Konuşulacaklar bu odanın dışına çıkmayacak o halde, tamam mı? | Open Subtitles | ما سأقوله لا يخرج من هذه الغرفة ، حسناً ؟ |
Buranın kilitlenmesini istiyorum. Kimse içeri girmeyecek, kimse dışarı çıkmayacak. | Open Subtitles | أريد إغلاقاً تماماً لهذا المكان، لا أحد يدخل أو يخرج. |
Hayır, hayır, kaseti sana vermeyeceğiz, onu yok edeceğiz bu odadan dışarı çıkmayacak. | Open Subtitles | كلا , كلا لن نعطيك الشريط قد نتلفه لكنه لن يخرج من هنا |
Bu alandan dışarıya hiçbir şey çıkmayacak, ağır olun biraz! | Open Subtitles | لا يغادر شيء هذه المنطقة، حسناً ؟ تمهـّلوا في هذا |
Çünkü ben neler olduğunu anlayana kadar bu evden çıkmayacak. | Open Subtitles | لأنّه لن يغادر هذا المنزل حتى أعرف مالذي يجري حقّاً |
Haberimiz olmadan New York limanına hiçbir şey girip çıkmayacak. | Open Subtitles | لا شيء يدخل أو يخرج من ميناء نيويورك دون علمنا |
Yani bana söylediğin herşey gizli kalacak ve bu odadan asla çıkmayacak. | Open Subtitles | لذا، أي شيء تخبرني به سيكون سرّي ولن يخرج من هذه .الغرفة |
Gün batıp geçit kapanana kimse oradan çıkmayacak, sonra da kimse gidemeyecek. | Open Subtitles | لن يخرج أحد قبل المغيب حين تُغلق البوّابة وعندها لن يرحل أحد |
Bir gün yumuşak maddelerden kadın üretecek ve bir daha odasından çıkmayacak. | Open Subtitles | ذات يوم سيصنع امرأة من مواد لينة ولن يخرج من غرفته أبداً. |
Biliyorum ki, söyleyeceklerim bu odadan dışarı çıkmayacak. Varşova. | Open Subtitles | و أعلم أن ما سأقوله سيُدفن في هذا المكان و لن يخرج |
Ben söyleyene kadar kimse dışarı çıkmayacak, kimse içeri alınmayacak. Duydun mu? | Open Subtitles | لا يخرج أحد من هنا حتى أُخبركم هل تسمعني ؟ |
FBI gelene dek kimse girip çıkmayacak. | Open Subtitles | لا أحد يدخل او يخرج حتى يصل فريق التحقيق الاساسى |
Sen kayıtlı oyun diyaloglarından birini söylemeden çıkmayacak. | Open Subtitles | .لن يخرج منها حتى تخاطبه بجملة فعّالة من جمل اللعبة |
Bu küçük çocuk erkeklerin kulübelerini kuşatan kutsal tarlalardan hiç bir zaman dışarı çıkmayacak, ta ki kabul yolculuğuna başlayana kadar. | TED | هذا الصبي لن يغادر أبداً الحقول المقدسة التي تحيط بسكن الرجال دائماً حتى يبدأ رحلة مبادرته |
İkimizin arasında, demek. Bu odadan çıkmayacak. | Open Subtitles | يعنى أن الأمر سيكون بيننا فقط و لن يغادر هذه الحجرة |
Hiç kimse girmeyecek ya da çıkmayacak. En sonunda teslim olmaya zorlanacaklar. | Open Subtitles | لا أحد يدخل أو يغادر منها هذا سيجبرهم على الاستسلام |
Sorun yok, endişelenmeyin bir sorun çıkmayacak. | TED | كل شيء على ما يرام، لا تقلقوا. كل شيء سيكون على ما يرام. |
Kimse girmeyecek veya çıkmayacak! | Open Subtitles | أيها العريف أحضر جنودك ولا تسمح بدخول أو خروج أحد |
Bana geleceksin, yoksa onlar asla Mısır'dan çıkmayacak. | Open Subtitles | سوف تأتى لى أو أنهم لن يغادروا مصر أبدا |
Beni hatırladın mı? Avukatsız, bu dudaklardan bir kelime daha çıkmayacak. | Open Subtitles | لن تخرج كلمة واحدة من هذه الشفاه بدون محامٍ ، حسناً؟ |
Sorun çıkmayacak. Dikkat et, her şeyi yiyebilir. | Open Subtitles | ستكون على ما يرام ولكن كن حذراً لأنه سيأكل أى شىء |
Yarın görüşeceğiz ve sıkıntı çıkmayacak, eminim. | Open Subtitles | لقد اصبحنا بيوم جديد لكن سنكون على مايرام , انا واثق |
Yani bu akşam dışarıya çıkmayacak mısın? | Open Subtitles | إذن هذا يعني أنكِ لن تخرجي الليلة. |
Kan, ellerimden çıkmayacak. | Open Subtitles | لن تزول هذه البقع من يديّ |
Üç kez onayım alınmadan bir sayfa bile bu binadan dışarı çıkmayacak. | Open Subtitles | لن تغادر أي قطعة ورق هذا المبنى |
Sorun çıkmayacak. Gitmem gerek. | Open Subtitles | لن تكون هنالك مشكلة عليّ الذهاب |
Bu koşullara uyarsan bir sorun çıkmayacak. | Open Subtitles | المندوب الآن لا يُعارض إذا إنضممت إليه تحت تلك الشروط |
Sanırım haklıymışsın. Stefan'dan iş çıkmayacak. | Open Subtitles | يبدو أنّكَ مُحقٌّ، إنّه وإن جاز القول نهاية مسدودة. |
Ona sahip çıkmayacak. Arabamın anahtarları o ceketin içindeydi. | Open Subtitles | ـ إنه لم يذهب للمنزل و لن سيحتفظ بهِ ـ مفاتيح سيارتيّ في ذلك المعطف |