| Kız bir saat sonra uçup gitmişti. Tanrı bilir neredeydi. | Open Subtitles | تصل لمكان لا يعلمه إلا الله بعد ساعة من القيادة |
| Benimki bir fahişeye aşık oldu ve tanrı bilir nereye kaçtı. | Open Subtitles | زوجي وقع في حب عاهرة و هرب إلى مكان يعلمه الرب |
| İnsanların gezegenimiz hakkında bildiği her şey güya söylenip paylaşılmıştı. | Open Subtitles | كل ما يعلمه البشر عن كوكبنا قيل أننا أُبلغنا به |
| Tek bildiği şey teklifi hangi şirketin yaptığını içeren bilgiyi ulaştırması gerektiği. | Open Subtitles | كل ما يعلمه انه سيوصل معلومات عن الشركه التى حصلت على العرض |
| Bize kendin hakkında kimsenin bilmediği bir şey söyler misin? | Open Subtitles | اذا هل يمكنك ان تخبرنا بشيء عنك لا يعلمه احد؟ |
| Ona baskı yaparsanız ve tekrar konuşursanız belki size bildiklerini anlatabilir. | Open Subtitles | الآن، إن ضغطتي عليه، وتحدثت إليه مجددا، ربما يخبركِ بما يعلمه. |
| Bütün etkinlik boyunca kankasıyla telsizden kim bilir neler konuşan dedektif söylüyor bunu. | Open Subtitles | التي قضت الحدث بكامله تتحدث مع رئيسها؟ عن ما لا يعلمه إلا الله |
| Ya tüm gün dışarıda oluyor kim bilir nerede, ya da hep uyuyor. | Open Subtitles | إما أن يخرج طوال اليوم إلى مكان لا يعلمه أحد أو ينام فحسب |
| ...sanat galerilerinde çalışmış. Şu anda babamla ne yaptığını Tanrı bilir. | Open Subtitles | والآن هي في الخارج تفعل ما لا يعلمه إلا الرب بأبي. |
| Kim bilir, onun bilmediği bir şey biliyor olabilirlerdi. | TED | على كل حال، قد يكونون على علم بشيء لم يعلمه هو. |
| 130 km. etrafındaki her şeyi bilir. | Open Subtitles | لا يوجد ما يحدث على بعد 50ميلا لا يعلمه فيصل |
| Birçok insanın bildiği ama bildiğini farketmediği şey dünyanın hali hazırda tamamen güneş enerjisiyle desteklendiği. | TED | والشيء الذي يعلمه الكثير من الناس ولا يدركونه هو أن العالم بأصله يستمد جلّ طاقته من الشمس. |
| Herkesin bildiği şeyleri tarafsızca sana anlattığıma göre kendi yorumunu yapabilirsin artık. | Open Subtitles | بما أني أخبرتك شيء الجميع يعلمه بالفعل . الوحيد الذي يعرف الحقيقة و التفاصيل هو أنت |
| Çünkü biz erkeklerin bildiği bir şey var ise o da seksin nasıl yapıldığıdır. | Open Subtitles | لأنه إن كان هناك شيء يعلمه الرجال مثلنا فهو كيفية ممارسة الجنس |
| Khan'ın muhtemel bir saldırıyla ilgili bildiklerini bulmak ulusal güvenlik meselesidir. | Open Subtitles | انها مسأله أمن قومى أن نكتشف ما يعلمه خان بشأن هجمه حيويه |
| Asıl sorun şu ki, ne kadar yaklaştığını, neler bildiğini bilmiyoruz. | Open Subtitles | المشكل الحقيقي, أننا لا نعلم مقدار قربه. أو مقدار ما يعلمه. |
| Bilim bize şairlerin zaten söylediklerini öğretiyor. | Open Subtitles | مدرسين العلوم علموا دائما ما يعلمه الشعراء |
| Ona suda taş sektirmeyi öğreten, iyi, kibar bir baba. | Open Subtitles | أب محترم .. يعلمه حتى طريقة رمي الأحجار في الماء |
| Karısına ve golf oynamayı öğrettiği küçük oğlunun yanına. | Open Subtitles | إلى زوجته وابنهما الصغير الذى يعلمه لعب الجولف |
| - Mahkemeyle bağlantıların vardı ama. Babam ne biliyordu? | Open Subtitles | مع تواصل في المحكمة إذاً، مالذي يعلمه أبي؟ |
| 19 yaşında güzelken yaptığı bir şey, çocuklarının bilmesini istemediği bir şey. | Open Subtitles | خطأ إقترفته حين كانت بـ19 وجميلة أمر لا تريد أن يعلمه أطفالها |
| Birlik, ona nasıl hayatta kalacağını öğretmek için bir sürü zaman ve para harcadı. | Open Subtitles | قضى الجيش الكثير من الوقت والمال يعلمه لكي يتمكن من النجاة. |
| Kahraman biIdiği her şeyin yanIış oIduğunu öğrenir.. | Open Subtitles | أنها اللحظه التى يعلم البطل فيها أن كل شئ يعلمه هو خطأ |
| Silahlar dağıtıldıktan sonra, Bauer ya da başkası ne bilirse bilsin. | Open Subtitles | متى ما نُشرت الأسلحة فلن يهم بعدها ما يعلمه (باور) أو أي شخصٍ اَخر |