Ben Bayılmadan hemen önce bayıldığını gördüm. Gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيتك يغمى عليك قبل ان يغمي عليّ لقد رأيت هذا |
Bayılmadan önce kelepçenin anahtarını arabada gördüm. | Open Subtitles | قبل أنّ يغمى عليّ. رأيت مفتاح الأصفاد في السيارة. |
Babamı bayılana kadar içerken izlerdim ve asla öyle olmayacağıma yemin etmiştim. | Open Subtitles | لقد رأيت أبي و هو يشرب الى أن يغمى عليه , وأقسمت على ألا أصبح مثله |
Ya kusacağım, ya bayılacağım, ya da ikisi birden olacak! | Open Subtitles | اعتقد انني سوف اتقيأ او يغمى علي او كلاهما معا |
Jimmy MacElroy. Anlının akıyla yaptığı bu dönüşle birlikte seyirci Kendinden geçti. | Open Subtitles | جيمي ماكيلروي يغمى على الحشود عندما يظهر |
Sonrasında ise tam olarak yedi buçuk dakika sonra da iki tane daha getir, sonra da içimizden birinin sızana kadar her beş dakikada bir iki tane daha. | Open Subtitles | و بعدها بسبع دقايق و نص بالظبط هتجبلنا كأسين كمان و اتنين كمان بعد كده كل خمس دقايق لحد ما واحد فينا يغمى على كسمه |
Hastaların üzerine bayılan hemşireler... Hiç hoş değil. | Open Subtitles | الممرضون يغمى عليهم بسبب حالة المريض هذا شيء غير محبب |
Bayılmak üzere olan bir tek ben miyim? | Open Subtitles | أأنا الوحيدة التي على وشك أن يغمى عليها؟ |
Alex'i dinlenme odasında bulduğumuzda Bayılmadan önce ne dediğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تذكرين ما قاله آليكس عندما وجدناه اول مرةٍ في غرفة الاستراحة قبل أن يغمى عليه؟ |
Bayılmadan önce en son söylediğinde buydu zaten. | Open Subtitles | كان ذلكَ ما قلته آخر مرة قبل أنْ يغمى عليكَ |
Doktor onun Bayılmadan önce nasıl göründüğünü sordu. Francis'in tedavisinde yardımcı olabilirmiş. | Open Subtitles | الحكماء لبثوا يسألوا كيف كان الملك قبل ان يغمى عليه |
En az üçünüz bayılana ya da kusana kadar hiçbir yere gitmiyorum! | Open Subtitles | حتى على الأقل ثلاثة منكم يغمى عليهم أو يتقيئون |
Ayda bir beraberce biri ağlayana veya bayılana kadar oyun oynarız. | Open Subtitles | نجتمع كل مرة فى الشهر ونلعب العاب حتى يبكى احدهم او يغمى عليه |
Pekâlâ, şimdi bir süre bayılacağım ama harika gidiyorsun. | Open Subtitles | أجل , أنا فقط سوف يغمى على لدقيقة لكنك , فعلت أفضل ما عندك |
Kendinden geçmeden önce ne kadar koşmuş? | Open Subtitles | كم هي المسافة التي يمكن أن يركضها قبل أن يغمى عليه؟ |
Gidip sızana kadar içmeye devam edeceğim ve umarım uyandığımda bütün bunlar birer kabus olarak kalır. | Open Subtitles | سوف أحتسي المزيد من الشراب حتى يغمى علي آمل أن أستيقظ، ويكون كل هذا مجرد كابوس لعين |
Sen, azıcık kan görünce bayılan yetişkin bir adam. | Open Subtitles | و انت رجل ناضج يغمى عليك عند رؤية القليل من الدماء |
Gerçekten Bayılmak üzereyim, tam bir salaksın. | Open Subtitles | بجدية كاد يغمى علي في, يا لكَ من مغفل |
Koşarken bayılıp düşen bir adamın, en azından bir kırığı olmasını beklersin. | Open Subtitles | , عندما يغمى على شاب بينما يركض على الأقل اكسر شيئاً |
Dikkat et, büyük kafandan küçük olana giden kan yüzünden bayılma. | Open Subtitles | حاذر من أن يغمى عليك بسبب تسارع الدم من رأسك الكبير إلى رأسك الصغير |
bayılmadım falan, sadece önceki gece uyumamıştım. Ama işe yaradı. | Open Subtitles | لم يغمى عليّ و لكنني لم أغفوا في ذلك اليوم |
Bayıldığında annenin verdiği tavırlardan hoşlandın mı? | Open Subtitles | هل تحبين ان تحصلي على انتباه أمك عندما يغمى عليك؟ |
Ona bir şeyler vermemi ister misin o zaman bayılmaz? | Open Subtitles | تريد من أن اعطيها شيئاً بحيث أن لا يغمى عليها؟ |
Sakın bayılayım deme. Konuşman için tamamen ayık olman lazım. | Open Subtitles | لا يغمى عليك , يجب ان تكون مستيقظا لكى نتحدث |
Ama ne zaman gerçekleri hatırlamaya çalışsa gerçeğin şokuyla bayılıyor. | Open Subtitles | ولكن في كل مرة يحاول تصحيح ذكرياته يغمى عليه من الصدمة للحقيقة. |