Normal öğrencilerin olağanüstü becerileri olduğunun farkındalar ve öğrenme imkanlarını kişiselleştiriyorlar. | TED | أدركوا بأن الطلاب العاديين يملكون مواهب استثنائيةـ فقاموا بتعديل فرص التعلم. |
Elimizde bazı öğrencilerin AMBE'ne gelmeden önce evlerinde çekilen görüntüleri var. | TED | لدينا بعض الطلاب الذي تصوروا في بلدانهم قبل قدومهم إلى آيمز |
Gelme sebebim kocanızın öğrencilerin mirasını inceleyebilecekleri bir arşive ihtiyaç duyuyor olmaları. | Open Subtitles | أتيت هنا لأن زوجك يستحق أرشيفاً يدرس الطلاب من خلاله تراثه الفكري |
öğrencilerin yaptığı bir proje kendisinin çok ilgisini çekmişti, buradan bir kitap çıkabileceğini düşündü ve bu öğrencilerle tanışmak istedi. | TED | وأُعجب بشدة بأحد المشاريع التي قام بها الطلاب، وفكر أنه يمكن أن يَنتُج عنه كتابًا، وأراد أن يقابل هؤلاء الطلبة. |
- öğrencilerin de senin bir yazar olmandan çok etkilenmiş olmalı. | Open Subtitles | لابد أن طلابك متأثرون بك جداً هذا إن كنت كاتباً كلا |
Ben de öğrencilerin hak ettikleri takdiri almalarından yanayım ama diyelim ki bir öğrencinin puanlarının toplamı 34'e ulaştı. | Open Subtitles | أنا مع الثناء على التلاميذ لكن لو جمع التلاميذ نقاطاً و انتهى بهم الحال بـ 34 نقطة .. مثلاً |
Dolayısıyla bu format, tek tip eğitim modelinden uzaklaşıp öğrencilerin çok daha kişiselleştirilmiş bir müfredat izlemelerine olanak tanır. | TED | إذن فالأسلوب يتيح لنا تجنب نموذج المقاس الواحد للجميع في التعليم ويتيح للطلاب اتباع منهج مخصص للفرد بصورة كبيرة. |
Işıklar söndüğünde bazı öğrencilerin nerede olduklarını kesin şekilde söyleyebilirim. | Open Subtitles | أنا متأكد جداً من أماكن بعض الطلاب عندما انقطعت الأنارة |
öğrencilerin yabancılaşma sorunlarıyla ilgilenmek için bir sendika istiyorsun yani? | Open Subtitles | إذاً أنت تريد المطالبة لمحاولة مساعدة الطلاب الذين يشعرون بالعزلة؟ |
Tüm öğrencilerin hastalanmasından başka ne daha büyük olabilir ki? | Open Subtitles | ما هي القصه الاكبر من جعل كل الطلاب مرضى ؟ |
Bir devriye kattaki öğrencilerin ifadelerini alıyor, ve oda oda arama yapıyor. | Open Subtitles | جعلتُ دورية تأخذ إفادات من الطلاب المُحتفلين، وتقوم بتفتيش من غرفة لغرفة. |
Bütün bunlar dikkate alındığında, bazı konularda öğrencilerin çok gerisinde. | Open Subtitles | انه متأخر بكثير عن الطلاب الآخرين في بعض المقررات الدراسية |
Belki, ama bence buna öğrencilerin karar vermesine izin vermeliyiz. | Open Subtitles | ربما, ولكن أعتقد أنه يجب علينا ترك الطلاب ليقرروا بأنفسهم |
öğrencilerin dikkatine. Gelecek dönem ki spor dersi seçimi için kayıt zamanı. | Open Subtitles | انتباه أيها الطلبة ، حان وقت إختيار فصل رياضي لأجل الترم القادم |
öğrencilerin girip hocaları hakkındaki gerçek düşüncelerini söyleyebildikleri süper bir site. | Open Subtitles | إنه موقع رائع حيث يدخله الطلبة ويكتبون رأيهم الفعلي في معلميهم |
Sen buradayken bana öğrencilerin mali dosyalarının yerini gösterebilir misin? | Open Subtitles | حسنٌ، بما أنّك هنا، أيُمكنك أن تُريني ملفّات الطلبة الماليّة؟ |
Ama, genel olarak konuşursak, öğrencilerin seni seviyor, oysa benim derslerim onları uyutuyor. | Open Subtitles | ولكن، بشكل عام، فإن طلابك يحبونك :في حين أن طلابي يقولون بأن محاضراتي تشعرهم بالنوم |
Öğretmenlik yaparken yazmak için zamanım olsa diyorsun, zamanın olduğunda da öğrencilerin burnunda tütüyor. | Open Subtitles | حينما تلقي محاضرة، تتوق إلى وقتٍ للكتابة، وحين تحظى به، تتوق للعودة إلى طلابك |
Bir çalışmada, bir mantık sınavında kötü sonuç çıkaran öğrencilerin kendilerine bir mantık kursu verilmesinden sonra ilk performanslarının ne kadar kötü olduğunu kabul ettikleri görülmüştür. | TED | في دراسة، التلاميذ الذين في البداية أخفقوا في امتحان في المنطق وبعدها أخذوا دورة صغيرة في المنطق كانوا علي استعداد تام بأن يصفوا أداءهم الأصلي بالفظيع. |
Şuraya bak burası parası olmayan öğrencilerin gittiği bir yer. | Open Subtitles | قلت لك.. ان هذا المكان .. للطلاب الذين لايملكون نقوداً |
Karşılığında tüm öğrencilerin ruhlarını teklif etmiş. | Open Subtitles | وقدمت اليها ارواح الطالبات كلهن في المقابل |
öğrencilerin tatlı görünüşlü olmaları gerektiği bir zaman. İşkence, taciz ve hevesli genç çömezlerin aklını biçimlendirmek. | Open Subtitles | عندما يتم تعذيب واستغلال وتعفين عقول طلبة مستجدين |
...fakülte öğrencilerin ihtiyaçlarını gidermeye her zaman hazırdır. | Open Subtitles | ... إنّالكليّةَجاهزةُدائماً لخِدْمَة حاجاتِ الطلابِ. |
Ayın 15'i, bu öğrencilerin mezuniyetinden 3 gün sonra. | Open Subtitles | تاريخ 15، أي بعد ثلاثَة أيام من تخرُّج الطُلاب |
Her şey üzerinde ve sadece öğrencilerin masadaki lambayı açmalarına tepki olarak zıplıyor. | TED | كل شيء على متن الروبوت، وتم القفز على شكل ردة فعل للضوء الناتج عن مصباح المكتب الذي يقوم الطالب بإضاءته |
Örneğin bazı öğrenciler, diğer öğrencilerin hazırlık materyallerinden yararlanabilirler. | TED | على سبيل المثال، قد يستفيد بعض الطلاب من قليل من المواد التحضيرية التى هي بحوزة طلاب آخرين بالفعل. |
12 yaşındaki öğrencilerin küçümseyen ses tonunu farkettilermi yoksa sadece benmi farkettim | Open Subtitles | هل يلاحظ تلاميذك ذوي الـ12 عاماً لهجتك المتعالية أم أنا وحسب؟ |
Benim başlıca sorumluluğum eskiden beri her zaman bu okulun ve tabii öğrencilerin iyiliği olmuştur. | Open Subtitles | لطالما كان همي الوحيد وسيبقى رفاهية هذه المدرسة وبالطبع طلابها |
2007 sonbaharında buraya transfer olan öğrencilerin listesine ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج الى قائمة بالطلاب الجدد ؟ الذي سجل منذ خريف2007 |
Öğretmen Kang ve özel öğrencilerin okula alınması için. | Open Subtitles | فإن المعلم كانغ والطلاب الذين على قائمة الإنتظار سيبقون هنا في المدرسة ويحضرون الدروس |