Sizler, sertçe ve uzun bir süre sikmek istediğim embesil, toy, aptal, çocuksu mağara adamı, kıl yumağı, tek kromozomlu iğrenç, kültürsüz ve cahil götoşlarsınız. | Open Subtitles | و مهرج و طفولي الأفعال و كرجل الكهف كث الشعر ، شهواني مزعج ، غير متعلم أحمق جاهل ، و أنا أريد أن أضاجعك بقوه |
Biraz çocuksu ve aptalca ama işte, lise de öyleydi zaten. | Open Subtitles | ذلك أمر طفولي وغبي قليلاً ولكن مجددًا، كحال المدرسة الثانوية أيضًا |
Sen, çocuğum, bu adamların çocuksu zihinlerindeki hayvani arzuyu bile yerine getiremeyeceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | و انت عزيزتي لا توجد رغبة بدائية في عقولهم الطفولية لا يمكنك تلبيتها |
Binlerce çocuksu yükü, senin omuzlarına bindirdim. | Open Subtitles | ألآف الأشياء الطفولية التيّ وضعت في الصندوق لك |
Yazdıkların doğrulanmamış ve çok çocuksu şeyler. | Open Subtitles | لم يكن ممكناً التأكد من الوقائع، وطريقة تعبيرك صبيانية |
Maço polis hünerlerinle beni korkutup etkilemek istedin. Kabul edilebilir bir hareket. Belki biraz çocuksu. | Open Subtitles | لقد أردتَ فقط إخافتي وإبهاري بشجاعتك وقوتك كشرطي، هذا حافز مفهوم، ربما صبياني قليلاً |
çocuksu bir melodram diye düşünüyorum. | Open Subtitles | على ما يبدو لفتة، والذي هو مليودرامي الطفولي |
El yazısı inceleyen bir uzman, çocuksu karalamalardan neler çıkarırdı? | Open Subtitles | أتساءل ماذا سيفعل خبير في الخطوط في خربشتها الصبيانية ؟ |
Kabullenmek gerçekten çocuksu bir kavram mı yoksa başından beri bizde var mıydı? | Open Subtitles | هل التقبل مفهوم طفولي فعلاً؟ ام هل كنا على حق طوال الوقت؟ |
çocuksu yönünü begenirlerdi sanirim. | Open Subtitles | كان هناك أمر طفولي يتعلق بها والذي أحبوه |
Sen de evlenen herkesin mutlu olduğu ve eşlerini asla öldürmek istemediği gibi çocuksu bir fikre kapılarak elin kadınını koruyorsun. | Open Subtitles | و أنتِ تدافعين عن امرأة غريبة بناءً على مفهوم طفولي رومانسي أن الناس كلها سعيدة بزوجها و لن تقتل بعضها |
Şu çocuksu çantayı çıkartırmısın? | Open Subtitles | والآن، عزيزتي، إخلعي حقيبة الكتف الطفولية تلك |
Şimdi, canım, şu çocuksu çantanı çıkar omzundan. | Open Subtitles | والآن، عزيزتي، إخلعي حقيبة الكتف الطفولية تلك |
Ben de hala çok çocuksu olduğum için Kim Tan'ın böyle yapması beni sinirlendiriyor. | Open Subtitles | شخصيتي لا تزال صبيانية ، لذلك كيم تان هذا يصيبنى حقا بالجنون |
Elbette bunlar, senin kara derili arkadaşlarının işine geliyor. Koltuk, çocuksu öfke nöbeti geçirene gidiyor. | Open Subtitles | بالطبع هذا ما تحبذونه أنتم أصحاب البشرة الداكنة. نحن نقر بأننـا نشاهد نوبة غضب صبيانية. |
Cidden, burası erkek kardeşimin yurt odasından daha çocuksu. | Open Subtitles | بجد ، هذا المكان صبياني أكثر من غرفة نوم أخي |
Hayır, yalnızca çocuksu heyecanını canlandır, bunu yapabilir misin ? Sikeyim. | Open Subtitles | لا, عليك أن تبقي صبياني متحمس اعتقد انك ستفعلها؟ |
Sonra ciğerlerinin tüm gücüyle bu aptal çocuksu melodiyi haykırıyor. | Open Subtitles | ثم يجأر بهذا الغباء واللحن الطفولي ملء رئتيه |
Sence çocuksu merakımı kayıp ettim mi? | Open Subtitles | هل تظن أنني فقد الإحساس الطفولي للأعجوبة؟ |
Ve o çocuksu gülümsemesi ile kalkık saçlarını bir daha göremeyeceğiz. | Open Subtitles | و لن نرى إبتسامته الصبيانية و لا شعرة الذي على شكل قرون مرة أخرى |
Bu güzel anı çocuksu davranışlarınla bozma, tamam mı? | Open Subtitles | لا تفسدي هذه اللحظة الرائعة بهذا السلوك الصبياني |
Karatenle ve çocuksu reflekslerinle çok cool olduğunu sanıyorsun. | Open Subtitles | تعتقد إنك بارد جداً بهذا الكارتيه طفوليتك حنيت. |
Ne kadar çocuksu olduğumu ve seni ne kadar yorduğumu fark ettim. | Open Subtitles | ، وإكتشفت كم أني كنت طفوليه لابد أنك قد إنزعجت كثيرا |
Demek istediğim, insanları iten bu çocuksu bencil tavrın yeni bir şey değil. | Open Subtitles | الخلاصة هي: ذلك الطبع الطفوليّ الأنانيّ الذي تعاملين به الجميع |
Takım sporları çok çocuksu. | Open Subtitles | ألعاب فريقِ الرياضية طفولية جداً. |