Üzgünüm ya da yanıldım demekte iyi değilim, çünkü Muhtemelen çok az olduğundan. | Open Subtitles | لست جيداً في قول أنا آسف أنا مخطئ يحتمل لأنها تحدث مرات نادرة |
Parantez içinde niçin böyle düşündüğümü söyleyeyim çünkü bu, Muhtemelen tartışmalı bir tabirdir. | TED | أسمحوا لي أن أقول بين قوسين ما أعتقد أنه الإدعاء لأنني أعتقد أنه يحتمل الجدل. |
Bu safhada duygusal algıların kaybı artabilir ve katlanılamaz olabilir. Bu safhada kendini beğenmişlikte azalma ve umutsuzluk yaygındır. | Open Subtitles | في هذه المرحلة الاحساس بالخسارة العاطفية يزداد ولا يحتمل في هذا المرحلة قلة الشغور بتقدير الذات واليأس أمر شائع |
Hırçın tavırlarıyla etrafta kabadayılık ediyor ama biliyorum ki, iç dünyasında dayanılmaz bir yalnızlık çekiyor. | Open Subtitles | يتصرف بصرامة ويتبختر في الأرجاء لكن في أعماقه أعلم بأنه وحيد بشكل لا يحتمل |
Odada üçüncü bir kişinin olma ihtimali var mı? | Open Subtitles | هل يحتمل أن شخص ثالث كان موجوداً فى نفس الغرفة ؟ |
Büyük ihtimalle vücudunuz her an kanserleşiyor. Ama vücudunuzda bu durumu kontrol altında tutacak çok fazla savunma sistemi de var. | TED | و يحتمل أن أجسامكم تسرطن كل الوقت. لكن هناك أنظمة كثيرة في أجسامكم التي تسيطر عليها. |
Ama bu kasanın mekanizması çok aşınmamış, Muhtemelen şifreyi sürekli değiştirmişler. | Open Subtitles | في حالتنا النجاح ضئيل جداً يحتمل أنهم يغيرون التوليفة يومياُ |
Muhtemelen ağızdan alındığında bir tesir göstermiyordur. | Open Subtitles | يحتمل أن يكون غير ذي تأثير حين يتعاطى بالفم. |
Muhtemelen Bahçede'ki yılana kadar geçmişi vardır. | Open Subtitles | يحتمل أن هذا يعود إلى الثعبان في الجنّة. |
Muhtemelen bunun nedeni itiraf ettiğinden biraz daha fazla şey olması yüzündendir. | Open Subtitles | يحتمل لأن لديه المزيد ليخططه ,ولم يعلمهم بذلك |
Muhtemelen iki taraftaki yıldız geçitlerini buharlaştıracak bir şey denemek üzereyiz. | Open Subtitles | نحن على وشك تجربة شيء يحتمل أن تتبخر بوابة النجوم من كل الطرفين |
Eric de Luis gibi Antonia'nın etkisi altına girmiş olabilir. | Open Subtitles | يحتمل أن إريك واقع تحت تأثير أنتونيا، كما كان لويس. |
Bunların hepsi farklı kimlikler kullanan tek bir kişi olabilir mi? | Open Subtitles | هل يحتمل أن يكون شخصاً واحداً يملك أكثر من اثبات هوية؟ |
Doktor, bu enkazdan bir mahkum arıyoruz. Yaralanmış olabilir. | Open Subtitles | دكتور،نبحث عن سجين هرب من الحادثة، يحتمل أنه مصاب |
Onlara bağırmayı kesmelerini söyleyin. dayanılmaz bir şey. | Open Subtitles | أخبريهم ان يتوقفوا عن الصراخ هذا لا يحتمل |
En iyi günümde ağrı sadece "dayanılmaz" oluyor, ama kötü günlerimde tüm yaşama gücümü emiyor. | Open Subtitles | ألم في أفضل الأيام لا يحتمل لكن في أسوأ الأيام يمتص الحياة من داخلك |
Kötü bitmiş bir soygun olma ihtimali var mı? | Open Subtitles | لم يسبق لي أن سمعت بمثل هذا السلاح. هل يحتمل أن تكون عملية سرقة غير ناجحة. |
Büyük ihtimalle o esnada az çok kırılgan hissettiğim içindir. | Open Subtitles | يحتمل أننى لحظتها كنت أشعر بشىء من الهشاشة |
O kadar dopamine dayanamaz. Patlar. | Open Subtitles | لن يحتمل قلبها كلّ هذا الدوبامين وسوف ينفجر |
Bu dönem birçok dersi kaçırdığımı biliyorum, ama yıl sonu ortalamam bir F'i kaldıramaz. | Open Subtitles | أعلم أنّي تغيّبتُ عن حصص كثيرة بهذا الفصل ولكن معدّل درجاتي لا يحتمل درجة رسوب الآن |
Bu şeylerin hiçbiri olası değil ama benim felsefem, Muhtemel olanı değil ortaya çıkartılabilir olanı aramaktır. | TED | احتمال وجود كل ماتحدثت عنه هو ضئيل و لكن, فلسفتي هي البحث عما يمكن اكتشافه وليس ما يحتمل وجوده |
Kimse daha iyi katlanamaz böylesi acıya. | Open Subtitles | ليس هناك رجل يحتمل الحزن أكثر.. |
Ben de sana hayranım ve sen katlanılmaz derecede aleladesin. | Open Subtitles | أنا معجبة بكِ وأنت مسترجلة بشكل لا يحتمل. |
Benimle aynı odada olmaya bile katlanamıyor. | Open Subtitles | انه لم يحتمل حتى وجوده معه فى نفس الغرفة |
Ama bunun büyük bir sorun olduğuna inanıyorum, bizim için toplum olarak, kültür olarak ve bireyler olarak tehlikeli potansiyel sonuçları olan bir sorun. | TED | و لكني أعتقد أن هذه مشكلة كبيرة، مشكلة يحتمل أن تكون عواقبها خطيرة بالنسبة لنا كمجتمع، كثقافة و كأفراد. |