ويكيبيديا

    "ولديه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • olan
        
    • vardı
        
    • sahip
        
    • varmış
        
    • var ve
        
    • İki
        
    • onda
        
    • vardır
        
    • da var
        
    • Onun
        
    • ve bir
        
    • Midepigastrik
        
    Sorumluluk sahibi, sürekli bir işi, iyi referansları olan biri. Open Subtitles شخص يتحمل المسؤولية ولديه وظيفة ثابتة وسيرة جيدة يبدو جيداً
    Tedavi edilmemiş bir yanığı olan meşgul bir şeker hastasıyla birlikteyseniz. Open Subtitles اذا كنت طبيبا بصحبة مريض سكري مشغول ولديه جرح لم يعالج
    Adamın bacakları yoktu ve sadece bir kolu vardı. TED كان الشخص مبتور الأرجل ولديه ساعد واحد.
    Kimin, Onun nasıl biri olması istediğini anlar ve o kişiye dönüşüverirdi. Ve onlardan 20 bin tanesine sahip. Open Subtitles فقد كان يعرفُ ما يُريده شخصٌ بعينه ثُم ينتحلُ الشخصية التي يريدها مَن أمامه ولديه حوالي 20 ألفاً منهم
    Beyaz erkek, 30'lu yaşların ortasında, kafası iyiymiş bir bıçağı varmış. Open Subtitles مدمن ميثان، ولديه سكيناً و حمض زوجتك النووي كان على الشفرة
    Yazım izni de var ve ayrıca ona gönderdiğimiz hiç kimseyi sevmedi. Open Subtitles ولديه أيضاً طلبات محددة للكاتب و لم يعجبه أي شخص ارسلناه له
    - 16. caddede kayıt stüdyosu olan bir ses mühendisiymiş ve motorsikleti varmış. Open Subtitles في استديو تسجيل على الشارع 16 ولديه دراجة نارية إذًا أهو من رأيتِ؟
    Biz garip lezbiyen takıntıları olan cahil, gösterişçi yaşlı erkeklerle sikişmeyiz. Open Subtitles نحن لا نضاجع عجوز جاهل ومغرور بنفسه ولديه هوس غريب بالسحاقيات
    Herkesçe tanınan ve yetkisi olan biri ona kefil olabilir. Open Subtitles يجب أن يكون شخص في مكانة بارزة ولديه السلطه لكفالته
    Ayrıca da otoyola yakın tıbbi ekipmanı olan tek yer. Open Subtitles وهذا أقرب مكان للطرق السريعة بين الولايات ولديه مُعدات طبية
    Bunu şu şekilde anlatayım, eğer sadece Hollandaca bilen ve kansere karşı tedavisi elinde olan biri ile tanışsam, onu Britanya Üniversitesi'ne girmekten alıkoyar mıyım? TED دعوني أوضح بطريقة أخرى إذا قابلت شخص ما يتحدث الهولندية فقط ولديه علاج للسرطان هل سأوقفه من دخول جامعتي الإنجليزية؟
    Sonraki durakta, arabaya bir adam bindi, konuk profesör görüntüsü vardı üzerinde. TED وفي المحطة التالية، رجل يدخل العربة، ولديه هذا النوع من نظرة أستاذ زائر له.
    Evlendi ve iki çocuğu oldu. Kendisine ekonomiye büyük katkısı olduğunu söyleyen yüksek mevkiilerde arkadaşları vardı. TED تزوج ولديه ولدان .لديه أصدقاء ذوي مناصب مرموقة الذين طمأنوه بأنه ذا قيمة عظيمه للآقتصاد
    İri bir adam ve kendi sözleriyle "kıçına kadar inen" saçları vardı. TED رجل كبير الحجم، ولديه شعر، بمعنى آخر إلى مؤخرته.
    İhtiraslı, verimli ve canlı bir kalbe... ...sahip olacak. TED ولديه قلب أي تغلب عليه العاطفة قلبًا وروحًا
    Dengeye yardımcı olan jiroskopa sahip. TED ولديه أداة تحديد الإتجاهات والتي تساعده على الثبات.
    Belonefobisi varmış. İğnelerden patolojik olarak korkuyormuş. Open Subtitles إنه يعاني من خوف البقاء وحيدا ولديه مخاوف طبية من وخز الأبر
    Bu o mektupların bir tanesinden alıntı. ''12 yaşındaki oğlumda otizm var ve matematikle ilgili çok zor zamanları oldu. TED هذا مقتطف من أحدى تلك الرسائل " أبني ذا ال 12 ربيعاً مصاب بالتوحد ولديه صعوبة بالغة في فهم الرياضيات
    Yani kadınların iki ya da üç işi varken, erkeklerin bir tane. TED اذن لديها 3 وظائف او وظيفتين، ولديه واحدة.
    Pecos'un kralι. Buraya ilk gelen o. Anahtar onda. Open Subtitles هو الملك بحكم انه هنا قبلي ولديه المفتاح لكل المعضلات
    Kaplumbağalar sürüngendir ve ve güçlü, koruyucu kabukları vardır... Open Subtitles حسنا، إذن، السلحفاة هي عضو من عائلة الزواحف، ولديه هذا الدرع الواقي والثابت،
    Çok aktif, her türlü anlaşmayla idare edilir ve içerisinde kontrol fonksiyonu da var. TED دوره فعّال وتحكمه كل أنواع المعاهدات، ولديه خاصية المراقبة.
    Yedi yaşında ve bir golden retriever'ı öldürebilecek kadar sert vurabiliyor. Open Subtitles إنه تقريباً في السابعة ولديه تسديدة يمكن أن تقتل حارس كبير.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد