Ona harika olduğunu söyleyecek birine. Ona losyonlar sürecek birine. | Open Subtitles | شخص ما يخبره كم هو عظيم شخص ما يفرك الكريم عليه |
Her şeyi bildiğini sanıyordum ama görünüşe göre ailesi ona söylememiş ve iyi karşıladığı söylenemez. | Open Subtitles | وافترضت أنه كان يعرف كل ذلك لكن على ما يبدو لم يخبره والداه أبدًا ولا يظهر أنه تقبل الأمر جيدًا |
Kasabadakiler, onun, bunu yapmasını söyleyen sesler duyduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | الناس فى المدينه قالوا أنه سمع صوتاً يخبره بأن يفعل هذا |
Birilerinin ona hapiste öleceğini söylemesi gerekiyordu. | Open Subtitles | كان لابد على أحدٍ أن يخبره .بأن يتوقف عن إزعاجنا شخصيًا |
Vizör de onlara bombayı ne zaman bırakmaları gerektiğini söyler. | TED | وسوف يخبره الجهاز حينها عن موعد القاء القنابل |
Kimseye söylemez, bundan nefret eder. | Open Subtitles | انه لا يخبره لأحد على الإطلاق، إنه يكره ذلك |
Düşünün kü ben çocuğunuzun koluna bu tüy ile dokunuyorum, ve onun beyni aslında hissetiklerinin kızgın bir alev olduğunu söylüyor. | TED | تخيل انني امسح علي ذراع طفلك بهذه الريشه وعقله يخبره بانه يشعر بهذه الشعله الساخنه |
Birisi ona bu kadar büyük bir popodan koşarak kurtulamayacağını söylemeli. | Open Subtitles | على أحد أن يخبره أنه لا يستطيع الركض بمؤخرة بهذا الحجم. |
Herkes bunun tehlikeli olduğunu söylese bile, ben de dahil. | Open Subtitles | حتى عندما يخبره الجميع بأن ذلك خطير جداً وحتى أنا |
- Ona kimse söylemediyse bile okulundaki çocuklar söylemistir. | Open Subtitles | وإنْ لم يخبره أي أحد فقد أخبره الأطفال في المدرسة أجل |
O kadar geride olduğumuzu söyleyecek olan ben değilim. | Open Subtitles | حسنا, لن اكون انا من يخبره اننا متأخرين, اذا اردت خذ راحتك |
Haziranın ortasında olduğumuzu kim söyleyecek? | Open Subtitles | من الذي يخبره أنه منتصف يونيو؟ |
Ona kim olduğunu söyleyecek birini isteyecektir ve bence bunun için Matador'u arayacaktır. | Open Subtitles | سيريد أن يخبره أحداً من يكون وأظنأنهسيبحث... عن السفاح لتحقيق ذلك |
Hiçkimse belgeye ihtiyacı olduğunu söylememiş. | Open Subtitles | لم يخبره أحد أنه يحتاج لتلك الوثيقة |
Hiçkimse belgeye ihtiyacı olduğunu söylememiş. | Open Subtitles | لم يخبره أحد أنه يحتاج لتلك الوثيقة |
Gerçekte ne olduğunu söyleyen tek ben olduğumdan benden nefret ediyor. | Open Subtitles | إنه يكرهني لأني الوحيد الذي يخبره بحقيقته |
Ona birisinin söylemesi gerekiyordu. | Open Subtitles | إنه كاتب سيء، كان على أحدهم أن يخبره |
Peki adama kadının bu durumdan hoşlandığını ne söyler? | TED | ما الذي يخبره إن رغبت أو أعجبت بما يحدث؟ |
Gregorio kullanırken, kimse ona ne yapması gerektiğini söylemez. | Open Subtitles | شكرا لك- عندما يكون جريجوريو خلف المقود لا أحد يخبره ما عليه فعله- |
Beyni ona bunu söylüyor... Bir el, dokuz ayak parmağı... Tam olarak bir bütün olacaksın. | Open Subtitles | مخه يخبره أنه بيد واحدة و9 أصابع بقدميه ، أصبح جسده كاملاً |
Bence bu haksızlık. Biri ona söylemeli. | Open Subtitles | أعتقد بأنه كان حكما مجحفا على أحدهم أن يخبره |
Keşke biri ona bu hayatta ne yapacağını söylese. | Open Subtitles | أتمنى لو أنّ أحدا ما يخبره بما عليه فعله في حياته الحاليّة |
Eğer Vaughn bilmiyorsa ya da başkan ona söylemediyse başkana yakın biri olmalı. | Open Subtitles | إذاً، إن لم يكن (فون) يعلم و الرئيس لم يخبره |
İçinden bir ses, belki sadece birkaç haftasının veya ayının olduğunu söylüyordu. | TED | كان لديه هذا الصوت الصغير والذي كان يخبره أنه ربما لم يبقى له من الوقت إلا أسابيع أو شهور |
Sessizlik konisi içinde olacağız. Birisi ona söylemediği sürece öğrenmez. | Open Subtitles | إسمع، نحن في محيط الصمت هنا، لن يعرف بالأمر ما لم يخبره أحد. |
Ve onu oraya bıraktığını ona söylemedi. | Open Subtitles | و هو لم يخبره أنه أتى به إلى هنا |