| Kuş anatomisi ve patolojisi hakkında yaşayan herkesten daha çok şey biliyor. | Open Subtitles | يعرف الكثير عن علم التشريح وعلم أمراض الطيور أكثر من أيّ رجل على قيد الحياة |
| Füzeyi gördü. çok şey biliyor ve onun ölmesini istiyorum. | Open Subtitles | لقد شاهد الاسلحة وهو يعرف الكثير اريده ميتا |
| Amerikalı çok şey biliyor. Yaşaması çok tehlikeli olur. - O, yok edilmeli. | Open Subtitles | الامريكي يعرف الكثير لذلك وجب علينا التخلص منه |
| Ona dokunamazlar. Çok fazla şey biliyor. Her şeyi biliyor. | Open Subtitles | ولا يمكن مسّه ، إنّه يعرف الكثير جداً إنّه يعرف كل شيء |
| Çorap ve tişört hakkında bu kadar çok şey bilen biriyle hiç tanışmamıştım. | Open Subtitles | لم أرى أبداً أي أحد يعرف الكثير حول الجوارب والفانيلات |
| Bu işte bir ortağa ihtiyaç var, ben de arkadaşıma Martineau barlar hakkında çok şey bilir dedim. | Open Subtitles | نعم العمل يحتاج الى شريك, سأقول لصديقي مارتينو يعرف الكثير عن الفترينات |
| "Artık adam çok şey biliyor ve daha çok şey yapabilir. | Open Subtitles | الآن الرجل يعرف الكثير و قادر على فعل الكثير |
| "Şimdi adam çok şey biliyor ve pek çok şey yapabilir... | Open Subtitles | الآن الرجل يعرف الكثير و قادر على فعل الكثير |
| Aslında tüm dünya hakkımda çok şey biliyor. | Open Subtitles | في الحقيقة، العالمُ كله يعرف الكثير عنّي |
| Bu dizideki partnerim. Porno hakkında çok şey biliyor. | Open Subtitles | تيكي شريكي في هذه السلسلة الجديدة أنها يعرف الكثير عن الأفلام الإباحية |
| Zaten bizi mahvedecek kadar çok şey biliyor. | Open Subtitles | إنه يعرف الكثير ممّا يستطيع استخدامه لتوريطنا |
| Evet, fotoğrafçılar ve yapımcılar hakkında çok şey biliyor. | Open Subtitles | أجل، إنه يعرف الكثير منالمصورينوالمنتجين،لذا .. |
| - Rachael bu vaiz James görünen o ki dönenlerle ilgili çok şey biliyor... | Open Subtitles | راشيل، وهذا هو واعظ جيمس. ويبدو أن يعرف الكثير عن إرجاعها. |
| çok şey biliyor anlaşılan. İzninizle. Dışişleri Bakanı geldi. | Open Subtitles | يبدو أنه يعرف الكثير اعذريني، جاءت وزيرة الخارجية |
| Şunun işini bitirelim, patron. çok şey biliyor. | Open Subtitles | سنقوم بالقضاء عليه انه يعرف الكثير |
| Düzüşmek hakkında o kadar çok şey biliyor ki! | Open Subtitles | إنه يعرف الكثير عن ممارسة الجنس |
| Çok fazla şey biliyor, belki de haddinden fazlasını biliyor. | Open Subtitles | إنه يعرف الكثير ربما أكثر من اللازم |
| Zavallı çocuk Çok fazla şey biliyor. | Open Subtitles | وولد فقير يعرف الكثير جدا. |
| Önemsiz şeyler hakkında bu kadar çok şey bilen bir adam ilk defa görüyorum. | Open Subtitles | لم ألتقِ رجلاً من قبل يعرف الكثير عن التفاهات |
| - Öyledir. Richie çok şey bilir. - Gördün mü? | Open Subtitles | نعم نعم , ريتشي يعرف الكثير من الاشياء |
| Ken, yetenekli bir aşçı ama yemek konusunda fazla bilgisi yok. | Open Subtitles | كين هو طباخ موهوب لكنه لا يعرف الكثير عن افكار الطعام |
| Younger, o tekniklerin hepsini bilir. | Open Subtitles | إنه سادي رخيص ينجر ) يعرف الكثير عن هذه التقنيات) |
| Tony birçok şey biliyor gibi görünüyor özellikle senin hakkında. | Open Subtitles | يبدوا أنه يعرف الكثير خاصةً عنك |
| Ama o akşam hakkında çok fazla şey biliyordu gazetede yazmayan şeyler. | Open Subtitles | ولكنّه كان يعرف الكثير عن تلك الليلة، أمور لم تكن في التقارير. |