Eğer bir başka telefona takarsam son olarak kimi aradığını öğrenmem mümkün olabilir ve bu da Bizi katile götürebilir. | Open Subtitles | إذن إذا إستطعت وضعها في هاتف شخص آخر ربما سأستطيع معرف إتصالها الأخير و بما يستطيعون أن يدلونا على القاتل |
Çünkü bizim şubenin satın alma ödeneğinde yalnız 908 dolar kalmış onlar ise Sam Amcadan her istediklerini alabilirler. | Open Subtitles | لأن إدارتنا لاتملك سوى 908 دولار للقيام بعمليات الشراء بينما هم يستطيعون الحصول على المبلغ الذي يريدونه ،، مرحبا |
Hatırlayın, çoğu insan bu teknik mucizelerden birini bile hayal edemezken, Pantheon'u yapmak için en az beşine ihtiyacınız var. | TED | تذكر أن معظم الناس لا يستطيعون حتى أن يتخيلوا واحدة من هذه المعجزات التقنية، وتحتاج على الأقل خمسة لبناء بانثيون |
O kadar pahalı ki ellerini yıkamaya bile güçleri yetmiyor. | Open Subtitles | إنها مكلفة لدرجة أنهم لا يستطيعون دفع تكاليف غسل ايديهم |
Sadece ondan sonra yaklaşan zalim mevsimi atlatabilmeyi ümit edebilirler. | Open Subtitles | حينها فقط يستطيعون أن يأملوا النجاة من الفصل القاسي القادم |
Hem de bu düşünmeyi istemediklerinden değildir. Düşünmezler çünkü gerçekten yapamazlar. | TED | وذلك ليس لأنهم لا يريدون القيام بذلك، إنه حقًّا لأنهم لا يستطيعون. |
Bir katili çizgili takım elbiseyle bisiklet üstünde hayal edemezler. | Open Subtitles | إنهم لا يستطيعون أن يتخيلوا مسلحاً يلبس بدلة على دراجة. |
İnsanların Bizi görmemesi illa yalan söyleyeceğimiz anlamına gelmez. | TED | فقط لأن الناس لا يستطيعون أن يرونا لا يعني ذلك أننا سنكذب بالضرورة. |
Biri çıkageldiği zaman ve hastane tanı koyamadığı için ne yapacağını bilmediği zaman, Bizi arıyorlar. | TED | عندما يأتي شخص ما ولا يستطيع المستشفى أن يقدموا له أي مساعدة فيتصلوا بنا عندما لا يستطيعون تشخيص حالة المصاب |
Ve Bizi sadece kendilerinin dağıtım yapabileceği sistemlere bağımlı hâle getirdiler, Bunlar bizim sürdürülemez olarak gördüğümüz sistemler. | TED | و هي أيضاً جعلتنا نعتمد على الأنظمة التي يستطيعون توصيلها فقط و هي كما رأينا غير دائمة. |
Erkekler bazen yapamaz çünkü onlar penisleri tarafından kontrol ediliyorlar. | Open Subtitles | الرجال أحياناً لا يستطيعون لأن أعضائهم هي من تتحكم بهم |
Erkekler bazen yapamaz çünkü onlar penisleri tarafından kontrol ediliyorlar. | Open Subtitles | الرجال أحياناً لا يستطيعون لأن أعضائهم هي من تتحكم بهم |
Salgınların yayılması bile önlenebilir ve genetik hastalıklar için tedavi geliştirilebilir. | TED | وهم يستطيعون أيضًا منع انتشار الأوبئة، وتطوير علاجات ضدّ الأمراض الوراثيّة. |
Şimdilerde bu eylem çoğunuza basit gözükse de bir basamağı çıkmak bile ayak bileklerini oynatamayanlar için bir mücadeledir. | TED | بقدر ما يبدو هذا العمل بدائيًا لمعظمكم، فصعود حافة الرصيف يعد تحديًا نوعًا ما للذين لا يستطيعون تحريك كاحلهم. |
O kadar pintiler ki, eksiksiz bir muhabire para veremiyorlar. | Open Subtitles | إنهم بخيلون لدرجة أنهم لا يستطيعون تحمل تكاليف صحفي كامل |
Bu kadar erken ortalığı ayağa kaldırırsak her şeyi yok edebilirler. | Open Subtitles | إذا أظهرنا تهديدا على نحو مبكر يستطيعون اخفاء كل شيء بتدميره |
yapamazlar çünkü bünyelerindeki insanlar, çatışmalardan çok korkarlar. | TED | وهم لا يستطيعون لأن الأشخاص بداخلهم خائفون جدًّا من المواجهة. |
Eğer bu kızlar... antrenman yapacak bir yer bulamazlarsa, rekabet edemezler. | Open Subtitles | اذا لم يكن للفتيات مكان يتدربون فيه لا يستطيعون ان ينافسوا. |
Şimdi onu dinlerseniz, belki sizin için de aynı şeyi yaparlar. | Open Subtitles | و الآن إذا استمعتم إليهم ربما يستطيعون فعل نفس الشيء معكم |
Ama bulurlarsa onlar bir şey yapacaklar. Ben yapabiliyorsam, onlar da yapabilir. | Open Subtitles | لكنهم سيفعلون إن وجدوها و إن تمكنت أنا من ذلك فهم يستطيعون |
Artık bize daha önce erişmesi mümkün olmayan suçlular bize erişebilirler. | TED | المجرمين الذين كانو لا يستطيعون الوصول لنا من قبل يستطيعون وصولنا |
Sadece onlar duyuyor. Çoğu zaman onları uzaklaştırmak için kullanırız. | Open Subtitles | هم الوحيدين الذين يستطيعون سماعه غالباً نستخدمه حتى ندفعهم بعيداً |
Fizik ve Kimya ilkelerini kullanarak bunu yaparlar, fakat biyolojiyi de kullanabilirler. | TED | يفعلون ذلك بأستعمال مبادئ الفيزياء و كيمياء، لكنهم يستطيعون استعمال الأحياء أيضاً. |
Cinayetlerin peşinden gitmemi engellemiş olabilirler ama uyuşturucuyu takip etmeme engel olamazlar. | Open Subtitles | قد يمنعونني من تتبّع جرئم القتل لكنهم لا يستطيعون إيقاف تتبعي للمخدّرات |
İşte bu şekilde aşağıya bakıp iyi olup olmadığımızı görürler. | Open Subtitles | ولكنهم يستطيعون النظرالي أسفل ويرون إذا كنا بخير ام لا. |