Ne oldu, Canını sıkan bir şey mi var? | Open Subtitles | لم أطلب منك ان تهتم بتربيتى ما خطبك,أهناك ما يضايقك ؟ |
Bak, Teal'c, Canını sıkan bir şey var. Bu yaralanmanın öncesinden beri var olan bir şey. | Open Subtitles | هناك ما يضايقك، شيئ كان يضايقك قبل الإصابة |
Adamım, bu seni rahatsız etmesin. Bu uzun zaman önceydi. | Open Subtitles | يارجل, لا تجعل هذا يضايقك لقد كان منذ وقت طويل |
İşe geç kalmaktan nefret edersin. Bu seni rahatsız edecek. | Open Subtitles | انتِ تكرهين التأخر عن العمل لابد من ان هذا يضايقك |
İki dakika önce beni öperken bu senin için sorun değildi ama. | Open Subtitles | حسناً، لم يكن ذلك يضايقك قبل دقيقتين عندما كنت تقبيلنني |
Dur bir dakika, doğru mu anlamışım, aşağılayıcı bir şekilde canına okunmasının manşetlere çıkması seni hiç mi rahatsız etmiyor? | Open Subtitles | انتظر دقيقة, دعني أرى إذا ما كنت أفهم هذا وجودك في الصفحة الأولى حول إذلالك وتعرضك للضرب لا يضايقك مطلقا؟ |
İkinci kısmı aslında sizi rahatsız ediyor, değil mi? | Open Subtitles | إنه الجزء الثانى الذى يضايقك حقاً , أليس كذلك؟ |
Bunların her biri Canını sıkan şeye çare bulmak için yaratılmış. | Open Subtitles | أيّ واحد منها حتما سيجعلك تشعر بالتحسّن بشأن ما يضايقك |
Sen benim dostumsun. Canını sıkan şeyi öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أسمعني ، أنت صديقي ، وأريد أن أعلم ما يضايقك |
Canını sıkan bir şey varsa her daim omzumda ağlayabilirsin. Ya da vücudumun diğer kısımlarında. | Open Subtitles | أوتعلمين، إن كان ثمة ما يضايقك لديكِ كتفي على الدوام لتبكين عليه، أو أي جزء اَخر |
Canını sıkan bir şey olursa babanla konuş tamam mı? | Open Subtitles | تحدثي مع أبيكِ إن كان هناك شيء يضايقك |
- Yine böyle bir şey yaparsa ve bu sefer birine bir şey olursa, engelleyebilecekken engellememişsen seni rahatsız etmez mi? | Open Subtitles | وهو سيفعل شيئاَ كهذا ثانيةَ هذه المرة قد يتأذى أحد الفرق هذه المرة تستطيع إيقافه ولم تفعل وهذا لا يضايقك ؟ |
Bilgi Edinme Teşkilatı'nda yaptıklarınız seni rahatsız etmiyor mu? | Open Subtitles | ألا يضايقك نوع العمل الذي تقوم به في استخلاص المعلومات. ؟ |
Herkesin senin bir pirana balığı olduğunu düşünmesi seni rahatsız etmiyor mu? | Open Subtitles | يعمل هو لا يضايقك ذلك كل شخص يعتقد بأنك هل بيرانا؟ |
Sana çağrı bırakabileceğimi söylemişti. sorun yoktur umarım. | Open Subtitles | وقال أنه عليّ الإتصال بك أتمنى أن هذا لن يضايقك |
Eğer sorun yoksa öbür tarafa dönmeye hazırım. | Open Subtitles | اعتقد انني جاهز كي انقلب ان كان ذلك لا يضايقك |
Hadi ama, herşeyin bu kadar kolay olması seni hiç rahatsız etmiyor mu? | Open Subtitles | أعني ، بربّك ألا يضايقك حصول كل ذلك بهذه السهولة ؟ |
Bilemem, sanırım onu neşeli görmek seni rahatsız ediyor. | Open Subtitles | لا أعرف، أعتقد أنه يضايقك رؤيته سعيد ومغرماً للغاية |
seni rahatsız eden o çocuk, son atışını yaptı. | Open Subtitles | الشاب الذي كان يضايقك باستمرار , أصبح خارج اللعبة |
Bir sıkıntın var mı? | Open Subtitles | أهناك ما يضايقك بها؟ |
Buranın ilk GZK cinayetinin işlendiği yer olması, sizi rahatsız etmedi mi? | Open Subtitles | اذا لم يضايقك انه كان فيه اول جريمة قتل لقاتل الاجراس الفضيه؟ |
Hayır, bekle. Sen sorunun ne olduğunu söylemeden gitmiyoruz. Canın sıkkın olduğunda anlıyorum. | Open Subtitles | مهلاً، ليس قبل أنْ تخبريني بما يجري فأنا أعرف أنّ هناك ما يضايقك |
Ölümcül bir virüs salacak olmamız seni rahatsız eder mi? | Open Subtitles | هل يضايقك أنك ستطلق فيروس مميت؟ |
Pekala, yaşamaya devam etmem canını sıkmıyor mu? | Open Subtitles | هل يضايقك بقائي على قيد الحياة ؟ |
Esas kilitli kutuların hepsi dolu ama eğer sakıncası yoksa, arka tarafta pek kullanılmayan eski kutular var. | Open Subtitles | صناديق إقفالي جميعها ممتلئة .. وإن لم يضايقك فلدينا المزيد في الخلف هنا لم نعد نقود باستعمالهم |