| Kimse uyumuyor, herşey kırık Ve atılacak çok şey var. | Open Subtitles | لا أحد ينام, كل شىء مكسور وهناك الكثير من القىء |
| Fakat harekete geçmeleri gerekiyor ve hazırlanacak çok şey var. | Open Subtitles | ولكن عليهم أن يبقوا مُتيقظين، وهناك الكثير مِن أجل تحضيره. |
| Bu numarayı kullanan birçok hayvan var, mesela bu siyah ejderha balığı. | TED | وهناك الكثير من الكائنات التي تستخدم هذه الحيلة على سبيل المثال سمكة التنين هذه |
| Atmosferde Çok fazla ekstra enerji var, Çok fazla ekstra su buharı var. | TED | هناك الكثيرمن الطاقة الزائدة في الغلاف الجوي. وهناك الكثير من بخار الماء الزائد. |
| Hem de Çok fazla kan. | Open Subtitles | هذا دماء وهناك الكثير منه |
| çoğu bir daha oraya dönmemek için elinden geleni yapıyor. | Open Subtitles | وهناك الكثير منهم يفعلون فقط قصارى جهدهم على عدم العودة. |
| Bazı polis memurlarını onun evine gönderdiniz, ama bizim gördüklerimizi görmediler ve orada bakılacak daha çok şey var. | Open Subtitles | لقد أرسلتم بعض الضباط لمنزلها باكراً ولكنهم لم يروا , ما قد رأينا وهناك الكثير من الحديث فى القصة |
| Van Meegren hakkında söylenebilecek çok şey var ama şimdi ben buradaki fotoğrafta Nürenberg'teki sorgulanması gösterilen Göring'e dönmek istiyorum. | TED | وهناك الكثير ليقال عن "هان فان ميجيرين" ولكني أريد العودة إلى "هيرمان غورينغ" والذي يظهر في الصوة هنا أثناء التحقيق |
| Yapabileceğiniz o kadar çok şey var ki, fakat nihayetinde bu gerçekten basit bir şeyle ilgili. | TED | وهناك الكثير من الأشياء التي يمكنك القيام بها، ولكن في نهاية المطاف كل هذا يتعلق بشيء بسيط جداً. |
| Ve bize öğretebileceğiniz çok şey var. | Open Subtitles | لكننا سنبقيك مرتاحاً جداً، وهناك الكثير يمكن لك أن تعلمنا إياه |
| Biliyoruz ki, sözsüz dilimiz, başkalarının hakkımızda neler düşünüp neler hissettiğini yönetiyor. birçok kanıt var. | TED | فإذا نحن نعلم أن تعبيراتنا غير اللفظية تسيطر على الطريقة التي يشعر ويفكر فيها الناس اتجاهنا. وهناك الكثير من الأدلة. |
| Sizin aranızda ödül kazanmış birçok kişi var. | TED | وهناك الكثير من هؤلاء الناس يسيرون بينكم. |
| Orada birçok eğlenceli şey var. | TED | وهناك الكثير من الاشياء الممتعة. هذا هو متحف مقاعد البدلاء. |
| Çok fazla yüzey var, Çok fazla detay var, birisinin bunu son halini düşünmesi mümkün değil. | TED | وهناك أيضا العديد من الأسطح، وهناك الكثير من التفاصيل، ولا يمكن للمرء أن يرى الحالة النهائية. |
| Böyle gruplar oluşturmak için Çok fazla yöntem var. | TED | وهناك الكثير من الطرق التي يمكن أن نكون بها مجتمعات مثل هذه. |
| Hem de çok. | Open Subtitles | وهناك الكثير من العمل. |
| O sadece büyümüş. Hem de çok. | Open Subtitles | نشأ فقط وهناك الكثير |
| Üniversitede çoğu oda arkadaşım benim kadar partiledi ve onların bir problemi yok. | Open Subtitles | وهناك الكثير من دراستي غرفهم احتفل بقدر ما فعلت، و وليس لديهم مشكلة. |
| Her resimde sanki ona göz süzüyor gibi. Ve bunlardan çok var. | Open Subtitles | إنّه يرمق إليها بالنظرات في كلّ صورة له، وهناك الكثير. |
| Şimdi, bu gece teşekkür etmek zorunda olduğum Bir çok insan var, fakat hayatımın aşkı ve çocuklarımın annesinden başlamak istiyorum | Open Subtitles | الآن، وهناك الكثير من الناس أنني بحاجة أن أشكر هذه الليلة، ولكني أود أن أبدأ مع حب حياتي و أم أولادي، |
| - Falan filan bir sürü şey var. | Open Subtitles | وهناك الكثير مما أرغب في الحصول عليه هنا |
| Ayrıca ocakta daha bir sürü var. | Open Subtitles | أجل, وهناك الكثير من الدجاج المتبقي في الفرن |
| CA: İklim değişikliğine sahiden inanmayan biri olduğunu söyledi ve bunu yapmaman gerektiğini düşünen bir sürü insan var. | TED | قال أنّه لا يُؤمن بالتغير المناخي، وهناك الكثير من الناس الذين يعتقدون أنه كان ينبغي عليك ألا تفعل ذلك. |
| Ve bu merdivenler de, kaçakçıların hep bulunduğu yer ve burada pek çok ateş ediliyor. | TED | وعلى تلك السلالم, حيث اعتاد التجار ان يقفوا وهناك الكثير من تبادل اطلاق النار. |