Fakat pek çok kez kadınların gereken her şeye sahip olduğunu gördüm. | TED | و لكني رأيت في حالات عديدة أن النساء يملكن كل ما يحتاجن. |
Yozlaşmayla ilgili konuşacağım Fakat iki farklı şeyi yan yana getirmek istiyorum. | TED | سأحدثكم اليوم عن الفساد, و لكني أريد أن أضع أمامنا شيئان مختلفان. |
evet. Fakat bir hoşçakal bile demeden tüymem Simonla ilgilenmem gerekiyordu. | Open Subtitles | كانت كذلك ,و لكني لن أترك سيمون يغادر دون أن أودعه |
Birkaç kaburgasını kırmış olabilirim Ama onu hayata geri döndürebileceğime inanmıştım. | Open Subtitles | ربما شرخت بعض الاضلع و لكني شعرت انه يمكنني اعادته للحياة |
Birçok kız kusmuştu ama bir geyik gibi bağırsaklarını çıkarmıştım. | Open Subtitles | العديد من الفتيات تقيأن و لكني تعاملت مع الموقف بحرفية |
ancak orada kaldım, çünkü çok nadir olarak görülecek bir şeye tanıklık ettiğimi anladım, başarı ve ustalık arasındaki o farka. | TED | و لكني بقيت لأنني أدركت بأنني كنت أشهد ما هو من النادر أن يلمح، الاختلاف بين النجاح و التفوق. |
İstersen seninle gelirim, Ama seni temin ederim ki orası kapalı. | Open Subtitles | سأذهبمعكإذاأحببت, و لكني أؤكد لك أنه مغلق |
Seni vurmayacağım ama bu dağdan her geçişimde kendimi kollayacağım. | Open Subtitles | و لكني لن أهبط الجبل أيضاً متلفتاً حولي خوفاًً منكَ |
Hayır. Ben uyumak istiyorum, Fakat yatamıyorum çünkü penceremin dışında bir kuş var. | Open Subtitles | أنا أريد أن أنام و لكني لا استطيع لأن هناك طير خارج نافذتي |
Darılmak yok, Fakat en iyisiydim ve çok iyi bir yerde bıraktım. | Open Subtitles | بلا إساة، و لكني كنتُ الأفضل. و تركت اللعبَ وأنا في عزي. |
Kendimi övmeyi beceremem pek Fakat resim yapmayı çok seviyorum. | Open Subtitles | أنا لا أجيد الأعمال المكتبية و لكني بارعة في الرسم |
Deli gibi öfkeliyim. Fakat şanslıyım ki koskoca Gannett Habercilik benim arkamda. | Open Subtitles | أنا غاضب جدا, و لكني محظوظ لأن جريدة جانيت العظيمة تدافع عني |
Ben bunun yerine yolumuza yönelen tehditlerden bahsediyorum, Fakat onlar bizi kutuplaştıran ve bu nedenle felç eden özel bir enerji alanı ile örtülüler. | TED | و لكني في الحقيقة اتحدث عن الاخطار المتجهة نحونا و هي ملفوفة في مجال طاقة معين يستقطبنا و بالتالي يشل حركتنا. |
Olumsuz etkileri yok değil, Fakat kesinlikle işe yarayacağını biliyorum. | TED | و ليس الأمر أنه لا توجد أي آثار جانبية, و لكني متأكد أنها ستتجح |
Fakat sanırım oğlu bunu anlayacak ve kin duygusu olmayacak veya ihmal edilmiş olmayacak. | TED | و لكني أعتقد بأن ابنه سيتفهم ذلك و لن يكون لديه أي شعور بالحسد أو الضغينة أو إحساس بالإهمال |
Bana komplikasyonlar olduğunu söylemişlerdi Ama onu bir lahitteki mermer figür gibi görmeye hazırlıklı değildim. | Open Subtitles | أخبروني بأن العملية شابتها كثير من المضاعفات و لكني لم أكن مستعدا عندما رأيتها كتمثال حجري في معبد أثري |
Çünkü zaten bu odadaydı, Ama onu görmemiştim. | Open Subtitles | لأنه كان موجوداً بالغرفة من قبل و لكني لم ألحظه |
ama bir sabah anonsunda herkesin senden nefret etmesini sağlayabilirim. | Open Subtitles | و لكني يمكنني القيام بإعلانات صباحية ستجعل الجميع يكرهونك للأبد |
Seslendiğini duydum ama bir şey söyleyemedim. | Open Subtitles | سمعتك تنادي و لكني لم أتمكن من قول أي شىء |
Ayrıca sonra yine bu problemi nasıl çözeceğimiz konusunda hiçbir fikrim olmadığını fark ettim. ancak tek bir şey biliyordum: Bu konuşmanın üslubunu değiştirmek zorundayız. | TED | ثم عرفت بأنه ليست لدي أي فكرة عن كيفية حل هذه المشكلة، و لكني أعرف شيئا واحدا: أن علينا أن نغير نبرة هذا الحديث. |
Evet canım, biliyorum, General biraz hırçın ve bazen de buyurgan Ama seni önemsiyor. | Open Subtitles | فظ قليلا .. و مستبد في بعض الاحيان و لكني متأكده انه يهتم بك |
Bilirsin, burada zorluk çıkarmak istemem, ama bu ürünleri bir bedel karşılığı aldım, ve sana birşeyi hediye etmeyi pek umursamasam da,.. | Open Subtitles | أتعرفين, لا اود المرور هنا بأوقات صعبة, و لكني حصلت على هذه البضائع مقابل ثمنها. و حقيقةً لا أمانع في إهدائكِ إحداها, |
Bunu ikiniz de biliyorsunuz, ama ben yine de yüksek sesle söyleyeceğim. | Open Subtitles | أنتما الإثنان تعلمان هذا و لكني سأقولها بصوت عالي على أي حال |
Aptalca bir sey ama yine de yapacagim. | Open Subtitles | سأفعل شيئاً غبياً و لكني سأذهب على كل حال |