İşte uğraştığımız zihniyet bu ve eleştirmek bunu değiştirmez. | TED | وتلك هي العقلية التي نتعامل معها، والنقد ليس بوسعه أن يغير من ذلك. |
Fikilerinizi değiştirmez ama aklınızı başınızdan alır. | TED | تعلمها لن يغير من مفاهيمك، ولا محالة تعلمها يفتح الآفاق، |
Arada istisnalar olması bu gerçeği aslında değiştirmez. | TED | ووجود بعض الاستثناءات لا يغير من تلك الحقيقة على الاطلاق |
Ama bu evlilik, benim hayat tarzımı çok da değiştirmeyecek. | Open Subtitles | لكن تعلمَين، هذا الزواج لن يغير من أسلوب حياتي الحاليّ |
Eğer istiyorsan beni öldür ama bu olanları değiştirmeyecek. | Open Subtitles | يمكنك قتلي لكن ذلك لن يغير من كونها قد رحلت |
Öyleyim ama bu senin ödlek olduğun gerçeğini değiştirmiyor, Harry. | Open Subtitles | انا كذلك , لكن هذا لا يغير من حقيقه انك اصفر , هارى |
Ama bu bize 600 bin dolar borcun olduğu gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | لكن هذا لا يغير من حقيقة أنك مدين لنا بستمائة ألف دولار |
Bunlar, suçlunun kefaletsiz tutukluluk durumunu değiştirmez. | Open Subtitles | وهذا لا يغير من واقع انه محتجز بدون بكفالة في انتظار توجيه الاتهام |
Bu orada birşey olduğu gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | هذا لم يغير من الواقع ولكن يوجد هناك شيئا ما |
Bu hiçbir şeyi değiştirmez, ...o asla bensiz olamazdı. | Open Subtitles | لا يغير من حقيقة أن كل شيء كان، أنا لن يكون من دون لي. |
Ama hayatımın sonuna kadar bununla yaşamam gerektiği gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | هذا لا يغير من حقيقة أني مضطر للعيش مع هذا الذنب.. |
Bu adamın kafası karışmış olabilir ama bu 4 masum insanı öldürdüğü gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | قد يكون هذا الرجل مشوشا ولكن ذلك لا يغير من حقيقة انه قتل 4 اشخاص ابرياء |
Ama bu durum, onun seni mıhladığı gerçeğini değiştirmez, seni nonoş. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يغير من أنه سخر منك مثل ولد صغير أعمي شاذ |
Ama beni tahttan indirmeye çalıştığı gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | لكن هذا لا يغير من الحقيقة بأنّه تآمر على الأنقلاب ضدي. |
Hayır, değiştirmez Estetik ameliyat değildi. | Open Subtitles | كلاّ، لا يغير من شئ لم تكن عملية تجميلية |
Ama bu, benim yarışı bitireceğim gerçeğini değiştirmeyecek. | Open Subtitles | لكن ذلك لن يغير من حقيقة أني سأكمل هذا السباق. |
Klausener'ı bulmak hiçbir şeyi değiştirmeyecek. | Open Subtitles | حتـى لو عثرتي على كلاوس لن يغير من الأمر شـيء |
Sevdiğim, yatağıma aldığım kişiyi değiştirmeyecek. | Open Subtitles | هذا لا يغير من أحب أو من اريد ان أصتحبها إلي السرير |
Ama bu, onun senin optiğini diktirip, kör bir topaç oğlana çevirdiği gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يغير من أنه سخر منك مثل ولد صغير أعمي شاذ أليس كذلك؟ |
Ama bu onu bulmamız gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | لكن ذلك لا يغير من حقيقة اننا ما نزال بحاجة لنجده |
- Bu, hastane içi ilaç alışverişindeki gözetim zincirini çiğnediğin gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | -وهذا لا يغير من الحقيقة شيء أنك كسرت قانون الحصانة للصيدلية الداخلية |