) ekmek kadar büyük, beni içeriden zehirliyor, ve bekliyor. | Open Subtitles | يسمم جسمى من الداخل وانتظر النهاية احضرت لك زهوراً ومع ذلك انت منزعجة |
Favori diş ipliği markanız tüm ailenizi zehirliyor mu yoksa? | Open Subtitles | هل نوع خيط الأسنان المفضل لديك, يسمم عائلتك ؟ |
Alkolün aşırı tüketimi, ciğeri zehirler glutatyon ve diğer zehir çıkarıcı maddeleri daha az sağlamasına sebep olur. | Open Subtitles | الإفراط في تناول الكحول يسمم الكبد حتى تفرز مخزونها من الغلوتاتينول و عوامل أخرى من مضادات التسمم المرجعة |
Kadın az önce bir manyağın mandıra ineklerini şarbonla zehirlemek istediğini duydu. | Open Subtitles | لقد سممعت عن المهووس الذي يريد أن يسمم الأبقار بالجمرة الخبيثة |
Diğer şekerlere de zehir koymak zorundaydı. | Open Subtitles | لذا كان لا بد ان يسمم العديد من قوالب الحلوى |
Karaciğerini zehirlemeye başladığında interferonu durdurduk. Bu konuda bir şarkı mı bestelesem? | Open Subtitles | لم نعالجه حتى أوقفنا هرمون منع الفيرسوات عندما بدأ يسمم كبده |
İnsanlığın hırsı Dünya'yı zehirlerken biz çözümle orada bulunacağız. | Open Subtitles | بينما طمع البشرية يسمم الأرض , سنكون هناك مع حلول |
Yani Nick Cage kendini alkolle zehirliyordu. | Open Subtitles | الممثل نيك كيج يسمم نفسه بالكحول |
Geçmişin şeytanının bugününün meyvesini zehirlemesine izin verme. | Open Subtitles | ـ ـ ـ أبدا لا تدع شيطان الماضي يسمم مستقبل حاضرك |
İstediği şekilde düşüncelerinizi zehirliyor. | Open Subtitles | إنه يسمم عقولكم ليحقق ما يرغب فيه |
Ağacı zehirliyor. Bitkilerin köklerini emiyor. | Open Subtitles | إنه يسمم الأشجار، ويتغلغل عبر الجذور |
İnsanların içine bir şey giriyor ve zihinlerini zehirliyor. | Open Subtitles | شيء يحصل داخل الناس و يسمم عقولهم |
Yaratık ışığı yedikçe onu zehirliyor. | Open Subtitles | إنه يسمم الضوء بينما يتغذى عليه الوحش |
Ya da birileri çocuklarımızı zehirliyor. | Open Subtitles | أو شخصا ما يسمم فتياننا |
En sonunda da babasını zehirler ve bundan dolayı asılırdı. | Open Subtitles | في النهاية، يسمم والده ويُشنق جراء ذلك |
(Kahkaha) En son, büyük Christopher Hitchens "Tanrı Büyük Değildir" adlı bir kitap yazdı, alt başlığı ise "Din Her Şeyi zehirler" idi. | TED | (ضحك) الراحل العظيم "كريستوفر هيتشنز" مؤلف كتاب "الله ليس عظيما" وكان عنوانه الفرعي، "الدين يسمم كل شيء." |
O evde yokken kedisini zehirlemek için Randall Fairbanks'in hareketlerini incelediniz. | Open Subtitles | كنت درست أنماط الهجرة من راندال فيربانكس لذلك يمكن أن يسمم قطته عندما إنه ليس في المنزل. |
Bir seçim merkezini zehirlemek için tek bir kişi yeterli. | Open Subtitles | يتطلب الأمر شخصاً واحداً لكي يسمم مراكز الاقتراع |
Çorbasına zehir katmama bir bez kaldı. | Open Subtitles | أقسم لك، لقد غيرت له ملابسه للتو قبل أن يسمم طعامه |
Bir defasından hücre arkadaşını klor gazıyla zehirlemeye çalıştıktan sonra bu semptomları gösteren bir mahkumu tedavi etmiştim. | Open Subtitles | بعد ان حاول ان يسمم شريك زنزانته بغاز الكلور |
- Aslında ikinizin de sığırları zehirlemeye çalıştığını söylemeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | أن يسمم القطيع من أجل التأمين في الواقع، نحن نقول أنكما خططتما لتسميم القطيع |
İki ejderha biri toprağı zehirlerken biri ise iyileştiriyor. | Open Subtitles | ! تنيّنـان واحداً يسمم الأرض |
Az kalsın o sevimli adam kendini zehirliyordu. | Open Subtitles | هو كاد ان يسمم نفسه المسكين |
Seni zehirlemesine izin vermeyeceğim. Hiçbir yere gitmiyorsun. | Open Subtitles | لن أجعله يسمم أفكارك لن تذهب |