Dünyanın her yerinde siyahi kızlar özgür olmak için mücadele ediyor ve eğitim için güvenli bir alanın verdiği vaatlere dahil olmak için savaşıyor. | TED | وحول العالم، تكافحُ الفتيات السوداوات لكي يراهنَ الآخرين وهن يعملن لنيل حريتهن ويكافحن لكي يُشملنَ إلى مشهد الوعد بأن المكان آمن لتوفير التعليم لهن. |
Bunların sonucunda, okul asma ve cezalandırma oranı oldukça düştü ve kızlar öğrenmeye çok daha hazır olarak okula gelmeye başladılar çünkü öğretmenlerin onları önemsediğini biliyorlar. | TED | وكنتيجة، قد تحسنت معدلات تغيبهن عن المدارس وإيقافهن عن التعليم، وتصلُ الفتيات إلى المدرسة وهن على استعداد للتعلم بشكل متزايد لأنهن يعلمن أن المعلمين يهتمون بهن. |
kızlar bir araya gelince de, iç çamaşırlarıyla yastık kavgası yapmazlar. | Open Subtitles | عندما تتجمع الفتيات لا يتصارعن بالوسائد وهن يرتدين الملابس الداخلية |
Birlik, en zayıf halkası kadar güçlüdür ve ben zayıflara tahammül edemem. | Open Subtitles | قوّة الإتحاد منوطة بقوّة أوهن فارس به، وأنا لن أقبل بأيّ وهن. |
Birlik, en zayıf halkası kadar güçlüdür ve ben zayıflara tahammül edemem. | Open Subtitles | قوّة الإتحاد منوطة بقوّة أوهن فارس به، وأنا لن أقبل بأيّ وهن. |
Bu kızların da benzer çizgi filmlerle büyüdüklerini öğrendim. Tek farkı propagandanın Güney Kore ve ABD karşıtı olmasıydı. | TED | وعلمت أيضًا أن هؤلاء الفتيات كبرن وهن يشاهدن كرتونًا مشابهًا، لكنه حملة إعلامية ضد كوريا الجنوبية والولايات المتحدة. |
Ne de olsa ateşli kızsın. Ateşli kızlar bir çok şeyi bedavaya alır. | Open Subtitles | حسناً، أنتِ فتاة مثيرة وهن يحصلون على الأشياء بالمجان |
kızlar asla erkeler gibi sörf yapamazlar ve hiç bir neden yokken şarkı söylüyorlar. | Open Subtitles | الفتيات لن يركبن الأمواج بأتقان كما الصبيان , وهن يغنين بلا سبب. |
Çok cesur olan muhteşem ve dik başlı, parlak zekâlı kızlar. | TED | وهن فتيات رائعات وجميلات، ويمتلكن الكثير من الشجاعة . |
St. Petersburg'dan getirilecek. Bu kızlar yok pahasına çalışıyorlar. | Open Subtitles | موسكو سان بيتربورغ وهن يعملن بلا مقابل |
"Hoş kızlar genç ölür" değil miydi o? Bu yüzden aramızdan erken ayrıldı. | Open Subtitles | أليس الجميلات يمتن وهن شابات ؟ |
Meteor yağmuru bir örtbastı. Ve bu durumda oldukça zayıf bir hikayeydi. | Open Subtitles | هذا الدش النيزكي كان قصة للتغطية ومن المدهش مدى وهن هذا |
sadece bir grup modelle görüşün çünkü onlar en zayıf baldırlara, en ışıltılı saçlara ve en klas kıyafetlere sahipler ve muhtemelen gezegendeki fiziksel görünüşleri hakkında en güvensiz kadınlar onlar. | TED | أنت تحتاج فقط إلى مقابلة مجموعة من العارضات، لأن لديهن أنحف الأفخاذ وألمع شعر وأروع الملابس، وهن على اﻷرجح أكثر النساء عديمي الثقة بأجسامهن على هذا الكوكب. |
Babam hapiste çok zayıf düştü. | Open Subtitles | لقد وهن أبي في السجن لمدة طويلة |
Kulağa ne kadar zayıf geldiğini duyuyor mu? | Open Subtitles | هل سمع أصلاً مدى وهن هذا |
Şey, benim bir yabancı tehdide ihtiyacım vardı, bilirsiniz, o turist kızların araziden geçerken yabancı aksanla konuştuklarını duyuyordum. | Open Subtitles | لقد اردت وجود تهديد اجنبى فى القصة وقد اعتدت ان ارى فتيات اجنبيات فى النزل يتكلمن بلهجات اجنبية وهن يعبرن من هنا |