"يعرف أنه" - Translation from Arabic to Turkish

    • olduğunu biliyor
        
    • bilir ki
        
    • biliyoruz ki
        
    • biliyor ki
        
    • bilmek
        
    • haberi
        
    • farkında
        
    • bilmiyordu
        
    • biliyormuş
        
    • olduğunu bilen
        
    • olmadığını biliyor
        
    • olduğunu biliyordu
        
    Bunun benim bakmam gereken bir olay olduğunu biliyor. Bu sadece an meselesi. Open Subtitles يعرف أنه عليّ تولي هذا النوع من القضايا,إنها مسألة وقت
    Filmi bitirmek istemiyor, çünkü bunun son çalışması olduğunu biliyor. Open Subtitles أنه لا يريد أن ينهي هذا الفيلم لأنه يعرف أنه فيلمه الأخير
    Babamı tanıyanlar bilir ki, onun tek bir sorunu vardı kabızlık. Open Subtitles ومن يعرف والدي ,يعرف أنه كان يعاني من مشكلة واحدة: الإمساك
    biliyoruz ki partiye izinsizce girdi ve Penny onu burada istemiyor. Open Subtitles كلانا يعرف أنه اقتحم الحفلة و أن بيني لا تريده هنا
    Ve aynı zamanda şunu da biliyor ki kendisiyle karşılaştığınızda tetiği çekmek size zor gelecek. Open Subtitles و هو أيضا يعرف أنه من الصعب عليكم الضغط على الزناد اذا ما رأيتموه
    Bu sorumluluktan kaçmaktır. Çocuk sevildiğini bilmek istiyor. Open Subtitles ذلك تَهَرُّب ، الولد بحاجة أن يعرف أنه محبوب
    Aklını kaybetmekte olduğunu biliyor, acısını derinlerde hissediyor ama son bir kez tutunuyor. Open Subtitles وهو يعرف أنه يفقد عقله. أن يستبد به بل أنه يتمسك، في المرة الأخيرة.
    Yine de, onu öldüremez. Herkes onun gözetiminde olduğunu biliyor. Open Subtitles ، مع هذا ، لا يمكنه أن يقتلها . الجميع يعرف أنه أخرجها بكفالته
    Ya haklıyım ve o sorunun ne olduğunu biliyor ve bunu kabul edemeyecek kadar inatçı. Open Subtitles إما أن أكون على صواب و هو يعرف أنه خطأ و لكنه عنيد جداً لكي يعترف
    Sör Eustace artık işaretlenmiş bir adam olduğunu biliyor. Korktuğu şey cinayetten de fazlası. Open Subtitles إنه يعرف أنه رجل مشهور ثمة شيء يخشاه أكثر من القتل
    Etrafındaki insanlar ölüyor. Nedenini bilmese de tehlikede olduğunu biliyor. Open Subtitles الناس يموتون من حوله لا يعرف السبب، لكنه يعرف أنه في خطر
    Sör Eustace artık işaretlenmiş bir adam olduğunu biliyor. Korktuğu şey cinayetten de fazlası. Open Subtitles إنه يعرف أنه رجل مشهور ثمة شيء يخشاه أكثر من القتل
    Ama kazansam da, kaybetsem de bilir ki bu benim gemimdir. Anladın mı? Open Subtitles لكنه يعرف أنه في جميع الحالات، هذه سفينتي، مفهوم؟
    Beni tanıyan herkes bilir ki, birilerine yanlışlarını söylemekten asla çekinmem. Open Subtitles الآن , اي شخص يعرفني .. يعرف أنه ليس لدي أي مشكلة في اخبار شخص ما أنه مخطيء
    Ama ikimizde biliyoruz ki, bu sadece, yüksek seviyedeki uzaksal sebebin zıtlılığından kaynaklanıyor. Open Subtitles لكن كلانا يعرف أنه موجود فقط في المستويات العليا للأسباب الحقيقية المنافية للعقل
    Danny biliyor ki, mahkemeye çıkarsak, bütün suçlamaları öne sürmek zorunda kalırım. Open Subtitles يعرف أنه إن ذهبنا للمحاكمة سأضطر للعب بكل ما لدي
    İnsan, sonunun geldiğini görünce... yaşamının bir amacı olduğunu bilmek istiyor. Open Subtitles عندما يرى الرجل نهايته، يريد أن يعرف أنه كان هناك هدف من حياته
    Ya onu kullanmaya hazırlanıyor ya da onda olduğundan haberi yok. Open Subtitles أهو يستعد لعمل شئ به أو أنه لا يعرف أنه لديه
    Yavru daha önce bir tilki görmedi ama büyük tehlikede olduğunun farkında. Open Subtitles لم يرى الصغير ثعلبا من قبل ولكنه يعرف أنه في خطر حقيقي
    Herkes orada karmaşık sinyal kutuları ve kavşaklar olduğunu biliyordu ama hiç kimse tam olarak nasıl çalıştıklarını bilmiyordu. Open Subtitles الجميع كان يعرف أنه هناك مراكز إشارات و توصيلات معقدة بالأعلي هنا لكن لم يعرف أحد كيف تعمل
    New York'ta onun dışında herkes senin yaptığını biliyormuş meğer. Open Subtitles وتبيّن بأن جميع من في نيويورك يتوقّعون منه بان يعرف أنه أنت
    Söylesene Danny Rayburn gibi, peşinde birisi olduğunu bilen bir adam nasıl olur da burada öylece silahsız bekler? Open Subtitles أخبرني شيئاً، كيف يمكن لرجل مثل (داني رايبرن) وهو يعرف أنه ثمة من يطارده أن ينتظر هنا بمفرده أعزل؟
    MR çektirdi fakat bunun sebebinin bu olmadığını biliyor. Open Subtitles قام بتصوير بالرنين المغناطيسي يعرف أنه ليس ذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more