Onu daha önce içeri atamadık çünkü tanıklık edecek kimse yoktu. | Open Subtitles | نحن لم نستطيع القبض عليه من قبل, لأنه لن يشهد أحد. |
Onu koruyabileceğinizden tatmin olmadan tanıklık etmemesi yönünde tavsiye veriyorum. | Open Subtitles | أنا أنصح بألا يشهد قبل أن أطمئن بأنه يمكنكم حمايته |
Öldüğünüzde kalbiniz, iyi ve kötü eylemlerinizle ilgili tanıklık ediyordu. | Open Subtitles | و سوف يشهد علي فضائلك و رذائلك بعد أن تموت |
Aptal avukatım diyor ki eğer Jones ifade vermezse dava olmaz. | Open Subtitles | المحامي الغبي لو أن جونز لم يشهد عندها لا توجد قضية |
Dr. Hirsch'ün dün bir istihbarat komitesi önünde ifade vermesi bekleniyordu. | Open Subtitles | كان من المنتظر أن يشهد بالأمس، أمام لجنة الإستخبارت بمجلس الشيوخ. |
şahitlik etmesi için bir otele ve başka şeylere ihtiyacı olacak.. | Open Subtitles | واجعله يشهد وسأضعه في فندق وكل هذا ولكنك لن تصدق هذا |
Hayır, şahit değildi? Hayır, mahkemede kimlik tespiti yapmadı? | Open Subtitles | هل أقول له إنه لم يشهد في محكمتي الأسبوع المنصرم؟ |
Neden bugün burada yabancıların, tanıklık etmesine izin verildiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع إدراك سبب السماح لغريب أن يشهد هنا اليوم |
Tıbbi tetkikçi, bugünki duruşmada sana karşı tanıklık etmek için ayarlandı. | Open Subtitles | الطبيب الشرعي حدد موعد لكي يشهد ضدك في التهمة هذا الصباح |
Kral Freyne, soylu zaferine tanıklık etmesi için oğlunu çağırıyor. | Open Subtitles | الملك فرين يريد لإبنه أن يشهد إنتصاره المهيب |
Kral Freyne, soylu zaferine tanıklık etmesi için oğlunu çağırıyor. | Open Subtitles | الملك فرين يريد لإبنه أن يشهد إنتصاره المهيب |
Sadece onlar adına değil, aynı zamanda Wilkinson'a ve uzun zamandır... orada yuvalanmış olan kötülüğe karşı tanıklık yapmıştı. | Open Subtitles | هو لم يشهد فقط لهم لقد شَهد ضد ويلكنسن والشر الذي عاش هناك لمدة طويلة |
Ailenin lehine tanıklık eden Doktor Niles Crane, saygın psikiyatr, klinik psikozda uzman. | Open Subtitles | و يشهد بالنيابة عن العائله الدكتور نايلز كرين طبيب نفسي بارز و سيقود السلطه إلى حالة المريض النفسيه |
Bay Summers Michael Janeczko ve Andrea Wright arasındaki velayet davasında ifade veriyormuş. | Open Subtitles | السيد سمرز يشهد حاليا في صراع حضانة بين مايكل جانيزكو و أندريا رايت |
Hayır, senin sadece kız kardeşimi korumaya çalıştığın yönünde ifade verebilir. | Open Subtitles | لا , يٌمكنه أن يشهد أنكَ كٌنتَ فقط تٌحاول حماية شقيقتي |
Arkasında aleyhine ifade verebilecek bir tanık bırakmazsa kaçması çok daha kolay olur. | Open Subtitles | وسيكون من الأسهل له أن يتخلص من أي شاهد يمكنه أن يشهد ضده. |
Bu adam mahkemenizde ifade verecek. Kamuya açık bir mahkemede. | Open Subtitles | هذا الرجل سوف يشهد في محاكمتك محاكمة علنية |
Yarın şahitlik yaptıktan sonra sana teslim etmekten mutluluk duyacağım. | Open Subtitles | سأكون مسروراً لتركه لديك بعد أن يشهد غداً |
Tarih, bu bölgede kan ve kılıçla yönetilen... pek çok hanedanlığa şahit olmuştur. | Open Subtitles | يشهد التاريخ أن هذه الأرض حكمت بسفك الدم لعهود متتاليه |
Dünya ne hâle geldi? Kaçakçılar, kralların onuruna kefil oluyorlar? | Open Subtitles | مالذي سيؤول له العالم عندما يشهد المهربين على ولاء الملوك |
Kaldır o kıçını ve benimle birlikte yürü, hemen şimdi, yoksa Allah şahidim olsun, seni bugün postalar gönderir, filmi de sensiz bitiririm. | Open Subtitles | انهض من مكانك ورافقني فوراً وإلا والرب يشهد عليّ سأفصلك اليوم وأنهي الفيلم بدونك |
Kimse görmemiş ama hâli perişandı. | Open Subtitles | لم يشهد أحد على ما حدث لكنها كانت مضطربة للغاية |
Birkaç yıl içinde insanoğlunun hiç görmediği meyveleri yetiştirmiş olacağız. | Open Subtitles | في خلال سنوات قليلة سنقدم للعالم فواكه لم يشهد لها مثيلاً |
Tanrı şahidimdir, Onun içtiğini asla görmedim. | Open Subtitles | يشهد الله.. انا لم ار جاكسن يشرب ابدا |
Buraya Tanrıların ve kullarının huzurunda ihanetimi itiraf etmeye geldim. | Open Subtitles | أتيت أمامكم لأعترف بخيانتي يشهد علي الآلهة والناس |
Uçuşun olduğunu doğrulayacak biri olmalı. Bir havaalanı personeli? Birisi? | Open Subtitles | يجب أن يكون هناك من يشهد على الرحلة أحد أعضاء الطاقم، أي شخص |
Nöbetçi dediğimi doğrulayacaktır. | Open Subtitles | الحارس بإمكانه أن يشهد على ذلك |