ويكيبيديا

    "يجدر به" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • gereken
        
    • iyi
        
    • gerekiyordu
        
    • gerektiğini
        
    Babanız dün gece, yapmaması gereken bir şey yaptı. Open Subtitles حسنا والدكم فعل شيئا الليلة الماضية لم يكن يجدر به فعله
    Burada olmaması gereken birini kurtarırsan, sonuçları olur. Open Subtitles تقومين بإنقاذ شخص لا يجدر به الوجود هنا تلكَ هي النتائج
    Malı almanı ben istedim. Hapse girmesi gereken bendim. Open Subtitles انا طلبت منك شراء المُخدر انا من كان يجدر به الذهاب الى السجن
    Olsa iyi olur yoksa daha da çok şey açıklaması gerekir! Open Subtitles حسنًا، يجدر به أن يكون كذلك وإلا سيتوجب عليه بعض الشرح
    Pekala ama iyi olsun. Open Subtitles حسناً، لكن يجدر به أن يكون كلاماً منطقياً
    Öyleyse aralarındaki ilişkinin ne olduğuna karar vermesi gerekiyordu. Open Subtitles إذا يجدر به أن يقرر ما العلاقة التي بينهم.
    Bana sürekli, benim gibi birisinin bunları yememesi gerektiğini hissettirmişlerdir. Open Subtitles دائماً ما أحسست أن شخصاً مثلي لا يجدر به أكلها
    Çünkü bizim hayatımız olması gereken şey, yalnız senin olmuş. Open Subtitles ما كان يجدر به أن يكون حياتنا معًا ثبُت أنها حياتك فقط
    Herhangi garip birşey gördünüz mü? Partide olmaması gereken birileri? Open Subtitles هل رأيتم أي شخص غريب، أحد لا يجدر به التواجد بالحفلة؟
    Orada hiç olmaması gereken bir adam tarafından. Bizi kıyıya getirdi. Open Subtitles رجل لم يكن يجدر به أن يوجد هناك.
    Burada Olmaması gereken, Fakat Burda Open Subtitles هناك شخص آخر لا يجدر به أن بكون هنا
    Onunla savaşması gereken ben değilim. Open Subtitles إنه ليس أنا من يجدر به مقاومتها.
    Hayır, Üzgün olması gereken benim. Open Subtitles لا، أنا من يجدر به الاعتذار. إلا أنني...
    Onun ateş aşağı. Bu gece çok iyi uyku gerekir. Open Subtitles حرارته انخفضت ، يجدر به أن ينام جيدا الليلة
    Birkaç gün içinde geri gelecektir. Sorularını en iyi o cevaplayabilir. Open Subtitles يجدر به العودة خلال اليومين القادمين أعتقد أنه الوقت الأنسب للإجابة على أسئلتك
    İyi bir aracı kurum değerli bir müşteriyi her zaman beklemelidir. Open Subtitles البنك التجاري الجيد , يجدر به دائماً أن يقوم بإنتظار العملاء المهمين
    Birisi onunla vakit geçirmemi istediği zaman evde takılıp televizyon izlemekten daha ilginç bir şeyler planlaması iyi olur. Open Subtitles عندما يطلب من شابٌ أن أقضي الوقت معه يجدر به أن يخطط للقيام بأمر أكثر تشويقاً من الجلوس في المنزل ومشاهدة التلفاز
    Keşke daha iyi araştırsaymış. Open Subtitles نعم ,حسنا كان يجدر به معرفة ذلك على نحو افضل
    Ama onun sizi takip etmemesi gerekiyordu bu yüzden görmezden geleceğim. Open Subtitles ولكن لم يكن يجدر به ملاحقتكِ لذا سأنسى هذه المرّة
    Yollar buzluydu. O gece kimsenin dışarıda olmaması gerekiyordu. Open Subtitles الثلج على الطريق ولا أحد كان يجدر به الخروج تلك الليلة
    Ona bir boykot olduğunu yani gidip çıkıp da yiyecek almaması gerektiğini söylemişler. Open Subtitles قالوا له أنه كانت هناك مقاطعة لذلك ما كان يجدر به أن يشتري الطعام
    Bunu benim yapmam gerektiğini biliyorsun. Open Subtitles أنا من يجدر به القيام بهذا الأمر تعرفين هذا، أليس كذلك؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد