İmkânsız gibi görünüyor, daha önce bunu kimse yapmadı, bunu gören ilk izleyici kitlesi sizlersiniz. | TED | تبدو مهمةً مستحيلة حيث لم يقم بها أحد من قبل، أنتم أول جمهور عام ترون هذا. |
dedi. Tabii ki, hiçbir şey olmadı. Kimse bir şey yapmadı. | TED | وحتماً لم يحدث شيء من هذا القبيل .. لم يقم اي احد باي شيء |
Madem o kadar harika bir plan neden Kadimler de yapmamış söylesene? | Open Subtitles | .. قل لي إذا كانت هذه هي خطة رائعة لماذا لم يقم الإنشنتس بذلك ؟ |
Tamam, yani kim söktüyse...filmi sökmeye çalıştıysa, her kareyi yok etmedi. | Open Subtitles | إذاً من حاول النزع لم يقم بتدمير الفيلم فيلم أسود وأبيض |
Hep iyi bir müşteri oldu. Gürültü yapmaz, kimseyi rahatsız etmez. | Open Subtitles | لطالما كان ضيفاً رائعاً لم يقم بأي إزعاج، لم يضايق أحداً |
Kimsenin yapmadığını yapmak için, isteğimizi ve cesaretimizi toplamalıyız. | TED | علينا السعي للحصول على الإرادة والشجاعة للقيام بما لم يقم به أحد من قبلنا. |
Şey, bu göstermektedir ki, hiçbir okuma yapmadı, fakat kahya uyku haplarını ve sütünü getirdiğinde onu okurken gördüğü konusunda kesin. | Open Subtitles | هذا يشير لأنه لم يقم بأي قراءة لكن كبير الخادم أكد تماماً أنه فعل حين أحضر له أقراص النوم والحليب |
Hayır. 6-7 yıldır bunu yapmadı. | Open Subtitles | كلا . لم يقم بفعل ذلك منذ ست أو سبع سنوات |
Esaslı bir inceleme yapmadı, sonuçları araştırmadı, bütün yaptığı kar tablosuna bakmak. | Open Subtitles | لم يقم بأى تحقيقات جادة أو قام بأبحاث مستمرة ربما ماعدا بيانات الربح |
O isteyerek yapmadı, kardeşi ona... sadece konuşmak istediklerini söyledi, öldüreceklerini bilmiyordu. | Open Subtitles | هو لم يقم بذلك عن قصد. لقد أخبره أخوه أنهم أرادوا التحدث معه فحسب لم يكن يعلم أنهم يريدون قتله |
Yaptığını söyledikleri korkunç şeyi, o yapmadı. | Open Subtitles | لم يقم به الامور الفضيعة التي يقولون انه فعلها |
- Sorgu yargıcı niye otopsi yapmadı? | Open Subtitles | ولماذا الطبيب لم يقم باجراء تقرير الوفاة |
Bu işi yapmamış birinin üzerine yıkmaya çalışarak zamanımızı boşa harcıyoruz. | Open Subtitles | نحن نهدر وقتنا بمحاولة بمحاولة تعليق هذه القضية على شخص لم يقم بذلك، لأجل ماذا |
Çiftçi kılığında ya da deriler içinde gelebilirim, derim ve şimdiye kadar kimse çiftçiyi tercih etmedi. | TED | يمكنك مشاهدتي كمزارع , او في ملابس جلدية, ولم يقم اي احد باختيار المزارع على الاطلاق |
Hiçbir şey satamamış olması, onu boktan bir ressam yapmaz. Sen öyle demiştin. | Open Subtitles | ليس لأنه لم يقم ببيع أي شيء أبدا فهذا يعني أنه كان رساما رديئا |
Rebecca onun yapmadığını söylüyor ama... polislere kolay bir vaka gibi gelmiş. | Open Subtitles | تقول ربيكا بأنه لم يقم بذلك لكن يبدو بأنّ الشرطة لديها قضية محكمة |
Eğer yapmazsa, sende beklersin. | Open Subtitles | وستشعر بالرضى عن نفسك أما إّلم يقم بشيئ ، فاجلس صامتا |
Ve ardından Pablo daha önce hiç yapmadığı bir şeyi yaptı. | Open Subtitles | ثم قام بابلو بشيء لم يقم به في حياته من قبل |
Yusef Salaam'ın sorgusunu annesi Sharonne yarıda kesti. O, polise yazılı ifade vermedi. | Open Subtitles | التحقيق مع يوسف سلام لم يكتمل بسبب مجيء امه شارون لم يقم يوسف بإعطاء الشرطة إفادة موقعة |
Süper model kızı terk edip ev hanımını mı seçiyor? | Open Subtitles | هو اختار مدبرة المنزل ولم يقم بي اختيارعارضة الازياء الحسناء |
Bırak yapsın işte, senin her sene mutfakta işlediğin savaş suçlarından daha kötü olamaz. | Open Subtitles | دعه يقم بذلك، لن يكون الأمر أسوأ من جريمة حرب تفعلها خلال السنوات الماضية في المطبخ، |
- Yani, cevap vermemiş olsaydı tüm planı işe yaramış olabilirdi. | Open Subtitles | أعني، ان خطته كلها كانت ستنجح لو لم يقم بذلك |
Ben de boşaldım, Sid. Daha önce kimse bunu yapmamıştı. | Open Subtitles | لقد جعلتني استمتع يا سيد، لم يقم احد احد بذلك من قبل |
Hayır. 300 yıldır o kapının eşiğinden kimse geçmedi. | Open Subtitles | لا، لم يقم أحد بتجاوز هذه العتبة منذ ثلاثمئة عام |