ويكيبيديا

    "çelişki" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • تناقض
        
    • التناقض
        
    • تعارض
        
    • معضلة
        
    • تناقضات
        
    • تناقضاً
        
    • متناقضة
        
    • تضارب
        
    • تناقضًا
        
    • مفارقة
        
    • المفارقة
        
    İşte bu gördüğünüz deneyimleyen benlik ile anımsayan benlik arasındaki çelişki. TED الآن هذا هو تناقض مباشر بين نفسية التجربة ونفسية الذكرى.
    Bu çözülmesi gereken bir çelişki ... aktif göreve dönmeden önce Albay. Open Subtitles انه تناقض يحتاج الى حل قبل أن اصرح لك بالعودة الى عملك ايها العقيد
    Çavuş Oh'un itirafında bir çelişki vardı. Open Subtitles لقد كان هناك تناقض واضح في شهادة الرقيب أوه
    İlk çelişki, büyümenin geçmişi reddetmek ve ardından onu hemen geri talep etmekle ilgili olmasıdır. TED ان التناقض الاول الذي كان حينها .. هو ان الاشخاص آنذاك .. كان عليهم رفض الماضي ومن ثم توجب عليهم محاولة استعادته
    Askeri mantık, çelişki barındıran bir deyim. Open Subtitles المخابرات العسكرية ؟ هناك تعارض فى الامر
    Aramızda kalsın, onları hem lezzetli hem de şirin bulurum yani, burada bir, dediğiniz gibi, bir çelişki yaşıyorum. Open Subtitles ملحوظة لنفسي , وجدتهم لذيذين ورائعين لذلك أواجه معضلة
    Eğer bu ifade yanlışsa, bu da aynı ifadenin doğruluğunun kanıtlanabileceğini gösterirdi, yani ifade doğru olurdu ve bu da bir çelişki ortaya çıkarıyor. Open Subtitles إن كانت العبارة خاطئة، فيعني ذلك أن العبارة يمكن إثباتها، ما يقود أنها ستكون صحيحة، وهذا تناقض.
    Doğanın temelinde şaşırtıcı bir çelişki ortaya çıkardı. Open Subtitles لقد كشف عن تناقض مثير للصدمة في قلب الطبيعة
    Bu çok şaşırtıcı çünkü geçen dönem, ...dekanın listesine girmiştim, tuhaf bir çelişki. Open Subtitles وهو أمر مفزع جدا , لأنني في الفصل الدراسي الماضي وصلت الى قائمة العميد , لذا هناك تناقض كبير في الأمر
    Ama yinede en büyük çelişki hayatını iyiliğe adayıp aynı zamanda en çok sevdiğin kişiyi kandırman. Open Subtitles لكنّك أكبر تناقض موجود. تكرّس حياتك لفعل الخير وفي نفس الوقت تخدع من تحبهم كثيراً.
    Ayrıca envanter ve satış defterlerinizde bir çelişki olduğu gözüme çarptı. Open Subtitles حسنا ، ايضاً لاحظت تناقض غريب في مخزونك ودفتر مبيعاتك.
    Bu başka bir çelişki: Bilim ve sanat çoğunlukla uyuşmaz. Fakat bunları harmanlamak, onlara varlıklarıyla öğrendiklerini birleştirme fırsatı verebilir. Belki bir gün çelişkiler içindeki astronomlar arasına katılır, deneyimlerini kainatta tamamen yalnız olmadığımızı kesin olarak ortaya koymak için kullanırlar. TED وهاك تناقض آخر: العلم والفن لا يتواءمان إلا أن مزجهما قد يساعد هذه الفتيات على التعلق كلية بما تعلمن، وربما ينضمون فى يوم ما إلى مستوى الفلكييين المليئين بالتناقضات، ويستخدمون خلفياتهم ليثبتوا وعلى نحوٍ قاطع أننا لا نعيش وحدنا فى الكون.
    Aynı zamanda bu ülkede rasyonellikte de bir çelişki vardır, o da, her ne kadar akla saygı duysak da oldukça anti-entellektüel olmamızdır. TED ومع ذلك يوجد أيضاً تناقض في العقلانية في هذا البلد وهو، بقدر ما نقدس العقل، نحن نقاوم الفكر بشدة .
    Ve size hiç bir çelişki olmadan, bu olayın dünyanın başka hiç bir yerinde olmadığını söyleyebilirim. TED وأستطيع أن أقول لكم من دون خوف من التناقض هذا لم يحدث في أي مكان آخر على هذا الكوكب.
    Şimdi de çelişki kısmı geliyor. Size tutulmaya başlamıştım. Open Subtitles الآن ، هنا يأتى التناقض لقد وجدت نفسى متيمة بك
    O evrenin mucizesi insanoğlu, beni uzaya gönderen o muhteşem çelişki, hala kardeşleriyle savaşıp, komşusunun çocuklarını aç bırakıyor mu? Open Subtitles ، هل ذلك الرجل ، أعجوبة الكون ، ذلك التناقض المجيد الذي أرسلني إلى النجوم ، مازال يشن حربا على أخيه
    Bir menkul kıymeti birisine satarsanız ve sonra aynı menkul kıymete karşı oynarsanız ve bunu müşterinize söylemezseniz, bunda bir çelişki yok mu? Open Subtitles ألا يوجد تعارض فى أن تبيع شيئا لعميل ثم تقرر أن تراهن ضد الذى بعته و لا تخبر العميل بذلك
    Bence bu, ahlaki olarak yanlış bir şey ve para zor bir konu dolayısıyla bu durum araştırmacı için de büyük bir çelişki. Open Subtitles اعتقد ان عمل ذلك هو خطأ اخلاقي و مثل ما انت عارف, من الصعب الحصول على المال إنها معضلة كبيرة للباحثين ايضا
    Çeşitlilik ve karşıtlıklarla dolu bir dünyada, ahmak vaizler, tıpkı benim olduğum gibi, yalnızca ahmak vaziler, gerçeklik kattıkları mitler ve kurgular arasında çelişki görmezler. TED أدركت أن العالم مكتظ بأنواع الاختلافات والتناقضات، بدعاة حمقى، فقط الدعاة الحمقى كما كنت، من لا يرون تناقضات في الأساطير والوقائع التي يستعملونها لتأكيد صحتها.
    Bu bir çelişki ve bize ilk varsayımımızın yanlış olduğunu söylüyor. TED يعد ذلك تناقضاً وهو يخبرنا أن الافتراض الأولي لدينا خاطئ.
    Bay Holabird'e göre bu bir çelişki. Öyle mi efendim? Open Subtitles ويجدها السيد هولبارد متناقضة, هل تراها كذلك؟
    Bu durum sizin için bir çelişki yaratıyorsa... - ...belki de başka bir karakola gitmeliyim. Open Subtitles إذا هو تضارب مصالح معك، ربّما يجب أن أذهب إلى منطقة أخرى
    İkinci sırayı hor görmen de kendi içinde bir çelişki zira en iyi muhabirliğin telefonu olan birinin "epik fiyasko" yazılabilecek bir sürede yapabileceğine inanıyorsun. Open Subtitles احتقارك للمركز الثاني يبدو تناقضًا أيضًا، بما أنّك تعتبر أن أفضل التقارير تتم بواسطة أي شخص لديه هاتف
    Bu felsefi bir çelişki aynı ormanda bir ağaç devrildiğinde onu duyacak kimsenin olmaması gibi. Open Subtitles إنها مفارقة فلسفية كسقوط شجرة في غابة دون أحد في الجوار يسمعها
    Ve çelişki şu ki siz donmakta olan soğuk bir sudasınız fakat aslında siz yanmaktasınız. TED و المفارقة انه انك في ماء بارد متجمد، و لكنك في الواقع تحترق.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد