Charles Darwin bile, 1860'da Asa Gray'e yazdığı bir mektupta, tavus kuşu kuyruğu görmenin onu hasta ettiğini yazdı. | TED | حتى تشارلز داروين، في عام 1860 أرسل خطاباً إلى اسا جراي كتب فيه أن منظر ذيل الطاووس جعله يمرض. |
Ayrıca orası hasta olduğunda ya da arkadaşların hasta olduğunda gittiğin yerdir. | Open Subtitles | كلنا هكذا فهي المكان الذي نذهب إليه عندما نمرض أو يمرض أصدقاؤنا |
Sana bebeğinin hasta doğmaması için sadece birazcık şansın olduğunu söylemiyorum. | Open Subtitles | لم أكن أخبركِ أن هناك فرصة ما أن ابنكِ لن يمرض |
İki aydır bu adadayız ve bir kişi bile hastalanmadı. | Open Subtitles | نحن على هذه الجزيرة منذ شهرين و لم يمرض أحد |
Köpeği hastalanmadan önce o komik ihtiyar benim en iyi müşterimdi. | Open Subtitles | قبل أن يمرض كلبه، كان هذا المخمور أفضل زبائني. |
Eski babam öyleydi eskiden ama babam hastalandığında onu yakmak zorunda kaldılar. | Open Subtitles | اعتاد ابي ان يكون الاب لكن يتوجب علي حرق ابي عندما يمرض |
Bir organizma hasta olduğunda hastalıkla savaşması için antikorlar yaratır. | Open Subtitles | عندما يمرض أحد الأعضاء, يقوم بتطوير أجسام مضادة لذلك المرض. |
Eğer bir çocuk hastalanırsa, başka bir odaya koyarsınız ve kilitlersiniz ve diğer çocukların hasta olmadığından emin olursunuz. | TED | كما تعلمين، عندما يمرض طفل، تعزلينه في الغرفة الأخرى، وتغلقين عليه وتتأكدين أن لا يُصاب الأطفال الآخرون. |
Tek bildiğim, insanlar hasta olduğunda onları daha hasta ederek tedavi edemezsiniz. | Open Subtitles | ... كل ما أعرفه أنها حينما يمرض الناس لا تعالجهم بجعلهم يمرضون |
Bazen insanlar uzun süreliğine hasta olur veya yaralanırlarsa, Elijah gibi düşünceleri de yaralanır ve doğru olmayan bazı şeyleri düşünmeye başlarlar. | Open Subtitles | احيانا عندما يتأذى احد او يمرض لمدة طويلة مثل اليجا عقله يتأذى ايضا و يبدأ التفكير بافكارغريبة |
hasta olunca hayatını ve nasıl hatırlanacağını düşünürsün. | Open Subtitles | أتعلمين ؟ عندما يمرض الانسان فانه يقوم باستذكار حياته |
Ailesindeki başka kimse hasta değil. Ofisinde, gönüllü grubunda, çocukların sınıfında ve okul aile birliğinde. | Open Subtitles | لم يمرض أحد من عائلتها ولا بمكتبها، أو بجماعتها التطوعية |
Okulda hasta olan yok. Babası onu kampa götürdü. | Open Subtitles | لم يمرض غيره بالمدرسة أخذه والده للتخييم |
Kimsenin hasta olmadığını söyledin. Peki ya teslimatçılar, tamirciler? Bilemem. | Open Subtitles | قلت أنه لم يمرض أحد لكن ماذا عن عمال التوصيل، عامل التصليح؟ |
O gün 2,000 kişiye beşlik çaktı, ve bunun öncesinde ve sonradında ellerini yıkadı böylece hastalanmadı. Bu da izin alınmadan yapılmıştı, | TED | أعطى 2000 إشارة باليد ذلك اليوم، وغسل يديه قبلها وبعدها ولم يمرض. وقد تم القيام بذلك دون إذن، |
Geçen kış Gustl hastalanmadan önce kardeşimin, onun odasının penceresini açtığını ve bu yüzden öldüğünü görmüştüm. | Open Subtitles | في الشتاء الماضي قبل أن يمرض غوست حلمت أن أخي فتح النافذة |
Dün yapılan bütçe toplantısını kaçırdığım için üzgünüm efendim Albay hastalandığında nasıl olur bilirsiniz. | Open Subtitles | آسف على تفويت إجتماع الميزانية بالأمس يا سيدي لكنك تعرف كيف هي الأمور عندما يمرض العقيد |
Ancak hastalanır hastalanmaz bünyesindeki normal işleyiş aksadığında öteki dünyanın mümkün olabilirliğini düşünmeye başlar. | Open Subtitles | ولكن ما إن يمرض ما إن يختل النظام الأرضي والطبيعي في جسمه فتتجلى على الفور إمكانية رؤية عالم اخر |
Şunu alır mısın, çünkü küçük bebeğinin hastalanmasını istemem. | Open Subtitles | لماذا لا ترتدي هذا, لان لا اريد لطفلك الصغير ان يمرض |
hastalanmayan, geri kalanlarımız gibi yaralanmayan birisi? | Open Subtitles | شخص لا يمرض و لا يتأذى مثلنا نحن الباقين |
- Seninle oynayıp hastalanan ikinci Rus. - Hepsi hastalanıyor. | Open Subtitles | هذا هو الروسي الثاني الذي يمرض من اللعب معك نعم جميعهم سيصابون بالمرض |
O halde sürekli hastalanacak, sosyal hizmetlere haber vermelisin. | Open Subtitles | سيظل يمرض إذاً يجب أن تتصل بالخدمات الاجتماعية |
Şey, oldukça sağlıklı görünüyor. Ömrü boyunca hiç hastalanmamıştı. | Open Subtitles | حسنا ان صحته ممتازه لم يمرض يوما فى حياته |
Bu kadar hafif dozla hastalanması imkansız. | Open Subtitles | جرعة ضئيلة كهذه لا تجعله يمرض. |
Bay ve Bayan Forman'ın odasında hiç kimse hastalanamaz. Çok tatlı bir oda görüyorsun. | Open Subtitles | (لا أحد يمرض بغرفة الزوجان (فورمان إنها غرفة جميلة |
Hiç hastalanmamış, çok dakik. | Open Subtitles | لم يمرض يوماً و لم يتأخر يوماً |
İnsanlar artık hastalanmıyor mu? | Open Subtitles | ألا يمرض الناس بعد الآن؟ |