Karanlık bir odada yaşlı bir adam pijamadaki altınları çalıyordu. | Open Subtitles | حلم عن رجل عجوز في غرفة مظلمة يسرق النيام أموالهم |
Belki kablo çalıyordu, buralarda en sevilen boş zaman aktivitelerinden biri. | Open Subtitles | ربّما كان يسرق أسلاك الكيبل، هواية أخرى مُفضّلة في هذا الحي. |
Sahip, yemin ederim beyaz bir adam burada yemek çalıyordu. | Open Subtitles | سيدي ، أقسم أنه كان هناك فتى أبيض البشرة هنا يسرق |
Adam bugün beni görmeye geldiğinde, onun en çok parçalarından birini çalıyordu. | Open Subtitles | عندما أتى أدم لكي يراني اليوم كان يعزف إحدى معزوفاته الأكثر صعوبة |
İnsanlar bir şeyler çalabileceğini sanmıyordu, ama çalıyordu. | Open Subtitles | كان الناس يفترضون بأنها لن تسرق أية ممتلكات ثمينة, لكنها بالطبع فعلت |
Yanlış olduğunu biliyorum ama sabah telefonun çalıyordu önemli olduğunu bildiğimden cevap verdim. | Open Subtitles | لم يكن علي فعل هذا, لكن هاتفك كان يرن هذا الصباح و كنت أعلم أن المكالمة مهمة لذا رديت على الهاتف |
10 gün önce topladığım fasulye çantalarını çalıyordu. | Open Subtitles | كان يسرق الفاصوليا التي حصدتها قبل عشرة أيام |
Adamı açgözlülüğü sömürdü. Herkesten çalıyordu. | Open Subtitles | أصبح الرجل مهووساً بالطمع إنه يسرق من أي أحد |
Ve o otuz yıldır bu gemide dünyanın casusluğunu yapıyor, ve onun ruhunu çalıyordu. | Open Subtitles | ولما يقرب من ثلاثون عاما كان يتلصص على العالم كان بامكانه أن يسرق روح وقلب العالم |
Ama bana vermek için çalıyordu. | Open Subtitles | كان يسرق واحدة فقط و كان ينوي إعادتها لي |
Sadece birini çalıyordu. Ama bana vermek için çalıyordu. | Open Subtitles | كان يسرق واحدة فقط و كان ينوي إعادتها لي |
Majesteleri unutmamalı ki, aynı zamanda sizden çalıyordu. | Open Subtitles | يجب على جلالتك ألا تنسى أنه كان يسرق منك |
Dur. Bir hizmetkar keman çalıyordu. Hangisiydi? | Open Subtitles | انتظر , واحد من خدمى يعزف على الكمان أليس كذلك؟ |
Şu Dale Turner, bir tanrı gibi çalıyordu. | Open Subtitles | حسناً , لقد كان ديل تيرنر بنفسه كان يعزف كالاله |
O öğleden sonrası radyoda hafif bir müzik çalıyordu. | Open Subtitles | في ذلك الوقت الراديو ،كان يعزف نغماته بهدوء. |
İnsanlar bir şeyler çalabileceğini sanmıyordu, ama çalıyordu. | Open Subtitles | كان الناس يفترضون بأنها لن تسرق أية ممتلكات ثمينة, لكنها بالطبع فعلت |
Kız neden tüm havuçları çalıyordu? | Open Subtitles | لماذا كانت تسرق هذه الفتاة كل هذا الجزر؟ |
Bazı cevapsız aramalar var. Yolda çalıyordu | Open Subtitles | لابدّ أن يكون عليه بعض النداءات كان يرن في الطّريق |
Telefonum çalıyordu, açtığımda ise | TED | كان يرن هاتفي أجبت علي الهاتف |
1961 yılında bando yeni başkan için çalıyordu. | Open Subtitles | في عام 1961 عزفت الفرق الموسيقي لرئيس جديد |
O piyano çalıyordu ve sen onu öptün, o zaman, seviştin. | Open Subtitles | كانت تعزف البيانو وأنت قبلتها , و بعدها مارست الجنس. |
Tamam, Toscanini, ...şef olmadan önce hangi müzik aletini çalıyordu? | Open Subtitles | حسناً ، توسكانيني قبل أن يصبح قائد موسيقي أي آلة كان يقوم بالعزف عليها؟ |
Buna rağmen kilisenin çanları çalıyordu ve bütün küçük dükkanlar kapalıydı ve meydanda hiç kimse yoktu. | Open Subtitles | حين رن جرس الكنيسة , و أغلقت المحلات التجارية ولم يكن احد موجود في الساحة هنا عرف |
Takitani sert geçen savaş yıllarında Şangay gece kulüplerinde trombonuyla neşeli şarkılar çalıyordu. | Open Subtitles | تاكيتاني تجاوز سنوات الحرب العنيفة بالعزف بشغف على الترومبون .بنادٍ ليلي في شانغهاي |
Ben giderken aynı yerde... aynı şeyi yapıyordu ve aynı şarkıyı çalıyordu. | Open Subtitles | عندما غادرت، كان في نفس المكان... يفعل نفس الشيء... ويعزف نفس اللحن |
O sayılar hala kafamda çalıyordu. | Open Subtitles | و أظن أن هذه الأرقام كانت برأسي، لذا فلعبت بهم، |
Konser sonrası radyoda şu şarkı çalıyordu. | Open Subtitles | بعد انتهاء الحفلة الموسيقية ، كانت تُعزف هذه الأغنية على المذياع |