Bunun benim bakmam gereken bir olay olduğunu biliyor. Bu sadece an meselesi. | Open Subtitles | يعرف أنه عليّ تولي هذا النوع من القضايا,إنها مسألة وقت |
Filmi bitirmek istemiyor, çünkü bunun son çalışması olduğunu biliyor. | Open Subtitles | أنه لا يريد أن ينهي هذا الفيلم لأنه يعرف أنه فيلمه الأخير |
Babamı tanıyanlar bilir ki, onun tek bir sorunu vardı kabızlık. | Open Subtitles | ومن يعرف والدي ,يعرف أنه كان يعاني من مشكلة واحدة: الإمساك |
biliyoruz ki partiye izinsizce girdi ve Penny onu burada istemiyor. | Open Subtitles | كلانا يعرف أنه اقتحم الحفلة و أن بيني لا تريده هنا |
Ve aynı zamanda şunu da biliyor ki kendisiyle karşılaştığınızda tetiği çekmek size zor gelecek. | Open Subtitles | و هو أيضا يعرف أنه من الصعب عليكم الضغط على الزناد اذا ما رأيتموه |
Bu sorumluluktan kaçmaktır. Çocuk sevildiğini bilmek istiyor. | Open Subtitles | ذلك تَهَرُّب ، الولد بحاجة أن يعرف أنه محبوب |
Aklını kaybetmekte olduğunu biliyor, acısını derinlerde hissediyor ama son bir kez tutunuyor. | Open Subtitles | وهو يعرف أنه يفقد عقله. أن يستبد به بل أنه يتمسك، في المرة الأخيرة. |
Yine de, onu öldüremez. Herkes onun gözetiminde olduğunu biliyor. | Open Subtitles | ، مع هذا ، لا يمكنه أن يقتلها . الجميع يعرف أنه أخرجها بكفالته |
Ya haklıyım ve o sorunun ne olduğunu biliyor ve bunu kabul edemeyecek kadar inatçı. | Open Subtitles | إما أن أكون على صواب و هو يعرف أنه خطأ و لكنه عنيد جداً لكي يعترف |
Sör Eustace artık işaretlenmiş bir adam olduğunu biliyor. Korktuğu şey cinayetten de fazlası. | Open Subtitles | إنه يعرف أنه رجل مشهور ثمة شيء يخشاه أكثر من القتل |
Etrafındaki insanlar ölüyor. Nedenini bilmese de tehlikede olduğunu biliyor. | Open Subtitles | الناس يموتون من حوله لا يعرف السبب، لكنه يعرف أنه في خطر |
Sör Eustace artık işaretlenmiş bir adam olduğunu biliyor. Korktuğu şey cinayetten de fazlası. | Open Subtitles | إنه يعرف أنه رجل مشهور ثمة شيء يخشاه أكثر من القتل |
Ama kazansam da, kaybetsem de bilir ki bu benim gemimdir. Anladın mı? | Open Subtitles | لكنه يعرف أنه في جميع الحالات، هذه سفينتي، مفهوم؟ |
Beni tanıyan herkes bilir ki, birilerine yanlışlarını söylemekten asla çekinmem. | Open Subtitles | الآن , اي شخص يعرفني .. يعرف أنه ليس لدي أي مشكلة في اخبار شخص ما أنه مخطيء |
Ama ikimizde biliyoruz ki, bu sadece, yüksek seviyedeki uzaksal sebebin zıtlılığından kaynaklanıyor. | Open Subtitles | لكن كلانا يعرف أنه موجود فقط في المستويات العليا للأسباب الحقيقية المنافية للعقل |
Danny biliyor ki, mahkemeye çıkarsak, bütün suçlamaları öne sürmek zorunda kalırım. | Open Subtitles | يعرف أنه إن ذهبنا للمحاكمة سأضطر للعب بكل ما لدي |
İnsan, sonunun geldiğini görünce... yaşamının bir amacı olduğunu bilmek istiyor. | Open Subtitles | عندما يرى الرجل نهايته، يريد أن يعرف أنه كان هناك هدف من حياته |
Ya onu kullanmaya hazırlanıyor ya da onda olduğundan haberi yok. | Open Subtitles | أهو يستعد لعمل شئ به أو أنه لا يعرف أنه لديه |
Yavru daha önce bir tilki görmedi ama büyük tehlikede olduğunun farkında. | Open Subtitles | لم يرى الصغير ثعلبا من قبل ولكنه يعرف أنه في خطر حقيقي |
Herkes orada karmaşık sinyal kutuları ve kavşaklar olduğunu biliyordu ama hiç kimse tam olarak nasıl çalıştıklarını bilmiyordu. | Open Subtitles | الجميع كان يعرف أنه هناك مراكز إشارات و توصيلات معقدة بالأعلي هنا لكن لم يعرف أحد كيف تعمل |
New York'ta onun dışında herkes senin yaptığını biliyormuş meğer. | Open Subtitles | وتبيّن بأن جميع من في نيويورك يتوقّعون منه بان يعرف أنه أنت |
Söylesene Danny Rayburn gibi, peşinde birisi olduğunu bilen bir adam nasıl olur da burada öylece silahsız bekler? | Open Subtitles | أخبرني شيئاً، كيف يمكن لرجل مثل (داني رايبرن) وهو يعرف أنه ثمة من يطارده أن ينتظر هنا بمفرده أعزل؟ |
MR çektirdi fakat bunun sebebinin bu olmadığını biliyor. | Open Subtitles | قام بتصوير بالرنين المغناطيسي يعرف أنه ليس ذلك |