Saygımı kazandı ve bir ödülü hak etti. | Open Subtitles | لقد نالت احترامى و تستحق جائزة |
Minnettar bir kraldan bu ödülü hak ediyorsun. | Open Subtitles | أنت بالحق تستحق جائزة من عاهلة ممتنة |
Bir ödülü hak ettin. | Open Subtitles | أنتَ تستحق جائزة على هذا. |
Bu kadar önemli bir haberin küçük bir ödülü hak ettiğine eminim. | Open Subtitles | بالتأكيد أخبار مثل هذه سوف تستحق مكافأة صغيرة نوعاً ما؟ |
Çünkü benim yaptığımı yaptığın bir günden sonra hep bir ödülü hak ettiğini düşünürsün. | Open Subtitles | ،التي كنت أقوم بها تظن أنك تستحق مكافأة |
Bir ödülü hak ediyorsun. | Open Subtitles | اعتقد انك تستحق مكافأة. |
Kendi hâline bırakın. Çocuk gerçeği söyleyerek ödülü hak etti. | Open Subtitles | حسناً، أتركوه، الفتى يستحق جائزة لقوله الحقيقة وحسب. |
Bir ödülü hak ettin. | Open Subtitles | إنك تستحق جائزة... |
Sanırım ödülü hak ettin. | Open Subtitles | اعتقد بإنك تستحق مكافأة |
Bir ödülü hak ettin. | Open Subtitles | أنت تستحق مكافأة |
İyi çalışman, bir ödülü hak ediyor. | Open Subtitles | تستحق مكافأة على عملك الشاق |
Bir ödülü hak ettin. | Open Subtitles | أنت تستحق مكافأة |
Bir ödülü hak ettin. | Open Subtitles | أنت تستحق مكافأة. |
Ayrıca düşünüyorum da bir ödülü hak ettiniz. | Open Subtitles | وأعتقد... أنك تستحق مكافأة. |
Eski moda polislik, eski moda bir ödülü hak etti. | Open Subtitles | العمل بطريقة عريقة يستحق جائزة عريقة. |
O kayayı kral yola koymuş çünkü eyleme geçip o kayayı kazıp çıkaran kişinin bir ödülü hak ettiğini biliyormuş. | Open Subtitles | الملك وضع تلك الصخرة على الطريق لأنه علم أن مَن سيجتثها... من سيفعل شيئًا إيجابيًا، فإنه يستحق جائزة. |