، ومؤخرا فقط أدركنا أنه: حين ترى شيئا غير متوقع، فإنه يغير فهمنا لطريقة عمل الأشياء. |
Tek problem Biraz uzun sürmesi. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة هي ان ذلك يأخذ وقتا طويلا |
Bu talihsiz kişinin parmak izlerini almak epey zaman alır. | Open Subtitles | سنستغرق وقتا طويلا جدا لأخذ البصمات من هذا الرجل المسكين. |
Buradaki kızlar, erkeklerle o kadar çok vakit geçiriyor ki. | Open Subtitles | الفتيات هنا يقضون وقتا طويلا مع رجال يعيش أغلبهم بمفرده |
Bu konuda düşünürken ve meselerin ne olduğunu düşünürken çok zaman harcıyoruz. | TED | نمضي وقتا طويلا في التفكير في هذا الأمر وفي ماهية المشاكل المطروحة. |