Birlikte çalışmaktan daha mutluluk verici bir şey var mı? | TED | ليس هناك من متعة أفضل من العمل معاً، أليس كذلك؟ |
Galiba bir grup hemşireyle çalışmaktan insanların gözünü korkutma konusunda yanlış fikre kapılmışsın. | Open Subtitles | أعتقد أن العمل حول العديد من الممرضات أعطاك إحساس خاطئ بقدرتك على التهديد |
İyi tarafından bakarsan, o dergide çalışmaktan nefret ediyordun zaten. | Open Subtitles | حسناً, أنظري للجانب المشرق لطالما كرهتِ العمل في تلك المجلة |
İnan bana hiçbir şey insanları güldürmeye çalışmaktan daha korkunç olamaz. | Open Subtitles | صدقيني، لا شيء أكثر رعباً من فشلك في محاولة لإضحاك الناس. |
Her şeyi kontrol etmeye çalışmaktan vazgeç ve bırak. Bırak! | Open Subtitles | توقف عن محاولة التحكم في كل شئ وأتركها تمضي فحسب |
Böyle iki büyük yeteneğin Sardunya'da beraber çalışmaktan zevk alacaklarına eminim, ve bu da Anglo-Sovyet işbirliğine yardımcı olacak. | Open Subtitles | أنا متأكد بأن اثنان مثل هذه المواهب ستستمتع بالعمل سويا في ساردنيا والتي ستجعل من التعاون الإنجليزي السوفييتي حقيقة |
Bir virüsle yavaşça ve açı çekerek ölmek seninle çalışmaktan daha iyidir. | Open Subtitles | و أن أموت ميتة بطيئة مؤلمة من التهاب فيروسي على العمل معك |
Deli fişek olmadığına çok seviniyorum. Öyle biriyle çalışmaktan nefret ederdim. | Open Subtitles | مسرورٌ جداً بأنّك لست متهوراً لأنّي أكره العمل مع شخص كذلك |
Senin şu saçma sapan zaman sınırın altında çalışmaktan çok sıkıldım. | Open Subtitles | ولقد سئمت من العمل تحت تهديد إنتهاء الموعد المُحدد للتسليم اللعين |
Bir hayale tutunmak, ömrüm boyunca bir lokantada çalışmaktan daha iyi sanırım. | Open Subtitles | استغراقي في الأحلام قد يكون خيراً من العمل في مطعم لبقية حياتي |
Biz Fransızların pazar sabahında çalışmaktan ne kadar hazzetmediğimizi bilirsin. | Open Subtitles | أنت تعلم أن القليل من الفرنسيين يودون العمل يوم الأحد |
Onlarla birlikte çalışmanın onlar için çalışmaktan farklı olduğunu anlamak zorundasın. | Open Subtitles | عليك أن تدرك حقيقة أن العمل معهم ليس مثل العمل لديهم |
Ve kendilerini, hayatları boyunca tanıdıkları insanlarla çalışmaktan, etraflarını sarmalayan yabancılara kanıtlamak zorunda buldular. | TED | وبدلا من العمل مع أشخاص يعرفونهم طيلة حياتهم، أصبح يتوجب عليهم الآن ان يثبتوا أانفسهم ضمن جمع من الغرباء. |
İnsanların bu alanlarda çalışmaktan başka seçeneğinin olmadığı ülkelerde insanlar bu riski alıyor ve çalışıyorlar. | TED | في دول حيث لا خيار للسكان سوى العمل في هذه الحقول، فهم ببساطة يعملون بها، ويخاطرون. |
Kendimi senin için değiştirmekten senin dünyana uymaya çalışmaktan senin kurallarınla oynamaktan vazgeçtim. | Open Subtitles | لقد اكتفيت من محاولة تغيير حياتي لأجلكِ محاولاً التأقلم في عالمكِ والتقيد بقوانينكِ |
Lütfen beni baştan çıkarmaya ve ilişkimi durdurmaya çalışmaktan vazgeçer misin? | Open Subtitles | هل يمكنك رجاءً الخروج من علاقتي و التوقف عن محاولة إغوائي؟ |
Geldim çünkü sürekli seni ofise geri çekmeye çalışmaktan sıkıldım. | Open Subtitles | أتيتُ لأنّي تعبتُ من محاولة إعادتكَ إلى المكتب طوالَ الوقت |
Fakat yine de, eğer bir üniversite öğrencisi iseniz ve paranız yoksa, inanın bana, bu cep telefonunuzu kullanmaya çalışmaktan çok daha iyi birşey. | TED | لكن مع ذلك، إذا كنت فتا جامعياً وليس لديك المال، صدقني، هذا أفضل من محاولة استخدام هاتفك النقال. |
İyice garipleşmeye başladı ama teşekkürler, bowling salonunda çalışmaktan keyif alıyorum. | Open Subtitles | الأمور تتلخص بسرعة، لكن شكراً أنا أتمتع بالعمل في نادي البولينق |
Her zaman ismimi hatırlamıyor... ama onunla çalışmaktan çok keyif alıyorum. | Open Subtitles | إنه لا يذكر دوما إسمى لكننى كنت دوما أستمتع بالعمل معه |
Eğer çalışmaktan bıktıysan benim moruğu, seni evlat edinmeye ikna edeceğimi düşün. | Open Subtitles | حسناً، إذا تعبت من الدراسة.. أخبرنى و سوف أجعلك تجتاز بواسطة والدى |
Yani ,özetlersek, şimdiki insanların ve nesli tükenmiş olanların genomlarını çalışmaktan ne öğrendik? | TED | ولكي الخص كل هذا اعتقد انه ما يمكن تعلمه من دراسة الجينوم للبشر اليوم وللفصائل المنقرضة |
Şirketi senin için kurtarmaya çalışmaktan başka bir şey yapmadım. | Open Subtitles | كل ما فعلته كان محاولتي انقاذ تلك الشركة من أجلك |
Bütün gece akıllı görünmeye çalışmaktan yorulmuş olmalı. | Open Subtitles | لابد أنها منهكة القوى من محاولتها أن تبدو مسلية طيلة الليلة |
çalışmaktan başka şey düşünmüyor. | Open Subtitles | أنها جادة جدا و تفكر بالدراسة فقط. |