Dans için iki kişi lazım. Tobias'ında katılmak istemesi lazım. | Open Subtitles | حسناً، ذلكَ يتَطلَّب إثنين يجبُ أن يكونَ توباياس راغِباً بالمُشاركَة |
Bu işe yaramazsa , biz hala Rusları uyarmak lazım. , Uh, konsolosluk ziyaret bizim eski arkadaşı ödemek zamanı gibi geliyor. | Open Subtitles | إن لم ينجح ذلك, فلا زال يجبُ علينا إنذار الروسِ بما هو قادم يبدو أنَّه الوقتُ المناسب لزيارة صديقنا القديم في القنصلية |
Tanrıdan tapularımızı hak ederek kazanmamız gerek onun gözünde yükselerek cennetine ulaşmayı dilemeliyiz. | Open Subtitles | نحنُ يجبُ أن نتقرب إلى الله بأعمالنا. نرضيه، ونتمنى الصعود للجنة بعد الموت. |
Yarın şu aptal şeye gitmem gerek. Benimle gelmek ister misin? | Open Subtitles | يجبُ أن أذهب إلى ذلك الأمر الغبي غداً أتود الذهاب معي؟ |
Uğramam gereken yerler var bugün, geldiğimi haber edebilir misin? | Open Subtitles | لديّ أماكن يجبُ أن أذهب لها. أيمكنُكِ إخبارهُ أنني هنا؟ |
Hayranlarımızı harekete geçirmemiz gerekiyor, Siz ikiniz tüm gün bununla ilgileneceksiniz. | Open Subtitles | يجبُ أن نحفّز محبينا، لذا يجبُ عليكما عملُ مقابلات طوال اليوم |
Bu hikâyeler zamana gömülen sayısız diğerleriyle birlikte anlatılmak zorunda. | TED | يجبُ رواية هذه القصص، بجانب القصص الأخرى التي لا تحصى والتي دُفنت مع مرور الوقت. |
Ben bildiklerimi anlatacağım ama kısa sürede sokaklara beni geri almak lazım. | Open Subtitles | سأخبركما بما أعلم ولكن يجبُ عليكم إعادتي إلى الشارع بأسرعِ ما يمكن |
Şunu sormam lazım, yabancıları daima evine davet eder misin? | Open Subtitles | يجبُ عليَّ أن أسألك، هل تدعو غرباء غالباً إلى منزلك؟ |
Motorla çalışan araçlar, gümüş kurşunlar, donabilecek her şeyin korunması lazım. | Open Subtitles | يجبُ أن نحمي الأدواتُ الآليّة والمعداتُ وأيَُّ شئٍ آخرَ قابلٌ للتجمد |
Hayır, bundan daha kesin bir sebep lazım. | Open Subtitles | كلا، كلا، يجبُ أن يكونَ سببً أكثرَ تحديداً من ذلك |
Sürekli özür dilediğim için özür dilerim ama bunu halletmem gerek. | Open Subtitles | أنا آسف على مواصلة إعتذاري، لكن يجبُ عليّ أن أتولى هذا. |
Burada söylediğin her şeyi rapor etmem gerek biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | تعرفُ أنّهُ يجبُ أن أبلّغ بكلّ شيء تقةلهُ هنا، صحيح ؟ |
Can düşmanını unutmamak için ne yapman gerek biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف ما يجبُ عمله كي لا تنسى عدوك اللدود؟ |
- Bilmem gereken bir şey var mı? - Adam ağzını kapalıyordu. | Open Subtitles | ـ هل هناك ما يجبُ أن أعرفه ـ لقد كانَ الرجل يثرثر |
Korumam gereken belirli şeyler. Bu planın her adımını bilmeliyim. | Open Subtitles | أشياء معيّنة أودُ حمايتها يجبُ أن أعرف كافّة تفاصيل الخطة. |
Bu yüzden hasta olmadan önce önce alman gerekiyor. Koruyucu ilaç. | Open Subtitles | حسنٌ، لذلك يجبُ أن تأخذيه قبلًا .كيلا تصابي بالمرض، إنّه وقائي |
Bana deli diyebilirsiniz, ama bu odada gördüğüm kişilerin... bilgisayar kullanıyor olması gerekiyor. | Open Subtitles | قولي عَني مَجنوناً، و لكن عِندما أرى أشخاصاً في هذه الغُرفَة يجبُ أن يكونوا يَستَخدمونَ الكمبيوترات. |
Aslında büyük dalışlarımızdan birini her gerçekleştirdiğimizde Vikipedi'ye girip değiştirmek zorunda kalıyoruz. Çünkü tamamen yanlış. | TED | في الواقع، كل ما أنجزنا هبوطاً مهمّاً كان يجبُ أن نعدّل المعلومات في ويكيبيديا لأنّها خاطئةٌ بالكامل. |
O sizin araştırma danışmanınızdı. Neyin öldürdüğünü bilmeniz gerekir. | Open Subtitles | . لقد كان مُشرٍفا عليك يجبُ أن تعرفي ما الذي قتله |
Bir Amerikan vatandaşı olarak oğlumun öldürülmesinden doğan sorumlulukta pay almam gerektiğini hissettim. | TED | وشعرتُ كمواطن أمريكي، أنه يجبُ عليَ تحمل نصيبي من المسؤولية لمقتل ابني. |
Gerçek dünyayı seçmek zorundayım. | Open Subtitles | مهما حدث أَنا، أنا يجبُ أَن أَختار العالم الحقيقي |
Zift almak istiyorsan Şerif'ten yazılı bir belge getirmen gerekli. | Open Subtitles | يجبُ أن يكون لك تفويض من العمدة لشراء القطران |
Evet. Bir sorun ama, bunun ceremesini bizim çekmemiz gerekmez. | Open Subtitles | لا، ليس مسموح، لكّن لا يجبُ أن نعاقب بسبب ذلك. |
Gelmesi gerekirdi. | Open Subtitles | هو كَانَ يجبُ أَنْ يَكُونَ هنا حتى الآن. |