| Eğer senin oğlun, ona zarar verebilecek birilerinin yanında olsaydı böyle bir şey olmaması için her şeyi yapmaz mıydın? | Open Subtitles | لو كان ابنك الصغير هو من بالخارج مع شخص يمكن أن يؤذيه ألن تفعل أي شئ لتحرص ألا يحدث ذلك؟ |
| O kadar mutluydu ki, ona hiçbir şeyin zarar veremeyeceğini söylerdi. | Open Subtitles | لقد كان سعيداً جداً، قال أن لا شيء يُمكن أن يؤذيه |
| Elimde olmayan şeyler için söz veremem ama onun zarar görmesine izin vermeyeceğim! | Open Subtitles | لايمكننيأن أعدكبشيءخارج سيطرتي، ولكني لن أسمح لأحد بأن يؤذيه |
| Mirella, canını yakıyor. | Open Subtitles | إنهم يتجادلون ، بصوت عالي قليلًا لكنهم رجال إنه يؤذيه |
| Ben M.J.'i severim. Onu üzecek bir şeyi asla yapmam. | Open Subtitles | أحب "إم جاي" ما كنت لأفعل شيئاً يؤذيه أبداً |
| Jack'e, ona kimsenin zarar vermeyeceğine söz verdim. Bu sözümden dönmeyeceğim. | Open Subtitles | لقد وعدت جاك ألا أسمح لأى شخص أن يؤذيه ، ولن أخلف ذلك الوعد |
| Jack'e, ona kimsenin zarar vermeyeceğine söz verdim. Bu sözümden dönmeyeceğim. | Open Subtitles | لقد وعدت جاك ألا أسمح لأي شخص أن يؤذيه ، ولن أخلف ذلك الوعد |
| Ona zarar vermek isteyecek birinin olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أتخيل لمَ قد يريد أي أحد أن يؤذيه |
| Birkaç soru sormaktan zarar gelmez. | Open Subtitles | يجب علينا الذهاب و التحدث مع الرجل لن يؤذيه أن نسأله بعض الأسئلة |
| Onu doğrudan, gerçekten uzak tutmanın, ona zarar verdiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | وأعتقد أن حمايته من الحقيقة، مما هو حقيقي، يؤذيه في آخر المطاف. |
| Öylesine tatlı, yaşlı bir adamdı ki ona zarar verecekleri bir sebep yok zaten. | Open Subtitles | وقد كان رجلاً عطوفاً كريماً لا يمكن لاحد أن يؤذيه علي كل حال |
| Daha önce görmediğim bir şey. Ona zarar vermiyor ama kanından da gitmiyor. | Open Subtitles | شيئاً لم ارى مثله من قبل إنه لا يؤذيه الآن، لكن لا يختفي ايضاً |
| Duyduklarıma göre tüm bildiğim, o soruları çözmediğinde birisinin ona zarar vermesinden endişeleniyor olması. | Open Subtitles | كلماأعرفههوماسمعت، وكان قلقاً من شخصٌ ما قد يؤذيه إذالمتحلهذه المشاكل. |
| Ama asıl merak ettiğim, Henry ne yazıyordu da birileri ona böylesine zarar vermek istiyor? | Open Subtitles | السؤال الاكبر هو ما الذي من الممكن ان هنري الذي يحاول الكتابة عنه يحعل من شخص ما ان يؤذيه |
| Boyd'un benden vaizin kız kardeşinin üzerine gitmemi istemesinden sonra senin Boyd'a ciddi derecede zarar verebilecek bir şeyler bildiğini anladım. | Open Subtitles | لقد جعلني أضغط على شقيقة اللمبشر ربما تعرفين شيئاً يؤذيه بشدة |
| Hiç bir zaman, hem de hiçbir zaman hiçbir şeyin veya hiç kimsenin ona zarar vermesine izin vermeyeceğimin kanıtı. | Open Subtitles | إثبات على أنني لن أدع اي شيء او أي أحد يؤذيه على الإطلاق |
| On beş yaşında bir çocuğun ailesinden ayrı yaşaması, duygusal olarak ona zarar vermez mi sizce? | Open Subtitles | و عيشه بعيداً عن والديه بعمر 15 عاماً ألا تعتقدين أنّه يؤذيه , عاطفيّاً ؟ |
| Ani baskın yapmak, yukarıdan birşeyler beklemek onun canını yakmayacaktır. | Open Subtitles | لن يؤذيه هذا إلا لو تلقى ضربة ساحقة |
| Onu üzecek birşey yapamam. | Open Subtitles | لا أستطيع فعل شيء يؤذيه |
| Deke ile tanışmadan evvel yaptığım hiçbir şey onu incitmemeli. | Open Subtitles | ولا شيء فعلته قبل ان قابلت "ديك" يجدر ان يؤذيه |
| Onu incitmezlerdi, ya da başkasının incitmesine izin vermezlerdi. | Open Subtitles | وما كانوا ليؤذوه. أو يسمحون لأحدٍ آخر أن يؤذيه. |
| Evet en azından bilmediği şey onu incitemezde. | Open Subtitles | أجل، ما لا يعرفه لن يؤذيه |