Kötü bir şey ama, kanımızda var. trajik bir durum. | Open Subtitles | إنة قذر لكنها مجرد حقيقة من حقائق الطبيعة ومأساوي ايضا |
Ve Karayipler'in mercan resiflerinin, trajik ve giderek artan bir şekilde dünyadaki mercan resiflerinin de hikayesi aşağı yukarı bu. | TED | وهذه القصة الى حد قريب لشعب جزر الكاريبي المرجانية وبشكل متزايد ومأساوي الشعب المرجانية أصبحت منتشرة عالميا |
Filme aldığım her insanla birlikte zihinlerinin ve kalplerinin propagandadan nasıl etkilendiğini ve diğerlerinin iyiliği için fedakarlık yapma istekliliğinin nasıl çok karanlık ve trajik bir şeye dönüştürülebileceğini gördüm. | TED | كل شخص صورته لاحظت كيف أثرت الدعاية على عقولهم وقلوبهم وكيف أن رغبتهم في التضحية من أجل مصلحة الجميع من الممكن أن تتحول إلى شيء مظلم جدا ومأساوي |
Her biri kendi güvensiz ve trajik yolunda ilerliyor. | Open Subtitles | كلٍ شخص يذهب في طريقه بوضع مريب ومأساوي |
Onun komutası altında ölen Amerikan evlatlarının haklarının iade edilmemiş olması da... bir o kadar gerçek ve bir o kadar trajik. | Open Subtitles | وكون جنود أميركيين قد دفعوا ثمن ذلك الإهمال بدمهم... هو أيضا أمر واقعي ومأساوي. |
Çok güzel, üzücü, trajik. | Open Subtitles | انها جميلة هذا محزن ومأساوي |
Ne kadar güzel. Ne kadar trajik. | Open Subtitles | جميل ومأساوي جداً |