"يمكن الوثوق" - ترجمة من عربي إلى تركي

• güvenilir
• güvenilmez
• güvenemeyiz
• güven
• güvenilemez
• güvenilebilir
• güvenilmezler
• güvenmek mümkün
• hakim olabilecek
• güvenebilir miyiz
• güvenemeyeceğimizi
• güvenilebilecek

Affedersiniz, acaba sizde güvenilir bir atlas var mıdır diye soracaktım.
أهلا آنسه داشوود.. عذراً لكن هل لديك أطلس يمكن الوثوق به؟

Yakın zamanda, erkeklerin pek de güvenilir olmadıkları dikkatimi çekti.
لقد عرفت بالأونة الأخيرة أن الرجال لا يمكن الوثوق بهم

Ve politikacı olduğunu unutma. Politikacılara güvenilmez.
ولا تنس أنها سياسية والسياسيين لا يمكن الوثوق بهم

Müslümanlara göre ise, Yahudiler tümüyle hain olup güvenilmez kişilerdir. İkisi de yanlış.
وفى الجانب المسلم يقولون أنظروا هؤلاء هم اليهود الخونة الذين لا يمكن الوثوق بهم

Kazanan hepsini alıyor. Kimseye güvenemeyiz.
الفائز سيأخذ كل شيء، ولا يمكن الوثوق بأحد.

Gerçek şu ki, belki de güven olmayan kişi bendim.
ولكن الحقيقة كانت أنني أنا الذى لا يمكن الوثوق فيه

En önemli şey kime güvenip, kime güvenemeyeceğini bilmektir ve bu adama güvenilemez.
أهم شيء أن تعرف من يستحق ثقتك ومن لا يستحقها، وهذا الرجل لا يمكن الوثوق به

Tayland restoranı var herhalde. Genelde yemekleri güvenilir. Böyle bir muhitte bile.
أعتقد أنه يوجد مكان تايلندي، يمكن الوثوق به حتى بمكان مثل هذا

Pek güvenilir mahluklar değiller.
ليسا من أكثر المخلوقات الذين يمكن الوثوق بهم

Sorun şu ki, çoğu zaman içki ve uyuşturucu yüzünden yarı deli oluyorlar o yüzden onların algıladıkları pek güvenilir olmuyor.
المشكلة أن أغلبهم يجن بإدمان الكحول و المخدرات لذا فإن ما يرونه لا يمكن الوثوق به

Ancak aileden birine güvenilir madem ben aileden biriyim.
أفراد العائلة هم فقط من يمكن الوثوق بهم أنا من العائلة

O da bunu söylüyor ama ona güvenilmez.
بالتأكيد هذا ما قاله لكن لا يمكن الوثوق به

Şirketin sahibi olduğum için söylediklerim güvenilmez, değil mi?
أنا أمتلك الشركة لا يمكن الوثوق بي بالتأكيد، صحيح؟

Geceleyin evde turtalar varken Marshall'a güvenilmez.
لا يمكن الوثوق بمارشال في شقة مملوءة بالكعك

Anneme göre eğer bir erkek İkinci Dünya Savaşı'nı yaşamamışsa ona güvenilmez demektir.
أمي لديها نظرية أنه إذا لم يكن الرجل حياً في الحرب العالمية الثانية لا يمكن الوثوق به

Bize yardım etmek için artık Büyülüler'e güvenemeyiz.
المسحورات لا يمكن الوثوق بهم لمساعتنا بعد الآن

Şahitliğine ve ifadelerine güvenemeyiz.
هو غير مناسب كشاهد وإفادته لا يمكن الوثوق بها.

Gelecek sefer ben gideyim. O herife güven olmaz.
حسناً, عليّ الذهاب في المرة المقبلة لأنه لا يمكن الوثوق به

Hürmetlerimle, o kadına güvenilemez.
مع احترامي، تلك المرأة لا يمكن الوثوق بها

Kimseye güvenemeyiz, Bu dışarda çalışmamızın sebebi. Başkana güvenilebilir.
لا يمكن الوثوق بها لا يمكننا الوثوق بأي أحد، ولذلك نعمل خارجياً

Öngörülemez, tutarsızlar ve güvenilmezler.
ليس لديهم أي بصيرة لا شيء فيهم مستقر لا شيء يمكن الوثوق به

Zincire vurulmuş olsa bile, ona güvenmek mümkün değil.
حتى عندما يكون مسجنونا , فلا يمكن الوثوق به

Kendine hakim olabilecek insanlar istiyorum.
أريد أشخاصا يمكن الوثوق بهم أشخاص لا ينجرفون وراء انفعالاتهم

Ona güvenebilir miyiz ki?
هل هو الرجل الذي يمكن الوثوق بها؟

Sana güvenemeyeceğimizi söylediler, anlıyor musun?
لن أقول لك من هو لقد قالوا فقط أنك لا يمكن الوثوق بك

Görünüşe göre, itiraf ve rehberlik konusunda tek güvenilebilecek insanlar, yerel haber kanalınızdakiler.
يبدو الآن أن الناس الذين يمكن الوثوق بهم فقط في الاعتراف والإرشاد